- 1283 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
KÜÇÜK KAHİN
KÜÇÜK KÂHİN
Odamda çekyatın üzerinde oturmuş; pencereden dışarıyı seyre dalmıştım. Bitirdiğim romanın etkisiyle gökyüzünde uçuşan milyonlarca kar tanesini seyrediyordum. Hepsi yeni gelinler gibi nazlı nazlı süzülüyorlardı. Aralarında rekabet edenler bile vardı. Toprak Ana kucağını açmış şefkatle beyaz gelincikleri bağrına basmak istiyordu. En değerli oyuncaklarını aralarında paylaşamayan yaramaz çocuklar gibi ağaçlar; kavgaya tutuşmuşlardı. İlk kendi, güvenli, asırlık dallarına sevgiyle yuva yapmalarını diliyorlardı beyaz gelinciklerin… Bembeyaz olmuş bir serçe, penceremin kenarlıklarına tutunarak kanatlarını silkeledi. Kanatlarının üzerinde su damlacıkları kalmıştı. O da halinden memnundu, temizlenmişti. Yeniden, sevimli tabiata merhaba demişti. Son kez boynunu büküp sağa doğru kaldırdı. O an göz göze geldik. Zavallıcık şimdi mutluydu ama ya kışın çetin soğuklarına nasıl dayanacaktı minik bedeni? Beni duymuş gibi mutlulukla cik’ledi. Üzülme der gibi bir hali vardı. Kanatlarını açıp yükseldi havada… Güle Güle…
İnsan gün gelir kendisine bağlı her şeyi azat etmek mecburiyetinde kalıyormuş…
Bugün içimdeki dostluğun ( bir dostumun ) sağır çığlıklarını susturamadım. Hürriyetini isteyen bir köle gibi azat ettirmek istiyordu kendini. Tıpkı diğerleri gibi… Bedenim onun isyanına ne kadar direnmeye çalıştıysa da başarılı olamadı…
Küçükken babamla ormanın en kuytu köşelerinde tuzaklar kurarak serçelerin bu kapana kısılmalarını beklerdik. Günlerce, haftalarca ve hatta aylarca… Ben babamın da azmiyle hiçbir zaman umudumu yitirmemiştim. Ve bir gün umudum gerçek olmuştu. Kapana üç tane birbirinden güzel kuş sıkışmıştı… Korkuyla ötüşüyorlardı. Babam onları tek tek eline alıp sevgiyle okşadı ve bana uzattı. Bende birbirinden sevimli bu güzel hayvanları teker teker öpüp babamla yapmış olduğumuz tahtadan kafesin içine koydum. Seneler geçti… Bir daha serçelerim hiç ötmedi ta ki gökyüzünde küme küme uçmakta olan arkadaşlarını görene dek. Üçü birden canlandı. Sanki uyuyan güzel gibi yüz yıl uykusundan uyanmışlar tekrar hayat bulmuşlardı. Merakla yanlarına yaklaştım. Üçünün de boynu havadaydı. O an anladım ki çalmış olduğum özgürlüklerini benden geri istiyorlardı. Kafesi elime alıp küçük balkonuma çıktım. Kafesi açıp ilk serçemi özgürlüğüne kavuşturdum. Diğer ikisi daha bir heyecanla ötüşmeye başladılar. Birini daha aldım onu da özgürlüğüne kavuşturdum. Son kalan serçecik artık deli gibi çırpınıyordu. Kıyamadım onun o haline… Kendi kendime kızdım. Senelerce onları kendime hapsetmiştim ben mutlu olduğumu zannediyordum ama o küçük bedenler tam bir esir hayatı yaşamışlardı. Yaşatmıştım… Son serçeyi avuçlarımın arasına alıp küçük bir buse kondurdum minik yanağına. “Affet beni “ dedim ve o da ellerimin arasından kayıp gökyüzüne yükseldi, arkadaşlarına ulaşmak için delice kanat çırpıyordu. Gökyüzünde küçük bir benek oluncaya dek arkasından bakakaldım…
Dostlarımı da böyle kazandım ben. Kalbimi tuzak yaptım. Sabırla bekledim onların kapana sıkışmalarını tıpkı serçelerim gibi. Her geçen gün dostlarımın olacağı anı umutla bekledim ben. Teker teker kapana kısıldılar. En son Küçük Kâhin kapana sıkıştı. Sonra yıllar geçti. Artık onlarında azat günleri kapımı çalmaya başladı. Zor olsada onları da özgürlüğüne kavuşturmak mecburiyetindeydim. Üç taneydi benim gönül dostlarım ve kardeşlerim… İkisini azat etmiştim yalnız Küçük Kâhin kalmıştı…
Küçük Kâhinle; rengârenk güllerin tomurcuklanıp kendini gösteriye sunduğu mayıs ayının ortalarında tanışmıştım. Sene 2009… Güneşin mutlulukla göz kırpıp tüm dünyayı şefkatle bağrına basıp ısıtmaya başladığı güzel bir Pazar sabahı dostuma MERHABA demiştim.
Sevimli bir dost Küçük Kâhin… Kahverengi güvercin gözlü…
Tüm dünyayı kucaklamak isteyen ceylan gibi bir yüreği var.
Sevimli çizgi film kahramanı Peter Pan; kadar korkusuz ve mücadeleci…
Ünlü şair Nazım Hikmet Ran yolunda ilerleyen şiirleriyle yaşama tutunan bir aşk ozanı o.
Gizemli bir tabiatı var. Bir gün mutluyken bir gün kederli, hava durumu gibi tabiatı…
Kendi mutluluğunu hiçe sayan başkalarının mutlu olmasını için çırpınan bir adam Küçük Kâhin…
O dostların en güzeli… En saygılısı; mütevazı, tam bir beyefendi.
O kadar kibar ki bir gün kurumuş dal gibi çıt kırılacağından korkuyorum )
Küçük Kâhin seni bugün azat edeceğim. Senide diğer dostlarım gibi hürriyetine kavuşturacağım. Ah az kalsın unutuyordum!! Sen benim en değerli öğretmenimsin. Bana zımbırtı hakkında öğrettiklerini asla unutmayacağım… Senin hakkında milyonlarca güzel şey yazabilirim ama bu yazdıklarım seni en güzel şekilde özetliyor…
Küçük Kâhin ayrılık vakti geldi ve çattı… Küçük kuşlarım gibi seni de özgürlüğüne kavuşturacağım. Kafesimden çıkardım seni. Bedenin nasılda çırpınıyor. Yıllar öncesini hatırlattın bana: serçelerimi… Ve ellerimden kayıyorsun gökyüzüne…
HOŞÇA KAL SEVGİLİ DOSTUM…
YORUMLAR
greenstone özlem
çok teşekkür ederim
okuayn gözlerinize sağlık
sizin gibi değerli edebiyatçılardan yorum almak beni çok mutlu etti
saygılarımla
Yüreğimi ısıtan bir yazıydı. Başından sonuna kadar muhteşemdi. Hele karın yağışını anlatışına bayıldım. Usta kalem seni kutluyorum ve her zaman ki gibi bu yazını da çok beğenerek okudum. Tebrikler. Tam puan. Sevgilerimle...
greenstone özlem
yalnız senin kadar (daha iğne ucu deliği kadar )usta olamadım ben ...
:))
saygılarımla ablacığım
Aysel AKSÜMER
Ayrıca hakkımdaki düşüncelerin için de çok teşekkür ederim. Ben de hep daha iyiyi yapmak için çabalıyorum. İnşallah bir gün tam usta olurum inşallah.