- 3617 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
ÜSTÜNLÜK YA DA AŞAĞILIK KOMPLEKSİ
Allah, insan diye sıfatlandırılan biz varlıkları yaratmaya karar vermiş ve melekler dâhil bütün varlıkları da bizim hizmetimize sunmuştur. Bunun böyle olması gerektiğini meleklere emrettiğinde şeytan havaya girmiş ve insanlığa hizmet etmeyi kabul etmemiştir. İşte şeytanın cennetten ve Allah’ın huzurundan kovulmasına sebep olan bu haslet, üstünlük kompleksi diye isimlendirdiğimiz haslettir. Buradan şunu anlamalıyız ki; bir insanın öncelikle kendisine daha sonra tüm insanlığa ve bütün varlıklara hizmet etmesi, insan olarak onun en asli görevlerinden biridir. Kendisine, insanlara ve çevresindeki varlıklara eziyet eden insan, kesinlikle şeytanlaşma yönünde yol alan bir insandır. Ama maalesef ki, günümüz dünyasının en büyük sorunlardan biri, fert veya toplum bazında insanlara yapılan zulümlerdir. Müslüman, Hıristiyan ya da Yahudi… Adı veya şanı ne olursa olsun, bir insan ya da bir topluma zulmetmek demek, şeytanlaşıyor olmanın en belirgin göstergesidir. Zira hangi din, hangi dil ve de hangi ırka mensup olursa olsun, bir insanı katletmek ya da onun düşünce, inanç ve yaşantısını kısıtlamak gibi bir hakka, kesinlikle hiç kimse sahip değildir. Nitekim herkes kendi içinde kendi muhakemesini yapmak ve haksızlık yaptığı biri veya birileri varsa, acilen bu zulme son vermek zorundadır. Zira öldükten sonra kurulacak olan, o büyük mahkemede her şey açığa çıkacak ve herkes yaptığının karşılığını alacaktır. O nedenle şimdiden herkes aklını başına devşirsin ve istisnasız tüm varlıklarla barış içinde yaşamaya çalışsın. Şu bilinen bir gerçektir ki; şeytanlık yani kötülük, şeytanın ya da şeytanlaşmaya yön tutanların eseridir. Ve her şeytan, kesinlikle kendi cezasını kendisi çekecektir.
Yeryüzündeki tüm insanlar, eşit hak ve özgürlüklere sahiptir. Hiç kimsenin, bir diğerine üstünlüğü yoktur. İnsanlar her ne kadar maddi ve yetkisel anlamda farklı hiyerarşik konumlarda bulunsa da, bunlar kesinlikle geçici dünya sürecinde ki imtihan aşamalarıdır. İnsanların birbirlerine olan üstünlüğü sadece Allah’a olan yakınlıkları nispetindedir. Kimin ona daha yakın ve kimin ondan daha uzak olduğunu ise sadece Allah bilir. Mesela bir ülkenin devlet başkanının, o devletin sınırları içinde yaşayan sıradan bir vatandaşa karşı üstünlük iddiasında bulunması veya üstünlük kompleksine girmesi doğru değildir. O sıradan vatandaşın da idareci olarak seçtiği devlet başkanını kendinden üstün bir varlık olarak görüp ona karşı aşağılık kompleksine kapılması da yanlıştır. Yani devlet başkanı veya vatandaş herkes eşittir. Zira rütbe ya da maddiyat gibi farklılıklar, asla ve asla üstünlüğü belirleyici etkenler değildir. Dolayısıyla üstünlük, kalp temizliğindedir. Üstünlük, beden temizliğindedir. Üstünlük, davranış güzelliğindedir. Dahası üstünlük, Allah’a olan yakınlıktır.
Nitekim bütün insanlar değerlidir. Değersiz görülebilecek hiçbir insan ya da varlık yoktur. Varlıkların hepsi de birbirinden değerlidir ve kesinlikle bir amaç için yaratılmıştır. Ama insan, bu yaratılan varlıklar arasında en değerli olanıdır. O nedenle hiç kimse, kendisini ya da bir başkasını değersiz ve kalitesiz görmemelidir. Zira sizin gözünüzde değeri olmayan bir insanın, Allah katında sizden daha fazla değeri olabilir veya sizin gözünüzde çok değerli olan birinin, belki de Allah nazarında hiçbir önemi yoktur. O nedenle hiç kimseye olumsuz bir önyargıyla bakılmaması gerektiği gibi, hiç kimse de çok fazla önemsenip göklere çıkarılmamalıdır.
İnsanların başarılı davranışlarını önemsemek ve kutlamak elbette güzeldir. Ama bu durumu abartarak o başarının sahibini kutsar hale getirmek doğru değildir. Başarısız gibi görünen insanları ise yerin dibine geçirerek rezil etmek de yanlıştır. Zira gün gelir o başarısız gibi görünen insanlar, daha büyük başarılara imza atabilir.
İnsanı insan yapan en büyük olgulardan biri, hatasını veya başarısızlığını fark edip, bunun telafisi için gerekeni yapabilmesi ya da yapmaya çalışmasıdır. Bu da azim, sabır, istikrar ve hedef belirleme gibi olgularla gerçekleşecektir. Başarmak için azimle ve sabırla çalışmak şarttır. Bu şekilde çalışan herkes, elbet bir gün başaracaktır. Zira buna inanmalıdır. Çünkü herkes başarıya odaklı bir fıtrat üzere yaratılmıştır.
Mehmet Akif UÇAR