"İnsanca yaşamak"
İnsanın hayatında, etrafında olup bitenlerden etkilenebilmesi kadar gerekli ve doğal ne olabilir. Tanık olduğu yeni doğumun sevincinden tutunda, gördüğü bir ayrılık sahnesine kadar neler neler… Hepsi derin izler bırakır. Öyle ki; ağlayan masum çocuğun gözyaşlarında boğulur gibi olmak.
Olan her gelişme insanlık için, gök kubbeye savrulan her cümle insan içindir. Bu gelişmeler kimi zaman roman olarak karşımıza çıkarken, kimi zamanda film olarak çıkıveriyor. İster roman olsun, ister film olsun ya da bir müzik çalışması olsun hep insanın duygularına hitap ediyor. Bu hitap edişin karşılığını da bekliyor aslında.
Her kitapta, her filmde bir ana fikir vardır. Mutlaka dikkatleri üzerinde toplamaya çalışan bir aksaklıktan söz etmektedir. İnsanoğlunun hayatının akışını bozan tümseklerden dem vuruyordur. Olmaması gereken olaylardan, yanlış yapılan davranışlardan şikâyet ediyordur.
Savaşların insanlar ve doğa üzerindeki yıkımları, insani değerlerin taciz edilmesi ve birlikte yaşama duygusunun yitirilmesi, birkaç örneğimiz olsun. Bu konuda John Steinbeck’in “bitmeyen kavga” ya da “fareler ve insanlar” romanlarını okuyanlar, o dönemlerde işçilere yapılan haksızlıkları ve işçilerin çektikleri sıkıntıları çok iyi anlar. Roman olmasına rağmen insan satırlar arasında gezerken kahrolur. Hatta o kadar ki, elden gelse romanın akışını değiştirmek ister. Yine son zamanlarda nefesimi tutarak okuduğum khaled hosseını’nın “uçurtma avcısı” romanı etkisinden ömür boyu kurtulamayacağım romanlardan. Yakın tarihlerde Afgan halkının maruz kaldığı çileleri her yönüyle gözler önüne seriyor. Bu romanda Savaşın çirkin yüzünü tüm benliğinizde duyuyorsunuz. Bu eserlerde bahsedilen olayları bir türlü kabullenemiyorsunuz.
Bunca güzel roman ve filme rağmen bizim hala meselelerimizi çözemememiz; birkaç basit olayda bocalayıp durmamız ne acı. Ortada yerli ve yabancı onca yapıt varken, hala ders alamamış olmamız düşündürücü. Yaşanan şeyi yaşanmamış gibi tekrarlayarak, tekrar zarar görmek gerçekten talihsizlik olur.
Bazı olanları doğal karşılamak, yadırgamamak ve sessiz kalmak gerçekten vefasızlık değil mi? Hayal ürünü destekli romaları filmleri bir yana bırakalım, izlediğimiz haber programı bizim yeni kararlar almamıza neden olmalı. Dünyanın öbür ucunda varsa bir yara merhem olabilme; ağlayan bir çift göze mendil tutabilme örneğin.
Anlatmak istediğim yaşamımızı çekilmez hale getirmek değil; insan gibi, insani değerlerle yaşamak ve yaşatma isteği. Kısacası bir an önce duyarsızlaşma hastalığından sıyrılmak. İnanması güç ama öylesine tasasız hale gelmişiz ki, bende nasıl bu hale gelmişiz anlam vermiyorum sizler gibi. Aslına bakarsanız çabuk etkileniyoruz da çabuk unutuyoruz. Bezen, gerçekten aşırı gereksiz şeylere gözyaşı döküyoruz. Filmde ölen bir oyuncu için, aylarca gözyaşı dökmemiş miydik? Keşke gerçek sıkıntılar içinde, çözüm içinde böyle gözyaşı dökebilsek. Izdırabını duysak.
Güneş her sabah tüm renkleriyle yeni umutları taşır dünyamıza. Şeffaf, ışıl ışıl sahanlarda sunar bize yaşam iksirini. Isıdır, ışıktır velhasıl hayattır, İnsanca yaşayanlara.
Nerede olduğu fark etmez birinin evini sel vurmuşsa, ben gece üşümeliyim. Ne kadar uzak olursa olsun bir yerde yangın varsa, dumanı genzimi yakmalı. Hangi köşede sarsıntı varsa, endişeden tir tir titremeliyim…
Ve yeryüzüne düşen yağmur damlası, kimilerine hayat suyu oluyorsa, ben sevinçten çiçek açmalıyım. Güneş ışığında meyveler olgunlaşırken, ben tatlanmalıyım…
Ve yine düşündüm de, ancak böyle bir dünyada yaşıyor ve bu hayata ortak olabiliyorsam, şunu haykırabilirim:
-insanım! Aranıza beni de alabilir misiniz?
Bazen böyle olurum.
YORUMLAR
Sorgulayan sorgulatan...
Yaşamın üşüten yakan basamaklarına çıkartan indiren...
güzel bir yazıydı....
imbat
Nerede olduğu fark etmez birinin evini sel vurmuşsa, ben gece üşümeliyim. Ne kadar uzak olursa olsun bir yerde yangın varsa, dumanı genzimi yakmalı. Hangi köşede sarsıntı varsa, endişeden tir tir titremeliyim…
Yüreğimizi depreştiren,kimi zaman duyarsızlığımızı iğneleyen,kimi zaman yaratılışımızın gerçek nedenini vurgulayarak düşünmeye sevk eden, doğru ve yerinde ifadelerin kullanıldığı güzel bir yazı olmuş.kutlarım.