- 753 Okunma
- 15 Yorum
- 0 Beğeni
KORKUSUZ SELİM (47)
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Selim, ses kaydına alınan kişilerin şikayetlerini ve isteklerini de tek tek dinledi. İçlerinden birini dikkate aldı.Diğerlerini önemsemedi. Birine çok kızdı.
“ On sekiz yaşını doldurmamış kızının kocaya kaçırılışını, böylece karşı tarafın cezalandırılmasını, bunu;onur meselesi yaptığını bu yüzden ne kadar para isterse vereceğini” anlatıyordu.
“Ulan ben senin paralı uşağın mıyım, köpek!” diye tepkisini gösterdi. Hatta telefonla bürosuna çağrılmasını emretti. Sözlü olarak uyaracaktı kendisine.
Bir diğerinin derdini dikkate aldı.
“Kan davası yüzünden, ailece köyünden kaçıp varoşlara yerleştiklerini; kan davalılarının kendilerinin izini sürdüklerini, hayati tehlike yaşamakta olduklarını, bu yüzden kendilerini korumaları ya da kan davalılar ile barıştırmaları için yardım istediğini “belirtiyordu.
Diğerleri de, önemsenmeyecek ufak işlerdi.
“ Neymiş efendim, geceleri; komşusu sokakta nara ata ata eve geliyormuş da falan filan.
Bunlar, sıradan işler. Polis teşkilatının ilgi alanına giriyor. Benim zamanımı boşa harcamaktan başka işe yaramaz.
Bu konuların tamamını, yuvarlak masa toplantısında arkadaşları ile enine boyuna irdeledi. Asıl önemli konunun kahramanı Tilki Kerim’di. Yarın akşam belirlenen saatte verilen söz yerine getirilmek zorundaydı. Başka alternatif yoktu.Yoksa kendisinin zayıflığını ortaya koymuş olacak,meydan tek kelimeyle Tilki Kerim’e kalacaktı.Zaten adamın,yer altı dünyasında orantısız olarak yükselen bir grafiği vardı.Bürokrasiyi,yavaş yavaş eline geçirmişe benziyordu.Her attığı adımı takip etmişti ama bir türlü öldürücü vuruşunu yapamamıştı bu zamana dek.Sadece birkaç ay öncesi,pavyonlarının birinin tuvaletinde kafasına silahın namlusunu dayamıştı, hepsi o kadar.Adamın,yılgınlığı yoktu.Keçi gibi inatçı,tilki gibi kurnazdı.Saman altından su yürütüyordu.
- Arkadaşlar, Tilki Kerim’in sahasındaki gerekli yerlere dinleme cihazları ve gizli kamaralar yerleştirdiniz değil mi?
İlhan, gurulu bir edayla:
-Tamamdır Selim ağabey! Hatta Tilki Kerim’in odasındaki faaliyetleri bile kıskaca aldık.Kamarayı öyle güvenli yere yerleştirdik ki,ruhları bile duymaz.Şu anda kamaralarımızın ve dinleme cihazlarımızın tamamı kayıtta.
- Öyle mi!.. O zaman hiç vakit kaybetmeden faaliyetlerini gözlem altında tutup,tedbirli olmakta fayda var.Ben,bu arada vatandaşların acil olarak halletmem gereken işlerine yan odada çözüm bulmaya çalışayım.Olmaz mı?.. Erhan, sen benimle gel.Osman,sen de gel!
Bir saat dolmadan Ford’unu emlakçiye kaptıran Ali Tokatçı, Korkusuz Selim’in huzurundaydı.
Tokalaşıp, oturmasını işaret etti. Hal hatırdan sonra,başka derdi olup olmadığını sordu.
Ali Tokatçı, Korkusuzu ilk kez görüyordu. Namını duymuştu ama hiç karşılaşmamıştı bu zamana dek.Aslında gözünde çok farklı büyütmüş,hayalinde başka türlü canlandırmıştı.Asık suratlı,kendini beğenmiş birisi olarak beklerken;içten, samimi karşısındaki güven veren,hatta bu işlerin adamı olmadığı izlemini yansıtan bir profil çizmesi karşısında şaşkınlığını gizleyememiş,pot bile kırmıştı.
- Siz, Korkusuz Selim’siniz değil mi?
Selim, adamın bu konuşması karşısında gülümsedi.
- Şaşırdın değil mi?Erol Taş gibi bir adam beklerken Kemal İmirzalıoğlu gibi birini buldun de mi karşında… Ona; Köroğlu hikayesini gülerek anlattı.
“Köroğlu,Bolu bölgesinde zamanında etrafa nam salmış bir yiğit.Bir gün,şehre tek başıma ineyim,esnaftan biraz akçe isteyeyim bakalım,nasıl olacak diye düşünmüş.Şehre inmesine inmiş ama;hangi esnafın yanına gitse;
“Hemşerim git işine ya.Köroğlu olmak kim,sen kim! “diye alay etmeye başlamışlar.Bunun üzerine sessizce geldiği gibi geri dönmüş Bolu dağlarına.Sonrasında adamlarını göndermiş şehre.Köroğlu’nun selamını alan esnaf, korkusundan istenilen parayı tıpış tıpış vermiş.Yani bundan da şu ortaya çıkıyor ki;Köroğlu’nun kendisi değil;namı,ünü,şöhreti iş yapıyormuş demek ki…
Hemen ciddileşti.
- Neyse,şu senetleri ver bakalım.Aslında böyle işlere bakmak hoşuma gitmez.Kanun var nizam var.Ama bir yönden tıkanmışsın ve mağdur olmuşsun,halletmeye çalışalım, emlakçinin adresini ver bakalım.Senetleri inceledi.Emlakçi,senetlerin arkasına kendi adıyla ciro yapmıştı.
“Demek, kendine o denli güveniyor.Ama niye yamukluk yaptı peki.”Ford’cunun uzattığı kartvizitteki adresi inceledi. Emlakçiyi belleğinde çıkarmaya çalıştı.Bir kaç kez araba değiştirmişti ama .Hangisi olabilirdi acaba.Çıkartamadı.Tanıdığı emlakçilerin içinde biri değildi.
”Evine gidip tehdit etmekten başka çare yok, şu Tilki Kerim’in işini hayırlısı ile bu gece bir neticelendirsek, bu işler kolay sayılır. Çocuk oyuncağı gibi bir şey”, düşüncelerini film şeridi gibi kaydırdı gözlerinin önünden.
DEVAM EDECEK.