- 1267 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Sarı Güller.
[ ka
Küçücük bir ev hayal edin. Balkonunda sardunyalar, küpe çiçekleri, saksıda menekşeler. Diğer tarafta mis gibi fesleğen çiçekleri, eski yoğurt kaplarında gülümseyen begonyalar, konserve kutularında karanfiller.. Yanda ki balkondan bu tarafa uzanan hanımeli ile cennetten bir köşe sanki.
Kapıdan içeri girip, anahtarımı sağ tarafta ki küçük çiviye asarken gözlerimiz buluşur her gün boğazın masmavi suları ve boğaz köprüsüyle.. İşten ne kadar yorgun gelsem de hemen sarıp sarmalarlar beni.. En güzel kokularıyla karşılarlar..Hele akşamları.. Ahh o akşamlar..
Bu gece -yine yalnızım - demeyeceğim. Yalnızlık varsa ve ben onunla içli dışlıysam iki kişiyiz demektir. Ayrıca iki muhabbet kuşum var yolumu bekleyen.. Ciddi kalabalığız..
Kafesi balkona götürüp, tv yi açtım. Mutfaktan , kulağımla haberleri takip etmeye çalışırken bir yandan da akşam için kendime ne hazırlasam diye düşünüp duruyorum. Dolapta zeytinyağlı ayşekadın fasulye var. Izgara köfte, salata, patates püresi. Yeterde artar bile. Masaya sarı masa örtsünü serdim. Gün aşırı yolumun üzerinde ki çiçekçiden mutlaka 1 adet sarı gül alırım. Onuda önce vazoya sonra masama yerleştirdim. Yeşil üzerine sarı papatya desenli peçetem, biri siyah diğeri beyaz iki adet penguen tuzluk ve biberliğim, yeşil kül tablam, çatalım bıçağım, çok şirin, estetik bu masayı her gece kurarım kendime.. Beklenen, bir gün çıkıp gelecek umuduyla.. Buz dolabını açtım, gözüme şarap şişesi takıldı. Niyetim suyaydı halbu ki. Güzel bir Ağustos gecesinde kendimi ödüllendirmek istedim. İncecik camdan kocaman beyaz şarap kadehimi de aldım doğru masaya. Baş köşeye oturdum... Nasıl olsa tüm sandalyeler bana ait...
Güneşin batışı bir başka güzel görünür Cihangirden.. Her gün batımından sonra, evime hüzün misafir gelir ertesi sabaha kadar.. Bu gece de öyle oldu.. Karşımda ki sandalyeye de o gelip oturdu.. Üç kişiyiz şu an. Yalnızlık, ben ve hüzün..
Televizyondan gelen bir şarkı beni çook uzaklara götürdü .. Gel vefasız /Gel insafsız /Çağırmazdım acil olmasa.. Hüzünle kadeh tokuşturup gülümsedik birbirimize.. Bir sonra ki şarkı Delikanlım..
Sanki bu gece her şey birbiriyle sözleşmiş.. Bir sigara yaktım gözlerimi kapattım... Şarkının sözleri öylesine işledi ki içime, ruhum bedenimden ayrıldı gibi hissettim. Yanaklarımdan süzülen yaşları çok sonradan farkedebildim..
"Sakınıp sakla güneşim ol ısıt beni / Yüzünün sıcak kokusu kalsın ellerimde."
Bu sıcak yaz akşamında hüzün hiç yakışmadı bu masaya. Başımı içeriye çevirdim. Sadece yatak odamdan dışarıya sızan gece lambasının solgun ışığında, evin içi mateme bürünmüştü sanki.
Şimdi başımı balkondan dışarıya çevirdim. Çevrede ki ışıklar birer birer sönmüştü. Boğaz köprüsü , gökte asılı inci bir gerdanlık gibi ışık saçıyordu. Bir klarnet sesi duydum, yürekle çalınıyordu sanki, konuşuyordu .. SENEDE BİR GÜN diyordu...YETERKİ GEL BANA..
Yeniden kapattım gözlerimi.. Her taraf karanlıktı şimdi...Hüzünle yalnızlık masadan kalkıp yanıma geldiler. Ağlamana dayanamıyoruz artık diye sarıldılar güçlü kollarıyla...Gecenin sessizliğinde karşı koyamadım..Gün doğana kadar benimle kaldılar...
lin ]
Nurcan Çelik Yalun