Her sarıklıyı hoca sanmayın.hoca olmak sarıkla değil akılladır.
Türkiye Cumhuriyeti,şeyhler,dervişler,müritler memleketi olamaz.Ölülerden yardım um-
mak uygar bir toplum için lekedir.
Bizi yanlış yola yönelten tutucular,biliniz ki,çok defa din perdesine bürünmüşlerdir.Saf ve
temiz halkımızı hep şeriat sözleriyle aldatmışlardır.Tarihimizi okuyunuz,dinleyiniz,görür-
sünüz ki,ulusu mahveden,tutsak eden fenalıklar hep din kisvesi altındaki küfür ve kötülük-
lerden gelmiştir.
Devletin belli bir dini olamaz.Çünkü bir devlet içinde çeşitli dinlere bağlı insanlar vardır.
Belli bir dini kabul etmek,o yuttaşlara üvey evlat işlemi yapmaktır.
Din gerekli bir kurumdur.Dinsiz ulusların sürekliliğine olanak yoktur.Yalnız şurası var ki,
din,Tanrı ile kul arasındaki bağlılıktır.Softa,yobaz sınıfının din sömürücülüğüne müsaade
edilmemelidir.DİNDEN MADDİ ÇIKAR SAĞLAYANLAR İĞRENÇ KİMSELERDİR.İşte biz bu duru-
ma karşıyız ve buna müsaade etmiyoruz.Bu gibi DİN TİCARETİ YAPAN İNSANLAR, SAF VE
MASUM HALKIMIZI ALDATMIŞLARDIR.
Gerçekleri söylemekten korkmayınız.
Türkiye’nin ası sahibi ve efendisi gerçek üretici olan köylüdür.
Dünya üzerinde gördüğümüz her şey kadının eseridir.
Bir ulusun ruhu elde edilmedikçe,bir ulusun yenme gücü ve isteği kırılmadıkça o ulusa
egemen olmak mümkün değidir.
Sanatsız kalan bir ulusun hayat damarlarından biri kopmuş demektir.
Öğretmenler,yeni kuşak sizin eseriniz olacaktır.
Türkiye Cumhuriyetinin temeli kültürdür.
Dünyada her şey için,uygarlık için,hayat için,başarı için gerçek yol gösterici bilimdir,
fendir.Bilim ve tekniğin dışında yol gösterici aramak aymazlıktır,bilgisizliktir,doğru yoldan
sapmadır.
Egemenlik verilmez alınır.
Özgürlüğün de eşitliğin de adaletin de dayanak noktası egemenliktir.
Diyarbakırlı,Vanlı,Erzurumlu,Trabzonlu,İstanbullu,Trakyalı,Makedonyalı hep bir soyun
çocukları,hep aynı özün damarlarıdır.
Ey yükselen yeni nesil gelecek sizindir.CUMHURİYETİ BİZ KURDUK ONU YÜKSELTECEK VE
YAŞATACAK SİZSİNİZ.
Türk genci,DEVRİMLERİN ve DEMOKRASİNİN sahibi ve BEKÇİSİDİR.Bunların gereğine,
doğruluğuna herkesten çok inanmıştır.Demokrasi ve devrimleri benimsemiştir.Bunları
zayıf düşürecek en küçük ya da en büyük bir kıpırtı duydumu" bu memleketin polisi vardır,
jandarması vardır,mahkemesi vardır,ordusu vardır"demeyecektir.Ve kendi eserini,yani
cumhuriyeti koruyacaktır.
(Atatürk,Türk Gencinin El Kitabı,Başbakanlık Yay.Ankara 1972)

EY TÜRK GENÇLİĞİ !

Y ukarıdaki U lu Önder Atatürk’ün özdeyişlerini okudunuz.
Atalarımızın kanlarıyla sulanmış olan kutsal vatanımız bölünüp parçalanmak üzeredir.
Ülkemiz ,laikliğe karşı düşüncenin odağı olduğu Anayasa Mahkemesince saptanan bir
parti ve siyasi düşünce tarafından yönetilmektedir.
Bebek katiliyle müzakereler yapılmaktadır.
PKK’nin TBMM’deki sözcüleri açıkça vatanımızın bölünmesi için gerekli olan her türlü
konuşmayı yapıyorlar.Devleti yönetenler,hak arayan öğrencilere kızdıkları kadar bu söz-
cülere kızıp yaptıklarının bölücülük olduğunu açıkça söylemiyorlar.
Polis,sokakları savaş alanına çeviren,her tarafı yakıp yıkan,arabalardaki insanları yakan
bölücü teröristlere gösterdiği hoşgörünün yüzde birini hak arayan işçiye,çiftçiye,memura,
öğrenciye göstermiyor.
Kendini kral zanneden YÖK başkanı,Anayasayı,yasaları,yurt içi ve yurt dışında verilen
mahkeme kararlarını hiçe sayarak turbanın üniversitelerde serbest bırakıldığını söylüyor.
Devletin en yüksek makamlarında görev yapanlar,türbanın ilkokullarda bile takılabileceğine yeşil ışık yakıyorlar.
Cumhuriyetin ilk yıllarında ve sonrasında vatandaşın verdiği vergilerle yapılan fabrikalar,
sanayi kuruluşları,elektrik santralleri,haberleşme kurumları,yollar,köprüler,okullar,koope-
ratif binaları vb. birer birer satıldı ve satılmaya devam ediyor.Önemli akarsularımızın
birçoğu satıldı.Anadolu insanın yaşam kaynağı olan çay,dere denilen küçük akarsular da
HES(Hidro elektrik santralı) uğruna birçoğu satıldı ,satılmaya da devam ediyor.
HES’lerle ilgili verilen MAHKEME KARARLARI uygulanmıyor.
HES uğruna kasıtlı olarak "KÜLTÜR VARLIKLARINI KORUMA KURULUNUN"yetkileri yeni
bir yasayla kısıtlanmak isteniyor.
Gerçek yurtseverler,Atatürkçüler,cumhuriyetçiler,vatanın bölünüp parçalanmasını iste-
meyenler gizli,açık yalancı tanıklarla,telefon dinleme yöntemleriyle suçlanıp hapsediliyor.
Tüm bu olup bitenler karşısında üniversiteler,hukuk fakülteleri,sivil toplum kuruluşları,
öğrenci dernekleri ve TSK sessiz kalıyor.
Ey gençlik! Tek ve son umut sizlersiniz.Yasalarımıza uygun olarak ne yapılması gerek-
tiğini akademisyenlerle de görüşerek karara bağla.Bu kararını ulusumuzla paylaş.SERV’İ
uygulamak için can atan ABD ve AB devletlerinin heveslerini kursaklarında bırak.Uyan bu
gaflet uykusundan uyan!Silkelen kalk ve cumhuriyet meşalesini yeniden yak...

Müfit AKSAKAL
(İstanbul,8 Aralık 2010)