- 841 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
ÇALIKUŞU'NA MAKTUPLAR
Çalıkuşu’m
“...eritildiğini hissediyorum ruhumun nereye gitsem oranın kalıbına giriyorum ...değişiyorum ...etrafımda dönen her şey ağırlaşıyor..sağırlaşıyor ..bugün bir eski semtten eski bir sokaktan geçiyorum yıkık virane evlerin eciş-bücüş duruşlarındaki hazin bakış kapanmaz yaralar açtı bende ..sisler arasında geziyor gibiydim inanılmaz gel-gitler içindeydim kendimden caymam gerektiğini düşünecek kadar aldığım kararlardan yaptığım planlardan tümüyle vazgeçiyordum kendimi hırpaladım kimseyi yormadım..kimseye yük olmadım ..gün boyu zihin torbamı fazlasıyla doldurmuştum yorulan göz kapaklarımı dinlendirdim .”.bu satırlar geçen aylar içinde yazdığım günlükten ve senden gelen son mektupla aynı sancıları yaşadığımızı düşünüyorum özlem duyduğun ve dayanılmaz baskılar yaşatan his yoğunluğunun giderek büyüdüğünü içinde yangınlar çıkarttığını yazıyorsun.. ah çalıkuşu bir bilsen bu şehir,bu kalabalık,bu karmaşa zihnimi törpülüyor içim burkuluyor...onca insan bir sen olmuyor ve sen onca insandan biri olmuyorsun...seni arıyorum neredesin..?..diğer yanım seni aramak ve yalnızlıklarına sırdaş olmak için ömrüm geçiyor sanki ..birbirimizi mi kaybettik yoksa birbirimizi mi bulmuşuz diyorum çoğu zaman kendi kendime..düşünüyorum da çalıkuşu bende bulduğun benimde aradığım olmalı..bu şehirden her şeyi ardımda bırakarak gitmek hayallerimi yaralı ümitlerimi yorgun yalnızlıklarımı ve yıkılmış kendimi de alıp savuşmak buralardan …her şeyi silerek arkama bakmadan gideyim buralardan dediğim günlerim vardı ..bugün düşündüm çalıkuşu nereye gitsem gittiğim her yere kendimi götürüyor olacaktım her şeyi geride bıraksam da kendini bırakamıyor insan....ben kendim için bir tek adım atmadım hayatımın tüm günleri ve geceleri her anım senin mutluluğun senin geleceğindi..yorgun gözlerim arada bir parlıyorsa senden aldığım haberlerdendir..haftalardır ben bende değildim her yerden kaçtım dalgaların ağzında kurtulmayı bekleyen bendim..her akşam o kanlı güneşe bakıp senden kaderinden işaretler bekledim...en küçük gölge ve lekenin olmadığı o temiz kalbin güzellik-mutluluk-sukünet parıltıları ile gözlerinden yeryüzüne yayılıyor...yüzlerce bilinmeyen çelişkili ve çeşitli kederlerimi bahara çeviren düşüncelerini okuyor yazıyorum..yalnızlık meleğim olmuş güzel düşünen derin ve duygu aydınlığı veren sözlerin ..halsiz ve tatsız ve siyah çehrelerle çevrili bir dünyada yorgun ve üzgün değilsem senin güneşindendir ...beşeri olandan ilahi olana yürümekten başka derdi olmayan ruhumu ne kadar çok tanıyorsun ...kendi kendime düşündüm kendime yoldaş seni buldum çalıkuşu..kendimi şiire ve insan hikayelerine yıkık şehir efsanelerine vurdum....şiirsiz ve hikayesiz yaşamak mı ? düşünemiyorum ..şikayetsiz nasıl yaşanmazsa aynen öyle çalıkuşu ve durmadan yazıyorum sana yazmak tutku oldu bende ..bilemezsin nasıl bağlandığımı yaşama sevinçlerime hayata ve acılara..Rabbim iman gibi bir değer ve kıymeti ikramı bize tattırmasaydı halimizin intiharlar olacağı dehşeti kaplıyor içimi…bunun için insanın en asil duygusu inançtır diyorum..mukaddesini öldürmemiş insanın güzellikleri hiç tükenmez..uzun ve çileli bir yol olsa da..suda ve karada fark etmiyor kokusunu inançtan alan akıl ..geride hüzünlerini bırakıp ümitlerini tüketip gitmeklerden bahsediyorsun..ne kadar benziyorsun bana çalıkuşu aynı duygular karışık dağınık çelişkiler arenası zihni depremlerden geçtim ki ben de mektubunu okurken geçeceğin safhaları düşünüyorum….en nihayet düşündüm : asıl sığınılacak yer yokluktur dedim yok olmaktan korkmak yerine ..ilmi terkeden yerlerde ilmi aramak gibi barışın terk edildiği yerde barışı aramak gibi..dirilme gününün şartını arayalım önce ve bu da ölmek değil mi ?..işte diriliş gerçeği de ölümden sonra ..ne kadar akıl yürüttüysem çıktım çıkamadım işin içinden çalıkuşu..ah bilemezsin beni sıkan bunca keder ve ayrılık bunca gözyaşı ve yalnızlık yüklerinden ne kadar yorgun düştüm ..birden ruhuma düşen bir hadis ile kendime geldim huzur doldu ferahladım…"..dünya mü’minin zindanı kafirin cennetidir.." . güneşin ısıtması gibi bedenimi fikrim zihnim aydınlandı ...dünya tıpkı zindan gibi düşünmeliyim ve onun terki hüzün verici olmamalı öyle ya zindandan kim kurtulmak istemez dünya böyle bir yerdir ..her insan hapishaneden kurtulmak özgürlüğe kavuşmak ister ..mümin insan dünyada bulunduğu zaman zindanda bulunduğunu düşünmeli çünkü asli yerinin burası olmadığını bilen insandır ..bununla beraber dünyadan istifade etmemek veya gıdalanmamak gibi bir fikir söz konusu da değildir tabi ..dünyayı inkar tuhaflığı içinde değil de dünyanın bir son olmaktan çok bir başlangıç yeri olduğunu ölüm sonrası hakiki dünya ahıret yurduna hicretin-geçişin yeri olduğunu bilir..ve ahıret yurdunun müminin yurdu olarak bilinmesi esastır .. tek dünya fikri mümin insanın inancı ile bağdaşmaz dedim....demek burayı bir zindan görme anlayışı aslında bizim gerçek özgürlüğümüzü aramak demek olduğunu bileceğiz...ah birden rahatlattı içimi bu nebevi söz..ve aradığım dermanı bir hadisin sözleri içinde bulmuştum kendi içimde kendimle yine ben bunu başarmıştım yeter ki rehberi insanın Allah ve Rasul’ü olsun çalıkuşu....şimdi son vermeliyim Beşiktaş iskelesinde vapuru beklerken yazıyorum bunları iskeleye yanaşan vapura saldıran kalabalığa girmek istemiyorum birazdan kalkacağım sevgim ve dualarımla kal…30.10.2007 / beşiktaş
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.