- 675 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Hatadan Duyulan Pişmanlığın Kur'anî Ölçüsü Nedir?
İnsanın hatasını düzelttikten sonra sürekli olarak o hatanın ezikliğini ve suçluluk duygusunu yaşaması mı gerekir?.. Ya da o hatayı unutmalı mıdır?
İnanan insanların vicdanî duyarlılıkları çok yüksektir. Allah’tan saygıyla korkan müminler hata yaptıklarında büyük rahatsızlık duyarlar; en ufak bir hata onları huzursuz etmeye yeter. Yaşadıkları sıkıntı Allah’ın hoşnut olmayacağı bir davranış sergilemiş olma düşüncesinden kaynaklanır. Ancak yaşadıkları rahatsızlığın çözümünün Allah’a sığınmak olduğunun bilincindedirler. Dinden uzak cahiliye insanı gibi yaptıkları hatayı duygusal bir bakış açısıyla değerlendirmez, sıkıntı, karamsarlık ya da bunalım yaşamazlar. Hissettikleri yalnızca derin bir pişmanlık duygusudur. Ancak bu duygu, ‘rahmani bir pişmanlık’ tır.
Müminlerin yaşadıkları rahmanî bir pişmanlıksa bu durumda, cahiliye insanının yaşadığı ne tür bir pişmanlıktır?.. Toplum genellikle pişmanlığı, ’içine kapanmak, insanlardan uzaklaşmak, sürekli bir suçluluk duygusu yaşamak, acı çekmek ya da bunalıma girmek olarak değerlendirir. Bu ‘şeytani bir pişmanlık’ tır. Allah’tan uzak yaşayan kişiler hata yaptıklarında aynı hataya dönmemek için daha dikkatli olma ihtiyacı hissetmek ya da hatayı düzeltmek yerine, ömrünün sonuna kadar bu suçluluk duygusuyla yaşamayı seçerler. İşte bu şirke dayalı bir pişmanlık duygusudur.
Cahiliye insanları, Allah’ın yarattığı kadere kesin bilgiyle iman etmedikleri için, yaşamlarının sonuna kadar pişmanlık ve suçluluk duygusundan kurtulamazlar. “Eğer şöyle yapsaydım, böyle bir sonuç olmazdı” gibi sözler söyler, anlamsız senaryolar üretir, gereksiz sıkıntılara girerler.
İman etmeyenler, yaşadıkları her olayda üzüntü, stres, korku gibi duygulara kapılırlar. Hata yapmak, diğer insanların gözünde küçük düşecekleri korkusu nedeniyle onlar için büyük bir azaptır. Çünkü Allah’tan korkmayan ve O’nun emrettiği üstün ahlak özelliklerini yaşamayan kişiler, işledikleri suçla damgalanacakları için asla hata yapmamalıdırlar. Müminler gibi Allah’a teslimiyeti yaşayamaz, psikolojik açıdan çökerler.
Müminlerin yaşadığı pişmanlık duygusunda ise şirk yoktur. “Neden bunu yaptım?”, “Keşke yapmasaydım...” gibi çarpık mantığa dayalı düşüncelere kapılmazlar. Allah’tan razıdırlar ve O’nun her olayı kendileri için hayırla yarattığının bilincinde olarak boyun eğerler, Allah’ın, kaderlerini onlar için özel yarattığını bilir, huzur içinde, olayların ardındaki hayır ve hikmeti beklerler. Umutsuzluk, stres, üzüntü ve öfke yaşamazlar.
Allah’ın belirlediği kadere tabi olan mümin, yaşamının başına dönse aynı hataları yine yapacaktır. Allah pişman olması için onu yaratmıştır; hayır vardır. Hatasından vazgeçmesi ve davranışını düzeltmesi gerektiğini bilir. Yaptığı hatadan ibret alan mümin, bağışlanma diler, tevbe eder, acizliğini görüp Allah’ın kudretini gereği gibi takdir eder; Rabb’ine yönelir. Dolayısıyla hataları, müminin hem Allah’a olan yakınlığının hem de imanî derinliğinin artmasına vesile olur.
Körpe Kalemler
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.