- 884 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
SAHİ YALNIZ MIYIZ?
Düşünüyorum da, acaba güneşin doğuşu ve batışı arasında geçen süre içinde, gözlerine yalnızlık silueti çizilmeyen gölge sahipleri var mıdır diye.
Düşünüyorum da, şehirler değişse de, simalar değişse de hatta renkler, diller ve dizeler değişse de değişmeyen bir şey var o da insanların duyguları.
Düşünüyorum da, isimler farklı, cisimler de farklı; fakat ortak olan bir şey var o da insanın göğüs boşluğunda çarpan bir kalp.
Okuduğum ve etkisi altında kaldığım bir romanın başkahramanı olan Tarık meğer her yerde beni izliyormuş. Nereye gidersem gideyim Tarık da, nerede yaşadığını bilmediğim kalem şehrimin bir noktası olan Cahide de aynı besteyi düşürüyormuş yüreğime. Bestenin adı yalnızlık ve seslendiği sahne dünya…
Konuştuğum her dil sahibinin dilinden kulağıma gizlenmiş bir alev topu düşüyor. Ve bu alevde ben ömrümün hüzünlerini pişiriyorum. Ve hüznün vadisinde açan huzur çiçeklerimi düşünüyorum. Nereye gidersem gideyim kime bakarsam bakayım hep aynı şeyi görüyor ve hep aynı ezgiyi dinliyorum. O da yalnızlık.
Neden mi?
Garipsemeyin söylediklerimi çünkü yalnızlık bizim doğamızda var. Yalnız inmişiz bu adaya ve yalnız gideceğiz bir gemiyle.
Yalnızların duygusunu en güzel şairler resmediyor bence. Yalnız olduğumu düşündüğümde ya en büyük “yalnız’ı” düşünüyorum. Ya da yalnızlığı resmeden şiirleri okuyorum ve bazen şair gibi diyorum:
“Ne azap, ne sitem bu yalnızlıktan
Kime ne aşılmaz duvar bendedir.
Süslenmiş gemiler geçse açıktan,
Sanırım gittiği diyar bendedir.”
***
Duvarların ardındaki bahçeye tebessüm mü edermiş şairler.
Yoksa kelimelere yabancı kalan,
Yoksul duygularını kaybeden gözlere, gözyaşı mı dökermiş şairler.
Bilemiyorum, bilemiyorum ama…
Yalnızlık dedim bugün.
İçimizden akan nehrin vadisi yani…
Ya da denizini arayan çöldeki bir gemi…
Madem yalnız yaşıyoruz bu hayatı ve madem yalnız tadıyoruz ağlamayı, neden bizim gibi yalnız yaşayan göz sahiplerini anlamak istemeyiz.
Madem sevgi bekliyoruz yalnızlardan, neden sevmeyiz yalnızları?
“Yalnızlık paylaşılmaz
Paylaşılsa adı yalnızlık olmaz”
Demişti Asaf Halat.
Yalnızız demişti Peyami Safa ve yalnızız demişti daha niceleri.
Değerli dostlar! Unutmayın kelebek değiliz bizler, güvercin değiliz, hele bir yarasa hiç değiliz.
Bizler, kalbinde engin okyanusları taşıyan ve çoğu zaman onu bencillikle kurutan yalnızlarız.
Bizler, çokluk âleminde gündüz parlayan, gece de ağlayan yıldızlarız. Bizler, kendini cevher bilen bir anlık yaldızlarız.
Eğer benden dünyanın en kuvvetli silahını tercih etmem istenseydi. Sevgiyi isterdim onlardan. Kalbindeki yalnızlığı unutup insanları ön yargı ile değerlendirenlerin üzerine sevgi bombaları yağdırırdım sonra. Ve yollara güller dökerdim, yürümesin kimse diye. Güllere basmak yerine bağdaş kurup otursunlar ve hiçbir şey söylemesinler, sadece gözlerin içine bakıp yalnızlığın şehrinde gezsinler diye.
Eğer benden bir cinayet istenseydi ve bu cinayetin karşılığında özgürlük vaat edilseydi, nefreti öldürürdüm ilkin. Söküp çıkarırdım onu kalbimden, söküp çıkarırdım onu bütün kalplerden. Yalnızları anlasınlar diye, yalnızları anlayayım diye, yalnızlığımızı düşünelim diye.
Eğer benden bir sayı istenseydi “bir” derdim onlara, kendimi sayarak. Biz derdim onlara, gözlere bakarak.
Eğer benden bir harf istenseydi, “O” derdim O’nu anlayarak ve O derdim yalnızlara barınmayarak. Sadece O, yalnızca O
Tek sevgilim,
Yegâne sevgilim
Sevgiyi hak edenim,
Bana sevgiyi lütfedenim.
“O” sadece “O”
Başkasına kapalıdır bu kapım…
GÖKHAN BOZKUŞ
YORUMLAR
Es selamün aleyküm ve rahmetullah,
"Görenin yalnızlıktan şikayete hakkı yoktur: Mevsimler, renkler, çiçekler, şehrin bütün kadınları, bütün çocuklar gören içindir, görmeyen insan bozuk bir ampul gibi, mânâsız, bıraktığınız yerde kalan bir paket; içinde eski hatıralar olduğu için arada sırada karıştırlmaya layık... çocukken oynadığımız bir taşbebek gibi, atmaya kıyamadığımız acayip bir külçe.."
der Cemil Meriç
(eleştir kutucuğunun adının yorum kutusu olarak değiştirilmesi gerektiğini eleştirmek istiyorum)