- 778 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
DAYANAMAM...
Sudan sebepler yaratırım kendime hep, kaçışlarım hep önceden hazırdır, ihtimallerle yaşarım hayatı, işte işkencem… Cesaretim yok yeni kavgalara, şu ana dek hiçbir kavgadan mağlup çıkmasam da… Neden bu tedirginlik, nedir her gece kalp çarpıntılarıyla uyanışım, kendime telkinlerim… Kim bu yanımdaki yabancılar, beni en çok kokutansa her daim sırtımı sıvazlayanlar. Utanıyorum kimim ben, kim olmalıyım, neyim, nerde olmalıydım…
Yüreğime ekilen en iyi tohumlar bile başak vermiyor atık, büyük olmuş yangınım, toprağım kavrulmuş, boş çorak bir arazi, üzerinden kuşların bile ürkerek geçtiği… Bir masalda tutsak edilmiş belki, lanetlemiş kendi kendini, ne açılacak bir mühür var, ne de gelecek beklediğim mühürdar…
Geceleri ellerim boşluğa uzanır, bir ayağım mutlaka yorgan dışındadır, neme lazım kabuslardan kaçmak için ufak bir delik açarım… Ve kabuslarım, hiç hatırlayamadığım, çıldırmaya ramak kala uyandığım, kan mı damlayan ter mi belli değil apansız sıçrayışlarım…
Bir de başucumda bir küçük kaktüs kırmızı saksılı, sayıklamaların, yaşlarımın şahidi, son demlerde dert ortağı… Tek isteği haftada bir, üç beş damla su, en kederli anımda bir de masmavi çiçek açıverir ki bana , dayanamam ağlarım… Çok zaman düşünmüşümdür lafın gelişi değil harbi harbi gözyaşımla sulasam şu çiçeği, özümden içse… Ama korkarım; ya onu da kurutur aslıma benzetirsem diye, daynamam ağlarım…