İNSAN ve EĞİTİMİ
Ülkemizdeki bütün okullar yeni eğitim - öğretim yılına başlamış bulunuyor.
Diğer bir adı da terbiye olan eğitim, insan için önemli bir faaliyettir. Peygamberler bunun için gönderilmiş, kitaplar bunun için indirilmiş, insanlar bunun için okumuş, bunun için yazmış, gecesini gündüzüne katarak bunun için çalışmışlardır.
Eğitimin hedefi; insana, kedisine ve mensubu bulunduğu milletine lazım olan bilgiyi vermek, ona hayatta lazım olacak olan beceriyi kazandırmak, onu yüksek değerlere sahip kılmak kötü alışkanlıklardan ve davranışlardan korumak, iyi alışkanlıklar ve davranışlar kazandırmak şeklinde belirlenmiştir.
Eğitim, ailede, okulda, fabrikada, kışlada, hülasa her yerde olabilir. Fakat okullar, insanların eğitim ve öğretimi için en elverişli kurum ve kuruluşlardır. Yaşa göre gerekli bilgiler orada öğrenilir, arkadaş akran orada kazanılır. Büyük, küçük sevgisi, hoşgörü ve dostluk orada kurulur. Yasalara, kurallara, törelere ve karşılıklı hak ve hukuka saygı orada alışkanlık haline gelir.
Hülasa hayat için her şey orada öğrenilir.
Bu konuda Türkiye Cumhuriyetimizin kurucusu büyük devlet adamı ve başöğretmen Mustafa kemal ATATÜRK “Hayatta en hakiki mürşit ilimdir, fendir.” demek suretiyle ilim, fen ve bilgi sahibi olmanın üstünlüğünü en güzel bir şekilde ifade etmiştir.
Başka bir sözünde de Atatürk;
“Okul, genç dimağlara insanlığı, saygıyı, millete ve memlekete sevgiyi ve istiklal şerefini öğrettir.”demek suretiyle okulun ve okumanın ilim ve irfan sahibi olmanın önemini vurgulamıştır.
Bir Çin atasözünde ise insan eğitmenin önemi şu şekilde belirtilmektedir:
“Bir yıllık plan yapıyorsan pirinç ek.
On yıllık plan yapıyorsan ağaç dik.
Yüz yıllık plan yapıyorsan insan yetiştir.”
Milletler geleceklerini, yetiştirdikleri nesille eğitim ve öğretime gereken önemi vererek, onları en güzel bir şekilde eğiterek garanti altın alır. Bunun için eğitim ve öğretime gereken önemi vermek millet olarak en büyük görevimiz olmalıdır.
Millet olarak okumayan bir toplumuz. Uluslararası okuma becerisinde gelişim projesi (PIRLS) çerçevesinde, 35 ülkede ilköğretim 4. sınıf öğrenciler arasında yapılan bir araştırmaya göre; Türkiye’de 62 ilde 154 ilköğretim okulunda toplam 5390 öğrenci arasında yapılan ankete göre, Türk öğrencilerinin okuma becerilerinin uluslar arası standartlarının altında olduğu tespit edilmiştir.
Buna göre Türkiye 35 ülke arasında 28. sıradadır. Bu ülkemiz için üzücü bir durumdur, Bu iç karartıcı tablayı değiştirmek siz anne ve babalara, özellikle biz eğitimcilere çok büyük görevler düşmektedir.
Dünyada yapılan istatistiklere göre bugünün gençliği; karşısında eli sopalı, despot bir eğitimciyi, ne de her şeyi hoş gören bir eğitimciyi istemiyor. Onun isteği yerinde ikaz edebilen ve yerinde sevebilen yapıcı bir eğitimciyi istemektedir. İlmine göre amel etmeyen eğitimcilerin yapacakları davetler tesirli olmaz. Bunun için eğitimde sevgiyi baş tacı yapmalıyız. Sıcak suyun buzu erittiği gibi sevgi de hataları yok eder. Sirke balı bozduğu gibi kötü hareket ve alışkanlıklar, sözler sevgiyi yok eder bitirir. Onun için hoşgörü ve sevgi içinde birbirimizi sevmeliyiz. Birbirimize karşı hürmet duyguları beslemeliyiz. Ancak o zaman dünyada yaşayan bahtiyar insanların mutluluğuna erişmiş oluruz.
Barış ve hoşgörü ortamında birlikte yaşama kültürü geleneğini yeni nesillere aktarmak bu konuda gençlerimizi duyarlı ve bilinçli hale getirmek için biz eğitimcilerin donanımlı bir hale gelmesi gerekmektedir.
Ülkemizin ve çocuklarımızın geleceği kesintisiz, geçmişi ile geleceğini sentezleyen, çağdaş bir eğitimle sağlanacaktır.
Çocuklarımızın en iyi bir şekilde yetişebilmesi için iyi bir eğitim almaları gerekmektedir. İyi bir eğitimle çocuklarımız, ülkemizin daha iyi yerlere gelmesini sağlayacaklardır. Bu biz eğitimcilerin temel hedefi olmalıdır.
Sevgili veliler ve değerle öğrenciler!
Şu an içinde bulunduğumuz durumu değil, millet olarak bu hale nasıl geldiğimizi düşünelim. Düşünelim ki elimizde olan nimetin değerini bilelim. Bundan yıllar önce okumak isteyen insanların, yalın ayak, kara lastikle okula gittiklerini unutmamalıyız. Bir defteri, bir silgiyi, bir kalemi iki üç arkadaşın – kardeşin paylaştıklarını unutmamalıyız. Okumak için saatlerce karda, yağmurda, çamurda köyden köye, köyden şehre gittiklerini unutmamalıyız.
Zamanı iyi kullanmalıyız. Bunun için hiçbir zaman bugünün işini yarına bırakmamalıyız.
Her işimizde sevgi ve hoşgörüyü ön planda tutmalıyız Tarihimizi ve geçmişimizi iyi öğrenmeliyiz, geleceğe hazırlıklı olmalıyız. Büyük bir milletin evladı olduğumuzu unutmamalıyız. Atatürk’ün “Gençliğe hitabesi” ile siz gençlere çok büyük sorumluluklar verildiğini unutmayınız.
Sevgili geçler,
Yurt ve millet sevgisi ile dolu, ailesinin yüz akı, öğretmenlerinin gurur kaynağı olan gençler olarak kendinizi yarınlara iyi hazırlayınız.
Başardığınız şeylerle yetinmeyin. Daha fazlasını isteyen. Çünkü tam yaptım dediğiniz bir şey bir gün sonra bakmışsınız eksik kalmış. Sizin yerinize başkası onu tamamlamış. Tıpkı çarşıdan son sistem bilgisayarı alıp eve getirdiğinizde ertesi gün bir de bakmışsınız ki bilgisayarınızı eski model olmuş. Onun için her gün kendinizi yenileyin. Tıpkı gelişen teknoloji gibi. Ama unutmayalım ki teknolojiyi de geliştiren bir insan değil mi? Bu neden içinizden biri olmasın!
Okullar sevginin, saygının, hoşgörünün, dostluk, kardeşlik, yardımlaşma ve dayanışma gibi duyguların öğretildiği müstesna yerlerdir. Bu duygularla yazımı; Yunus EMRENİN şu dizeleri ile bitirmek istiyorum.
İlim ilim bilmektir,
İlim kendin bilmektir.
Sen kendini bilmezsin
Ya nice okumaktır.
Yeni eğitim-öğretim yılının hayırlara vesile olmasını ve başarılı geçmesi dileği ile...
Edib Ahmet CEYLAN
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.