MASALLAR MI ESKİDİ,BİZ Mİ YAŞLANDIK
MASALLAR MI ESKİDİ,BİZ Mİ YAŞLANDIK
Bizim kuşak anımsar mı blimem; hayat bilgisi kitaplarımızı ve ordaki şirin resimleri. Yağmurda şemsiyeli kız güleryüzlü, mantosu uçuşan anne güleryüzlü, hatta manav bile güleryüzlüydü.
Kavgacı değildik,sevecendik dosttuk.Sokakta kavga etmek için bahaneler aramıyorduk.Büyüklere yer vermemiz için kimse bizi zorlamıyordu,biz kendimiz kalkıp yer veriyorduk.Bir yaşlının paketlerini evine taşırken, acaba bizi yandaşlarıyla kaçrıp organ mafyasına satar mı diye düşünmyorduk.çünki öyle birşey yoktu.
İnsanlar insan gbiydi,masallar bile masal gbi...Anımsayın,’’ bir varmış bir yokmuş, Allah’ın kulu çokmuş’’ diye başlardı masallar.
Gözümüzü kapatır, dinlerken masalı, hayal gücümüzle canlandırmaya çalıştırırdık.Bizim internetimiz,bizim televizyonumuz yoktu.Sadece sonsuz hayal gücümüz vardı.
’’ Ülkenin birinde bir padişah varmış ’’ diye devam ederdi masallar. O masallarda bir dudağı yerde, bir dudağı gökte olan devler vardı mesela.Çocuk beynim tahayyül bile edemezdi. O devlerle mücadele vardı genelde. Kötü olurdu o devler çünki...
Düşünüyorum da; Belki de hayata hazırlıyordu bu masallar bizi farkında bile olmadan
Büyüdük ve yaşam denilen devle tanışmadık mı? Bir dudağı yerde,bir dudağı gökte olan devlerden daha da acımasız değilmiydi yaşam denilen dev. Çoğu zaman alt etti bizi,kimi zaman geriçekilip biraz nefes aldırdı.
Kaf dağı vardı mesela. Hala ne menem bir dağ olduğunu anlayabilmiş değilim.Ama masallarda o dağın ardı hep güzel olurdu....
Zümrüt-ü Anka kuşu vardı mesela, kaf dağını aşmaya çalışan.Bu öyle büyük bir kuştu ki günlerce,aylarca hiç durmadan uçabilen, bir kanadına et,bir kanadına su küpleri bağlanabilen. Gak dedikçe et, guk dedikçe su verilen devasa bir kuş.Ama bu kuşun büyük olması bizi hiç ürkütmezdi.Çünki dev gbi kötü değildi.Ama o kuş bile masallardaki kaf dağına ulaşamazdı.
Mutemelen hayallerdi Kaf dağı. Arzulanan, ardında güzelikler olan, erişilmek istenen ama ulaşılması çok zor olan hayaller...
Ama konusu ne olursa olsun, iyilerin kazandığı masalardı bunlar.
Ve her masalın sonunda gökten üç elma düşerdi. Onlar ererdi muradına,biz hep kerevetine çıkardık. Yani biz dinleyenlere elma yemek yoktu,murada ermek de yoktu. Bir kerevet hazırlanmıştı bizim için.Ve biz hep o kerevete çıkmak zorundaydık.)
Ama ne olursa olsun,masal gibi masallardı.Öyle on dakikalık değildi.Günlerce sürerdi.Bir hafta süreni bile vardı.
Çocuk beynimize iyi gelirdi.Hayal gücümüzü zorlardı.Ve hep haksızlığa karşı dururdu masallar.Ve iyi olan hep kazanıırdı.
Kimbilr belki bizim kuşak o yüzden mücadeleden asla yorulmayan bir kuşaktır. İyi ki varmış masallar diyorum. O günlere hep birlikte gidebildiysek ne mutlu bana.Son zamanlarda çok düşünür oldum masalları her nedense.Yaşlanıyormuyum ne?
Birgl KIZILKAYA 30.11.2010 İzmir
YORUMLAR
Kaf dağı vardı mesela. Hala ne menem bir dağ olduğunu anlayabilmiş değilim.Ama masallarda o dağın ardı hep güzel olurdu....
Zümrüt-ü Anka kuşu vardı mesela, kaf dağını aşmaya çalışan.Bu öyle büyük bir kuştu ki günlerce,aylarca hiç durmadan uçabilen, bir kanadına et,bir kanadına su küpleri bağlanabilen. Gak dedikçe et, guk dedikçe su verilen devasa bir kuş.Ama bu kuşun büyük olması bizi hiç ürkütmezdi.Çünki dev gbi kötü değildi.Ama o kuş bile masallardaki kaf dağına ulaşamazdı.
tüm güzellikleri kahrolası teknoloji.....bitirdi.....çok etkilendim harikaydı saygılar