- 604 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Şeytan ve İtaatkâr Fırkası
Şeytandan Allah’a sığınırım. Her türlü tehlikelerden kullarını selamete çıkaran Yüce Allah’ın Adıyla
Kur’an, "...Gerçekten şeytanlar, sizinle mücadele etmeleri için kendi dostlarına gizli-çağrılarda bulunurlar." (Enam Suresi, 121) ayetiyle, şeytanın, insanları etkilemek için kendi taraftarlarını ve dostlarını kullanacağını bildirir. Şeytan tek başına hareket eden bir güç değildir; insanları saptırmak için çalışan, insanlar ve cinlerden oluşan kalabalık bir taraftar kitlesine sahiptir. İns ve cin şeytanların varlığı Kuran’da, "Böylece her peygambere, insan ve cin şeytanlarından bir düşman kıldık. Onlardan bazısı bazısını aldatmak için yaldızlı sözler fısıldarlar. Rabbin dileseydi bunu yapmazlardı. Öyleyse onları yalan olarak düzmekte olduklarıyla baş başa bırak." (Enam Suresi, 112) ayetiyle haber verilir.
Şeytan, insanlardan ve cinlerden kendisine uyanlarla birlikte hareket eder, kendisiyle birlikte çok sayıda insanı da cehenneme sürüklemek için onları bir araç olarak kullanır. Bu kişiler de şeytan gibi sinsi karakter özelliğine sahiptir ve aynı taktiklerle insanlara telkinler vererek onları doğru yoldan uzaklaştırmaya çalışırlar.
Bu kimseleri kullanarak, kendi adına faaliyet gösterecek sadık bir taraftar kitlesi oluşturan şeytan, amacı doğrultusunda onları istediği gibi yönlendirir. Kendi batıl sistemini ayakta tutabilmek için ihtiyacı olan geniş kitlelere, taraftarı olan bu kişiler yoluyla ulaşır. Telkinlerini onların ağzından yapar, felsefesini onlara tebliğ ettirir.
Şeytanın sistemini benimseyen kişi, diğer insanları da şeytanın engebeli yoluna çağırır ve bu batıl sistemi yavaş yavaş onlara da benimsetir. Böylece şeytanın, elçiliğini yapan ve insanları Allah’ın dosdoğru yolundan saptırmaya çalışan binlerce askeri olur.
Yönettiği bu itaatli ordunun mensupları, kendi vicdanlarının dahi sesine kulak tıkayacak kadar şeytana sadıktırlar ve nasıl korkunç bir azaba sürüklendiklerinin farkında değildirler. Şeytanın adeta oyuncağı haline gelen bu kimseler akıllarını, vicdanlarını, düşünme ve muhasebe yeteneklerini şeytana teslim ederler. Ve yaşamları boyunca şeytanın iradesi altında, onun düşünceleri doğrultusunda yaşarlar.
Şeytanın fısıldadıklarının kendi düşünceleri olduğunu zanneden bu kişiler, aldıkları emirleri hiç düşünmeden uygularlar. Ve bir süre sonra, artık şeytanla aynı dili konuşur hale gelir, onun telkinlerine dahi ihtiyaç duymadan sistemine hizmet ederler.
Şeytan, iman eden insanlarla daha fazla uğraşır. İman ettiklerini söyledikleri halde, imanı gereği gibi yaşamayan kişiler, Allah’a tam bir teslimiyetle teslim olmamaları, Kur’an’ı yaşamlarına sokmamaları ve Allah’tan korkmamaları nedeniyle şeytanın fısıltılarına kulak verirler. Şeytana nasıl karşı koyacaklarını ve onun hileli oyunlarını nasıl etkisiz hale getirebileceklerini bildikleri halde, şeytanın telkinlerini itaatle yerine getirirler. Oysa şeytanın vaadi yalnızca aldanıştır.
“(Şeytan) Onlara vaadler ediyor, onları en olmadık kuruntulara düşürüyor. Oysa şeytan, onlara bir aldanıştan başka bir şey va’detmez.” (Nisa Suresi, 120)
Gerçekte onlar ’görebilen kimseler’ (Ankebut Suresi, 38)oldukları, Kur’an’ı bildikleri ve şeytanın kendilerinin apaçık düşmanı olduğu konusunda şuurları açık olduğu halde, ondan sakınmazlar. Bir yandan ibadetlerini yerine getirirken, bir yandan da davranışları ile şeytanın tebliğini yaparlar. Ancak bu kişiler, hatalarının farkında oldukları halde, şeytandan ve kötülük yapmaktan sakınan güzel ahlaklı insanlar olduklarını iddia ederler. Şeytan bu kimselere, gizlice yaşadıkları kötülüklerin önemli olmadığını telkin ederek, onları din ahlakından uzaklaştırmaya çalışır.
Şeytanın bu oyunu sonucunda, kişi gerçek mümin karakterinden yavaş yavaş uzaklaşır. Allah Kur’an’da tek bir mümin karakteri tarif eder. Bu karaktere sahip olan samimi insan, düşmanı olan şeytanı değil, yalnızca Kendisine ihtiyaç olunan ve Kendisinden yardım beklenen Allah’ı dost edinir ve yalnızca O’nun hoşnutluğunu umut eder. Yürüdüğü yol da, şeytanın tehlikelerle dolu yolu değil, kişiye cenneti kazandıracak, onu cehennemden uzaklaştıracak olan Allah’ın dosdoğru yoludur. Şeytanın çağrısına icabet ederek Kur’an ahlakının yalnızca bir kısmını uygulamak ve mümin karakterinden farklı bir karakter geliştirmek, kişiyi farkında dahi olmadan acı bir azaba sürükleyebilir:
İş hükme bağlanıp-bitince, şeytan der ki: "Doğrusu, Allah, size gerçek olan va’di va’detti, ben de size vaadde bulundum, fakat size yalan söyledim. Benim size karşı zorlayıcı bir gücüm yoktu, yalnızca sizi çağırdım, siz de bana icabet ettiniz. Öyleyse beni kınamayın, siz kendinizi kınayın. Ben sizi kurtaracak değilim, siz de beni kurtaracak değilsiniz. Doğrusu daha önce beni ortak koşmanızı da tanımamıştım. Gerçek şu ki, zalimlere acı bir azap vardır." (İbrahim Suresi, 22)
Bu durumdan kurtuluş, insanın Kur’an’ı rehber edinerek ayetler doğrultusunda düşünmesi, ardından içinde bulunduğu durumu fark ederek Rabb’ine sığınmasıyla gerçekleşir.
Fuat Türker, Rast Haber
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.