- 6165 Okunma
- 6 Yorum
- 0 Beğeni
ATATÜRKÜN KADINA VERDİĞİ SEÇME VE SEÇİLME HAKKININ DÜNÜ VE BUGÜNÜ
ATATÜRKÜN KADINA VERDİĞİ SEÇME VE SEÇİLME HAKKININ DÜNÜ VE BUGÜNÜ
Türkiye Cumhuriyeti nin ilk yıllarında, 1926 - 1934 yılları arasında gerçekleştirilen Atatürk Devrimlerinin bir kısmı, kadınların sosyal ve kültürel alanlarda, eğitimde, hukukta, aile içinde, çalışma hayatında, toplumsal yaşamda ve siyasette erkeklerle eşit haklara sahip olmasını hedeflemiştir.
Bu konuda yapılan yasal düzenlemeler, Türkiye Cumhuriyeti nde toplumsal alanda yapılan en önemli yeniliklerdendir ve birçok Avrupa ülkesinden daha önce gerçekleştirilmiştir. Fransa ve İtalya’da kadınlara 1946’da, İsviçre’de ise 1971’de seçme ve seçilme hakkı tanınmıştır.
Atatürk ün girişimiyle kadınların iktisadi ve siyasal yaşama katılmaları yönünde bir dizi değişiklik yapılarak, 1930 da belediye seçimlerinde seçme, 1933 te çıkarılan Köy Kanunu yla muhtar seçme ve köy heyetine seçilme, 5 Aralık 1934 te Anayasa da yapılan bir değişiklikle de milletvekili seçme ve seçilme hakları tanınmıştır.
Eski Türk Devletlerinde kadınlar aile hayatında, mirasta, devlet yönetiminde hak sahibiydiler. Osmanlı Devleti’nde ise İslamiyet in de etkisiyle kadınlar birçok sosyal, kültürel ve siyasi haktan mahrumdu. Örneğin; nüfus sayımında toplama dahil edilmiyorlardı, aile hayatında haremlik-selamlık vardı, yüzlerini peçeyle örtmek kanunlar nedeniyle zaruriydi, evlenme, boşanma ve miras işlerinde ikinci plandaydılar ve devlet memuru olamıyorlardı.
Çağdaş, demokratik ve laik bir Türk toplumunu hedefleyen Mustafa Kemal Atatürk, yıllar önce verdi bu hakkı kadınlara …Ve aşaığıdaki sözleriyle de kadının değerini perçinlemiştir .
"Bizim sosyal toplumumuzun başarısızlığının sebebi, kadınlarımıza karşı gösterdiğimiz ilgisizlikten ileri gelmektedir. Yaşamak demek faaliyet demektir. Bundan dolayı bir sosyal toplumun, bir organı faaliyette bulunurken, diğer bir organı işlemezse, o sosyal toplum felçlidir."
Atatürk, çağdaş bir düşüncenin ürünü olan bu sözleriyle kadının toplumdaki yerini belirlemiştir. Atatürk ün Türk kadınına beslediği sevgi ve saygı, Kurtuluş Savaşı ndaki gözlemleri ile iyice perçinleşmiştir. 1923 yılında Konya da yaptığı bir konuşmada, bu hissiyatını büyük bir içtenlikle dile getirir.
"Dünyada hiçbir milletin kadını, ben Anadolu kadınından fazla çalıştım, milletimi kurtuluşa ve zafere götürmekte, Anadolu kadını kadar emek verdim, diyemez. Erkeklerden kurduğumuz ordumuzun hayat kaynaklarını kadınlarımız işletmiştir. Çift süren, tarlayı eken, kağnısı ve kucağındaki yavrusu ile yağmur demeyip, kış demeyip cephenin ihtiyaçlarını taşıyan hep onlar, hep o yüce, o fedakar, o ilahi Anadolu kadını olmuştur. Bundan ötürü hepimiz bu büyük ruhlu ve büyük duygulu kadınlarımızı, şükranla ve minnetle sonsuza kadar aziz ve kutsal bilelim."
Atatürk 30 Mart 1923 de Vakit Gazetesi nde yayınlanan bir beyanatında;
"İnsan topluluğu kadın ve erkek denilen iki cins insandan oluşur. Kabil midir bu kütlenin bir parçasını ilerletelim, ötekini ihmal edelim de kütlenin bütünü ilerleyebilsin?
