- 659 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
ATASÖZÜ DİYE YUTTURULMAYA ÇALIŞILAN BAZI SÖZLER ÜZERİNE
ATASÖZÜ DİYE YUTTURULMAYA ÇALIŞILAN BAZI SÖZLER ÜZERİNE
Dilimize kasıtlı bir şekilde yerleştirilen ve atasözü ya da veciz söz gibi gösterilen bazı deyimler vardır. Bu deyimler sözde basitmiş gibi görünse de özde büyük bir tehlike ve büyük bir nifak barındırmaktadır. Evet, söz deyip de geçmeyelim. Hindistan’ın Milli Lideri Mahatma Gandhi’ye atfedilen bir ifade vardır: “Sözlerinize dikkat edin, düşüncelerinize dönüşür. Düşüncelerinize dikkat edin, duygularınıza dönüşür. Duygularınıza dikkat edin, davranışlarınıza dönüşür. Davranışlarınıza dikkat edin, alışkanlıklarınıza dönüşür. Alışkanlıklarınıza dikkat edin, kişiliğinize dönüşür. Kişiliğinize dikkat edin, kaderinize dönüşür.” Netice itibariyle bu ifadeden şunu anlıyoruz. “Söz önemlidir.”
Söz önemli olduğu gibi atasözü de önemlidir. Evet, umumca kabullenilen ve adına atasözü denilen deyimler var ki, işte bu sözlerde bir yanlışlık ve kasıt varsa, maazallah tüm toplumu uyuşukluğa, bozguna, yanlışlığa götürür.
Mesela, “Doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar.” “Her koyun kendi bacağından asılır.” “Bana değmeyen yılan bin yaşasın.” “Gemisini kurtaran kaptan”. “Kıl beşi, kurtar başı.” “Bu iş inşaallahla, maşallahla olmaz.” “Dünyada mekan, ahirette iman” Bu ve buna benzer deyimler büyük tehlike ve nifak içermektedir. Hata bu deyimlerden bir kısmı, bilinçli olarak söylenmişse, Allah korusun, insanı dinden ve imandan da çıkarır. Ne demek, “bu iş inşaallahla, maşallahla olmaz” sözü. Her Müslüman mutlaka iman eder ki: “Her şey inşallah ile olmaktadır.” Kur’an-ı Kerim’de; “Hiçbir şey hakkında sakın “yarın şunu yapacağım” deme! Ancak, “Allah dilerse yapacağım” (İnşaallah) de. Unuttuğun zaman Rabbini an ve “Umarım Rabbim beni, bundan daha doğru olana ulaştırır” de” buyrulmaktadır. (Kehf Suresi, 23, 24. ayetler) Bu açık hakikat karşısında, Müslüman bir insan; “bu iş inşaallahla, maşallahla olmaz” diye bir deyim kullanabilir mi? Elbet kullanamaz. Ancak, dilimize böyle bir deyim sokulmuş. Bu deyimlerden uzak durmak gerekmektedir.
Başka bir yanlış söz de şudur: “Dünyada mekan, ahirette iman”. Bu nasıl saçma sapan bir sözdür? Atasözü olarak görmek de mümkün değildir.
İman ahirette değil, bu dünyada lazımdır. Öyleyse, bu söz şöyle olmalıdır: “Dünyada iman, ahirette mekan”. Gerçekten de, bizim bu dünyada sahip olacağımız mekan nedir ki, en fazla 100 yıl işimize yarar. Hatta çoğunluk için, bu süre daha da azdır. Yüz yıl yaşayan kim ki! İnsan ömrü ortalama 60-70 yıl ise, dünyada mekan dediğin bu kadarlık bir önemdedir. Bu 60-70 yılın, 20-30 yılı baba evinde geçse, geriye 40-50 yıl kalıyor. Şimdi bu 40-50 yılı sanki sonsuz bir süreymiş gibi gösterip de dünyada mekan, ahirette iman demenin ne anlamı var? Asıl şunu demeliyiz: “Sonsuz hayat ahiret hayatıdır. Bu hayatta iki mekandan birisi bizi beklemektedir. Ya Cennet, ya Cehennem.” İşte bu mekanlar önemlidir.
Ahirette iman lazım değil, mekan lazımdır. Bu dünyada ise başta iman lazımdır. Öyleyse, “ebedi mekanı Cennet olana ne mutlu. Ebedi mekanı Cehennem olana veyl üstüne veyl” diyelim.
Dini hassasiyet bakımından ele almamız gereken başka yanlış bir söz de; “kıl beşi, kurtar başı”. Şimdi bu söz insanda şöyle bir düşünce ve davranışa neden oluyor: “Namazını kıl, etliye sütlüye karışma. Namazını kıl, toplumda ne oluyorsa olsun, sen ilgilenme. Kimseye yardım etme.” Bu tür anlayışa neden olan “kıl beşi kurtar başı” deyimi de yanlıştır. Namaz önemlidir ancak, zekat, oruç, hac, sadaka, kul hakkına riayet elbette namaz kadar önemlidir.
Yukarıda ele aldığımız sözler yanında, “Doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar,” “Her koyun kendi bacağından asılır,” “Bana değmeyen yılan bin yaşasın,” “Gemisini kurtaran kaptan” ve benzeri sözler de toplumda nemelazımcılığa, vurdumduymazlığa, pısırıklığa ve bencilliğe kapı aralayan ve bu tür olumsuz özellikleri yaygınlaştırmaya vesile olan sözlerdir.
Sözü uzatmaya gerek yok. Toplumdaki fertlerde uyuşukluk, nemelazımcılık, bencillik ve pısırıklık oluşturacak türdeki sözler, ata sözü falan değildir. Bu sözler olsa olsa bilinçli bir şekilde uydurulup toplumdaki fertlerin zihinlerine yerleştirilen kasıtlı sözlerdir.
Yazımın başında, Mahatma Gandhi’nin bir sözüne yer vermiştim. Şimdi bu sözü şu şekle dönüştürmek mümkündür: “Kasıtlı olarak uydurulan ve topluma atasözü diye yutturulmaya çalışılan sözlere dikkat edin, fertleri uyuşukluğa, nemelazımcılığa, pısırıklığa ve bencilliğe dönüştürür. Uyuşukluk, nemelazımcılık, pısırıklık ve bencilliğe dikkat edin, toplumdaki fertleri duygusuzlaştırır. Duygusuzluğa dikkat edin, toplumdaki fertleri ilkesizleştirir. İlkesiz fertlerin çoğunlukta olduğu topluma dikkat edin, yönetilmeleri kolaydır.”
Sözün özü şu: Toplumdaki fertlerin zihinlerine yerleştirilmeye çalışılan atasözleri ve veciz ifadelerin bazıları yukarıda belirttiğim maksada hizmet eden ve kasıtlı olarak uydurulan sözlerdir. Bu sözlerden uzak duralım ve inanmayalım. Vesselam.
Ahmet SANDAL
Şair Yazar