- 707 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
HAYAL İÇİNDE HAYAT...
Aslında her şey yağmurlu bir yaz akşamında başlamıştı. Dünyadaki hiç kimsenin çekmediğini çekiyordu belki de Halime, ama ondan başka kimse anlayamazdı o doğum sancısını.Belki defalarca doğum yapmış kadınlar, başında ebelik vazifesini yapsalar da, Kollarından sıkıca kavrayıp dişlerinin arasına top top yaptıkları çorapları koysalar da gene de çok kıvranıyordu Halime kadın. Bulundukları mevkide , kazada yada köy deyin her neyse, doktor yoktu zaten sağlık ocağı diye ayırdıkları kulübede yıllardır köyün delisi İrfan ikamet etmekteydi.
Mehmet çok heyecanlıydı hemde korkuyordu aslında. Çünkü bundan 1,5 yıl evvel yine bir yaz akşamında aynı duyguları taşıyordu o zaman korku yoktu belki içinde ama bu duygulara çok yakındı. Hatırlamak istemediği anılar. Bebeği erken doğumla kapılarını çalıvermişti bir gece vakti.
-Neden hep gece olur ki bu işler diyordu içinden fısıl fısıl.
Öyle yada böyle gece gelmişti aniden, habersizce, sadece 2 si vardı evde. Mehmet Halime yi karşı köyden kaçırmıştı subaşına giderken. Zaten Halime de dünden niyetliydi ya neyse.bir yaşlı anası vardı Mehmet in oda birkaç aya kalmaz vefat etti.
Yalnızlardı. Dertlerinin dermanını kendileri arıyorlardı. Mehmet bir işe girişecek olsa birde Halime ye de sorardı. Sırdaşı da oydu kimi zaman arkadaşı da, kimi zaman kavga da ederlerdi ama akşama kalmazdı barışmaları. Sadece ikisi vardı o akşam o gece ebe kadın da yoktu ama bilmiyorlardı. Ansızın gelen misafire, sadece Mehmet şahitti e birde yoldaşı Halime. Bir buçuk yıl evvel ki o gece….. Yok yok diyordu Mehmet bunda da vardır bir hayır. Ama gözünden de gitmiyordu yaşadıkları.
Halime’nin çığlıklarıyla uyanmıştı irkildi kalktı ayakkabısını bile giyemedi telaştan. Daha ne olduğunu bile anlayamadan ebe kadının yolunu tuttu koştu koştu. Eve gittiğinde Kezban nine açtı uykulu gözlerle kapıyı.
-Neden ebe açmadı ki diyordu Mehmet. Neden bu yaşlı kadın açtı sanki?
-Ebe ebe lazım dedi salak sulak ifadelerle kezban nine ebe nin annesiydi. Yaşlılığın vermiş olduğu bir saflık vardı kadında anlamadı bile Mehmet ‘i.Güldü ))
Bağırarak anlatana kadar derdini yan evlerden, çıktılar kapılara ve ebenin karşı köyden Hacı feyzullah’ın karısının doğumu için gittiğini anlattılar. Şaşırdı Mehmet, eli ayağı tutkundu. Bir yanda karısı vardı onu bekleyen ve birde bebeği gelecek olan, bir yandan da uzayan yolar vardı,bitmek tükenmek bilmeyen.2-3 kadın geldiler Mehmet in yanına koşarak gittiler Halimesi ne. Neden dir bilinmez ama hayır aranır elbet her şeyde. Ama neden ters gitti mi işler ardı ardına terslikler gelir ki. Geceydi,yalnızlardı,ebe yoktu.
- Of neden dedi Mehmet.
Gittiklerinde Mehmet giremedi bile içeri ama hiç ses seda da yoktu. Bir an herhalde ağrısı gitti dedi Mehmet. Ama tam o sırada kadının biri çağırdı içeri. Ses tonu garip değilmiydi neden utanırcasına çağırdı ki Mehmet ‘i neden korkarcasına. Niye sevinmiyordu hiç kimse Mehmet’in içeri girdiğine ve neden ağlıyordu Halime?
Odanın kenarında bir bez yumağı vardı ve Halime elini ona doğru uzatmış ağlıyordu,ne oluyor du Yarabbi… Ayaklarının bağı çözülmüşçesine dizlerin üstüne çöktü Mehmet.
Erkek adam ağlamaz demişti rahmetli Hüseyin amca erkeklerde ağlardı. Mehmet de ağladı ağladı…
Müjdemi isterim diye bir sesle irkildi Mehmet. Bağırıyordu bir kadın hatta bağırıyordu az kalırdı herhalde inliyordu ortalık.Müjdemi isterim Mehmeeeeeeeeet.
Mehmet ‘in suratında gene o salak sulak ifade ve yine o şaşkınlık. O ne biçim bir heyecandı ki kalbini göğüs kafesinden çıkartıp atacak dışarı.Neden titriyordu. Bilmiyordu…
İçeriye aldılar Mehmet’i.
- Kız dimi diyordu Halime gülen gözlerle.
YORUMLAR
Her yazın daha kıvamında oluyor.
Yakında güne gelecek bir yazı da okuyacağız.
Bu bile olabilir.
Bu gelişme çok güzel.
harika iz üzerindesin.
Tebrik ediyorum sevgili kardeşim.
10 numara.
ferromuratti
Nediyeyim övgüne layık oluruz inşallah..
Ya sen yine "ZONK" telime dokunmuşun be kardeş...
Benim annem emekli bir köy ebesi..ömrü geçti ebelikle.
Biz de sıkıntısını çekmedik değil yani...Hem de ne sıkıntı.
Hiç bir arkadaşıma " Ebeni s..." diyememenin nasıl bir duygu olduğunu asla bilemzsin.
Ortaokul sıralarında annenin "Temel Jinekoloji","Köy Ebbesinin El Kitabı", "Doğum" adlı bilimsel kitaplarını sırf sınıftakilerden daha fazla bişi bilmek adına ezberleyip,bütün reismlerini hafızana nakşedip,matematik dersi nasıl dinlenir bilemezsin..
Millet çarpanlarına ayırırken sayıları sen....
Çok çileler çektik hakikatten...
Annemle bir doğuma giderken dereye düştük tahta köprüden...
Bir köy evinde annem kadını doğurturken ben de seyrettdiyordum..
Kadınlar bana kızınca " Hee sana ne o benim annem" derken bebek doğdu..kkırmızılığın içerisinden bir ay gibi.
Doğumda öldü sanılan bebeği sarıp götüren köy kadınlarının elinden alan anneme önce kızıp elinden çekiştiren köylü karılar..annem bebeğe suni teneffüs yapıp hayata döndürünce, bayılıp kalmışlardı...
Bir de babamın teyzesi...
ot biçmeye gittiği dağda doğurunca...
yabani ikizlerden birini kapıp yemiş..
Çok beğendim hikayeni..
Çok ilgimi çekti..
yani benim gçzümde çekicisin (:::))))
Sevgilerimle..
ferromuratti
Ama hiç tek başına gelmes ille güldürecek bir şeyleride alıp gelir yanına.
Eyvallah abi...
girişle daldık hikayenin içine gelişme bölümünde meraklandık. finalde halime doğumu yapmış ama yazar hepimizi derlerya dokuz doğurttu...ilahi kardeşim...çok yaşa emi....eeeee kolaymı yazmak...vede böylesini....saygılar
ferromuratti
Ellerinden öperim..