- 859 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
devrimci etik üzerine aforizmalar
lDEVRİMCİ AHLAK
Devrimcilik zorlu bir yoldur. Devrimciliğin özünü kavrayamamış insanlar, devrimci hareketi içselleştiremedikleri için, alışkanlıklarını sürdürmekte ısrarcı davranırlar. Devrimcileşme sürecini yaşamak yerine, kısa süreli olarak devrimci gibi davranırlar. Sonunda ise alışkanlıklarına dönerler, dostlar alışverişte görsün diye yapılan ufak tefek işler ise günü kurtarmaya yöneliktir. Oysaki devrim gerçeğin ta kendisidir. Bir gün mutlaka yüzleş ilecektir bu nedenle devrimci bir tarzda ısrar etmek gerekir. Bencillikten uzak durmalı ve kendi çıkarlarımızı Devrimci hareketin gerisinde tutmalıyız.
Devrimciliğin temel özelliklerinden biri de sevgidir. Bu sevgi yoldaşlarımıza ve halkımıza duyduğumuz sevgidir. Başkalarını sevmeyen başkaları için mücadele edemez. Etse bile kendi çatlak egosunun tatmini içindir ki bu da karanlıkta bile anlaşılır ve ortaya çok sevimsiz bir tablo çıkar.
Devrimciliğin olmazsa olmazlarının başında ise eleştiri ve özeleştiri yatmaktadır. Fakat bunu yaparken meclis önünde yapılmalı, asla kulis gafletine düşülmemelidir. Eleştiriler aslında insanı bulunduğu durumdan daha ileri götüren çok değerli kılavuzlardır. Ancak insanlarımız eleştirildiklerinde, eleştirilen konuya yoğunlaşıp olumsuz davranışlarını olumluya çevirme yerine(ki devrim önce kendimizi dönüştürmekten başlar) savunmaya geçip eleştiriyi yönelten yoldaşımıza saldırmaya ve bir intikam güdüsü ile hareket etmeye başlarlar bu da örgütlülüğümüzü geriye götürmektedir.
Yaşamı bütünüyle devrimci bir yaşam tarzıyla örgütleyemeyen, devrimci düşünemeyen devrimci ahlak ve kültürü içselleştirememiş insanlar, yabancılaşmaya ve yozlaşmaya mahkûmdurlar. Kollektif irade ve olaylara kolektif bir şekilde refleks geliştirmek yine devrimci yaşam tarzının başat aktörlerindendir. Denetimin, paylaşımın, kararların, birlikte alınması gerekir. Aksine birilerinin bayrağı(insiyatifi) hep kendinde bulundurma istek ve arzuları; moda deyimle “Number one” olma telaşı, söylemeye dilim varmıyor ama “şef olma” hastalığı, Kollektif iradeye hep darbe vurmuştur. Birilerinin güdümünde olmak, ortak akıl yerine başkalarının kuklalığına soyunmak ya da bu tür davranışlara muhatap kılınmak her şeyden önce o meclisteki devrimcilere hakarettir. Oysaki ortak akıl ve meclis iradesi en büyük yol göstericimiz olmalıdır.
Devrimci olmak netliği gerektirir. Kafamızda ideolojik anlamda kafa karışıklığı olmamalıdır. Bedenimiz burada beynimiz başka yerde olmamalıdır. Eğer kafamızda mücadelemizle ilgili soru işaretleri varsa; bunu yine yoldaşlarımızla paylaşıp aşmak zorundayız.Güzel konuşmak,konuşmayı bilmek,insanlara kendimizi doğru ve net bir şekilde ifade etmek yine devrimcinin öncelikli koşullarından biridir. Düşüncelerini aktaramayan insanın devrimci mücadelede yeri yoktur. İnsanları etkileyemeyen bir devrimcinin değişime ve dönüşüme katkı sunması beklenemez.
Her devrimci insan psikolojisinden ve sosyolojiden anlamak zorundadır. İnsanı bilmeyen tanımayan birinin, etkin bir iz bırakması olanaksızdır. Toplumsal olaylarda ise doğru refleksi gerçekleştirmek sosyoloji bilimine yakınlığımızla alakalıdır.
Alkolden uzak durmalıyız, alkol ciddi anlamda bir sorundur. ve bireysel özgürlük olarak algılanmamalıdır. Alkol gibi kişileri dengesiz davranışa iten düzen içi davranışlar devrimciye göre değildir. Çünkü değişim ve dönüşümü ancak ayık ve uyanık beyinler gerçekleştirebilirler.
Hiçbir konuda haksızlığa boyun eğmemeliyiz, bireysel ilişkilere dikkat etmeli, topluma ters düşecek, çevremizin tepkilerini alacak ve hakkımızda dedikodu çıkaracak davranışlardan kaçınmalıyız. Unutmamalıyız ki bulunduğumuz her ortamda fikrimizin birer temsilcisiyiz. Halkın gözündeki onur kırıcı ve küçük düşürücü davranışlarımız devrimci mücadeleye zarar verecektir. Hiçbir zaman sorumluluktan kaçmamalı, doğayla barışık bir hayat sürmeli ve hayatımızdaki lüksten kaçınmalıyız.
Kendimiz için olumlu her koşulu geliştirmeliyiz. Etrafımızda dolaşan, bir gün solcu bir gün “devrimci” zaaflarına yenik düşmüş insanları meclislerimizden uzak tutmalıyız, aksi halde bizim kaşıkla topladığımızı kepçe ile dağıtacaklardır. Aylarca örgütlemeye çalıştığımız insanı on dakikada kaçıracaklardır, bu da örgütümüze ve örgütlülüğümüze zarar verecektir.
Uzun zamandır yazmak istediğim ancak, had bilmezlik ya da ukalalık çizgisinde olduğumu düşünmenizden çekindiğim için, yazmaktan hep kaçındığım ancak, örgütlülüğümüzün olmazsa olmazı durumundaki devrimci etik ve devrimci değerlere olan bağlılığımızda zaman zaman aksaklıklar gördüğüm için âcizane duygularımı paylaşmak istedim. ”Her gün dünya yeniden kurulur ve her sabah taze bir başlangıçtır” saygılarımla…
Murat ÖZCAN
ik ]
YORUMLAR
senin yukarıdaki anlattığın şablona Tükiye 'de uyan var mı...bu ülkede milli takımın bile sol beki yok....hele sen ellerinden alkol ve provokasyonu al bakim seni gerici ilan edip sürgüne yollarlar..aralarından farklı düşünenleri bile bunlar linç eder.....demokrasi insan hakkı hak adalet sadece söylemdedir...mahalle baskısını iyi bilirler...özgürlğe hiç tahammülleri yoktur..özgürlükten bir bahset sen bağnaz ve irticacı yaparlar....çamur atmayı polit büro artıklarından öğrenmişlerdir....yapıcı olmk fydalı olma, insani erdem hepsi hikayedir...sıkıştıklarında çaresiz kalırlarsa eğer seni Atatürk düşmanı ilan ederler sende öyle olmadığını açıklamak için yırtınırsın...