- 6125 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
Taassup (tutuculuk) üzerine
Taassup (tutuculuk) üzerine
Taassup denince ilk aklıma gelen dindarların tutuculuğu, çünkü öyle öğretildi veya sıkça öyle işlendi.
Tutuculuğu tüm yönleriyle incelemek gerek. Aşırı uçlarda daha fazla görülür taassup. (Radikal İslamcı, radikal Hıristiyan veya radikal Yahudi olanlarda daha fazla görünüyor.) Aslında eğitimsizlik taassubu körüklüyor olsa da yüksek derecede eğitim almış kişilerde de sık görülüyor taassup. Cahil eğitim ile bir derece kurtulabilir bu illetten. Ancak, zaten eğitimli kişilerin taassuptan kurtulması çok daha zordur. Günümüz aydınlarının bir kısmı maalesef taassuptan kurtulmuş sayılmaz. Dayatmacı bir yaklaşım ile ötekini dışlayan tavırlar taassup kaynaklı… İlim ehli mütevazı olmalı Mevlana’nın tevazusu onu küçültmemiş, aksine büyütmüştür.
Taassuba her alanda rastlamak mümkün; giyim-kuşamdan tutun yeme-içme, hatta cinsel konularda, kadın-erkek ilişkilerine….
Zararlı /zararsız olanı bile var. Başkalarını kısıtlama derecesindeki bir taassup zararlı olurken, kişinin kendi şahsi âleminde kalan taassup zararlı olmamakta; en azından direkt olarak topluma zararı olmamaktadır. Aşırı uçları temsil eden siyasi partilerde diğerlerine nazaran daha belirgin bir şekilde çıkıyor karşımıza. Bu yüzünden toplumun geneline hitap edemiyor, gelişemiyor; ister sağ olsun ister sol, isterse etnik bir kökeni temsil etsin tutucu olan kaybetmeye mahkûm oluyor. Son tahlilde.
Milletlerin geri kalmışlığı da çoğunlukla taassup yüzünden. Çünkü taassup; asabiyet, acelecilik ve gayretsizliğe sebep oluyor.
Sözün değeri kısalığındadır.
Saygılar
Ahmet Bektaş
YORUMLAR
Yobaz nedir, çeşitleri nelerdir?
Yobaz, bütün hakikatler kendisine gösterildiği hâlde, kabul etmeyen, kendi indî ve hatalı görüşünde körü körüne ısrar ve inat eden kaba, cahil kimse demektir.
Her mesleğin, her ideolojinin yobazı olur. Meselâ din yobazı, fen yobazı, devrim yobazı, evrim yobazı, siyaset yobazı, laiklik yobazı gibi çeşitli yobazlar vardır.
Yobazların en zararlısı, mal, para, makam elde etmek için yabancı ideolojilerin, dinde reformcuların ve mezhepsizlerin propagandalarını yaparak, milletin imanını, ahlâkını bozan, satılmış, din, fen ve siyaset yobazlarıdır. Bu yobazlardan bazılarına birer misal verelim:
1- Cahil yobaz: Din ve dünya bilgilerinden mahrum olanlardır. Bunlar, bölücülük yaptıkları gibi, din düşmanlarına çabuk aldanıp, zararlı yollara kolayca sürüklenebilir.
2- Din yobazı: İlimleri biraz varsa da, sinsi maksatlarına, mala, mevkie kavuşmak için, bilmediklerini veya bildiklerinin tersini söylerler ve yaparlar. İslâmiyetin dışına çıkarlar. Kötülükte, dinî yıkmakta, cahillere örnek olur, rehberlik ederler.
Dinde büyük yara açtılar
Bunlar, Müslümanların din duygularını sömürerek, dinîmizi içerden yıkmaya çalışmışlardır.
3- Fen yobazı: Gençlerin imanlarını bozmak, bunları dinden, İslâmiyetten ayırmak için, uydurdukları şeyleri fen bilgisi, tıp bilgisi, ilericilik olarak anlatıp, “din kitapları bu bilgilere uymadığı için yanlıştır, bunların gösterdiği yolda yaşamak gericiliktir” derler.