Mümkün müdür ki bir cismin yarısı toprağa bağlı kaldıkça, öteki yarısı göklere yükselebilsin?"
Ama ,gününüzde ,ülkemizin gelişmemiş bölgelerinde hala ,kadınlar bu hakkını özgürce ve kendi iradesiyle kulanamamaktadır .Kimileri cehaletinden ,kimileri eşinin ya da evdeki herhangi bir erkeğin baskısından , onlar nereye isterse oraya kullanır oyunu bile …
Bir de *BEN BİLMEM BEYİM BİLİR *diyenler vardır ki, bunlara kimse yardım edemez ….
Bunlar, tarikatlarda v.b yerlerde beyni hipo ile yıkanmış içine örümcek ağları döşenmiş kadınlar , zavallılardır ….
Türk kadını, Atatürk hayattayken yapılan son seçimde (1935) ilk kez seçilme hakkını kullandı ve TBMM ye 18 milletvekiliyle girdi.
Oysa bugün ,nüfusun yüzde elli birini oluşturan kadınların, TBMM lisindeki temsil oranı utanç verici bir sayıdadır .
Demek ki ,bazı haklar verilse de ,ona inanmayan yöneticiler elinde bu hale gelebiliyor .
Bunda suçlu olan yalnız bu düşüncedeki seçilmiş erkekler değil .Asıl suçlu, böyle insanları seçen kadınlardır .
Kadınlar ,ne zaman ,ATATÜRK ‘ün altın tepside sunduğu bu haklarının farkına varır ,gaspedenleri cezalandırırsa ancak o zaman kurtulur kölelikten, ve ezilmişlikten …
Büyük önder ATATÜRK
"Ey kahraman Türk kadını! Sen yerde sürünmeye değil, omuzlar üzerinde göklere yükselmeye layıksın"
Diyerek kadına yerini göstermiştir .Buna layık olmak ta biz kadınların görevidir .
YORUMLAR
ATATÜRK' ün kadına verdiği değer korunabilseydi, bu gün ülkemizde kadınlar mecliste çok daha fazla sayıda temsil edilir,toplumumuz çok daha medeni ülkeler seviyesine yükseltilmiş olurdu...Ne namus cinayetleri , ne töre cinayetleri, ne de eski eşi, sevgilisi tarafından katledilen kadınların haberleini içimiz kanayarak okumazdık...
Ama günümüzde, beyinleri uyuşturulmuş bazı kadınlar, verilen bu hakları bile, adeta ellerinin tersiyle itip, DİNİMİZİ siyasete alet edenlere inanarak, başta kendilerine, en önemliside çocuklarının geleceklerine İHANET ETMEKTELER bilinçsizce...
Kutluyorum kaleminizi....
melahat çetinkaya
Atataürk'ün verdiği haklarım kadınlarımız koruyabilseler...yeterlidir sanırım..
Ama gidişat pek iç aöıcı değil..
Kutlarım selamlar
melahat çetinkaya
Ulu önder Atatürk, her kesimdeki vatandaşın onurunu yücelten ne güzel dizeler bulmuş ve söylemiş.
Öğretmen arkadaşımdan çok güzel bir çalışma.
Ellerinize sağlık.
Beğenerek okudum.
Sağlıcakla kalınız...
melahat çetinkaya
Büyük önder ATATÜRK
"Ey kahraman Türk kadını! Sen yerde sürünmeye değil, omuzlar üzerinde göklere yükselmeye layıksın"
Diyerek kadına yerini göstermiştir .Buna layık olmak ta biz kadınların görevidir .
sen bir sekx objesi değilsin sen bir ana bir doğurgansın...cennet senin ayaklarının altında değilmi...o zaman kendi kıymetini bil....ağıra sat ucuz olma....haklarının farkında ol.... sen bir aziz sen bir üretkensin... kurban olayım.....farkının farkında ol....yine beni çoşturdun hocam....kalemin hiç susmasın....saygılar
melahat çetinkaya
542 vekil sayısının - yanılmıyorsam - 46 tanesi kadın vekil. 46 ile 48 arasında kararsızım.
Daha geçen gün, televizyonda, 4 kardeşiz dedi, adam. 6 taneymiş. 2'si kız olduğu için saymamış.
Teşekkür ediyorum. Önemli bir hatırlatmaydı yazınız. Saygılarımla.