4- Devrim yobazı: Devrim deyimi, Batı dillerindeki revolution deyiminin çift anlamını taşımakta ve hem dönüşme, hem de zorla değiştirme, [ihtilâl] anlamlarındadır. Diyalektik maddeciliğe göre, evrim ve devrim birbirine kökten bağlıdır. Devrim, evrimin zorunlu sonucudur. Devrimci yobazlara göre, bütün dünya, dinden uzaklaşarak mutlaka komünist olacaktır.
5- Evrim yobazı: Kimi ilk insanın bir hücreden, kimi maymundan, son olarak da ayıdan geldiğini ileri sürenler çıktı. Bilimsel olarak, bunların (Maymun veya ayı dölü) olmadıkları ispat edildiği hâlde, kabul etmez, kendi yanlış görüşünde körü körüne inat edip, maymun dölü olduğunda ısrar eder.
6- Siyaset yobazı: Kendisi iktidarda olmadığı müddetçe, diğer partilerin hepsi demokrasi düşmanıdır, ülke ise baştanbaşa sefalet ve karanlık içindedir. Muhalifleri iyi bir şey yapsa da desteklemez. Onun vazifesi iyiye köstek olmaktır. Seçimi kaybetse de, zafer yine onundur.
7- Laiklik yobazı: Önce laiklik nedir? Laikliğin ne olduğunu yetkili bir ağızdan, Anayasa hukuku profesörü Ali Fuat Başgil’den öğrenelim:
Ord. Prof. Başgil diyor ki :
(Laiklik, Batı hukukunda, din ile devletin ayrılması, devletin din, dinin de devlet işlerine karışmaması, dinîn manevî hayatın nizamı olarak hüküm sürmesidir. Laikliğe bağlı olarak üç türlü devlet sistemi vardır:
1- Laik olan devlet sisteminde: Din ve devlet birbirinden ayrılır ve biri diğerine karşı muhtar (autonome) bir vaziyet alır. Devlet din bezirgânlığı yapmadığı gibi, din düşmanı da kesilmez. Böylece laiklik en iyi bir itidal ve muvazene sistemidir. Din hürriyeti, ancak laik bir devlette gün görüp yaşayabilir.
2- Dine bağlı devlet sisteminde: Bu sistemde, bir zamanlar Batı’da olduğu gibi, din görevlileri memurlaşır, birtakım hurafe ve taassuba kapılabilir.
3- Devlete bağlı din sisteminde: Diyanet siyasete kurban edilir. İktidar, din adamlarına hâkim olur. Dinî kurumları onlar kurup, onlar kapatır. Maaşını, mükâfat ve cezasını onlar verir. Din adamları memurlaştırılarak emir kulu hâline sokulur. Hiçbir muhtariyet ve salâhiyeti kalmaz. Dinsizlik, din ve din adamları ile alay etmek moda hâline gelir.)
Laiklik birinci maddede bildirildiği gibidir. Fakat laiklik yobazları, üçüncü maddedeki sistemi uygulamaya çalışırlar. Din yobazları dine düşmanlık etmekte, laiklik yobazları da laikliğe düşmanlık etmektedir.
Ne yobazı olursa olsun, yobazlık aşırılıktır. İslâmiyet aşırılıktan uzak orta yoldur.
Değerli hocam güzel bir konu yakalamışsınız ve bunu herkesin anlayacağı şekilde özetlemişsiniz.
Herşeyin fazlası zarar denilir ölçüsünde olmalı benim düşüncem yani kısaca şöyle özetleyim bende insanın özgür hür iradesi toplum kurallarıyla bağdaşmalı kurallar çerçevesinde insanı çevreyi toplumu zedelemeyecek baskı kurdurmayacak kadar bir tutuculuk buda özümüzden sapmamız herşey serbest deyip öz kültürümüzü kaybetmemek adına diyorum bilmem yanılıyormuyum
Tebrikler selam ve sevgimle