- 3060 Okunma
- 6 Yorum
- 0 Beğeni
Yüreğiniz Engelli Olmasın!
3 Aralık Dünya Engelli ve Özürlüler Günü
Dünya nüfusunun % 10’u, Türkiye nüfusunun % 12,29’u özürlü Yani ülkemizde yaklaşık 8,5 milyon özürlü yurttaşımız var. Özürlülük oranı erkeklerde % 11,5; kadınlarda % 13,45 özürlü yurttaşlarımızda konuşma, işitme, eğitilebilir zekâ geriliği, ortopedik özür şeklinde ve buna bağlı psikolojik ve bedensel rahatsızlıklar hali mevcut. Özürlülerin 1,5 milyonunu oluşturan çocukların yalnızca 45-50 bini özel imkânlardan yararlanabiliyor. Özürlülerin sorunlarının çözümü için başta devlet, üniversiteler ve sivil toplum kuruluşlarının el ele vermesi gerekmektedir.
Özürlü yurttaşımızı dört duvar arasında hapseden, özürlüyü düşünmeyen dünya görüşü değiştirilmelidir. Özürlülerin günlük yaşamda karşılaştığı sorunların çözümü için kent planlamaları özürlülerde düşünülerek tasarlanmalıdır. Tüm bina, yapı ve konutlarda özürlülerin erişimini sağlayacak önlemlerin alınması zorunlu olmalı, uymayanlara yaptırım uygulanmalıdır. Özürlülerin durumuna uygun mesleki eğitim programları geliştirilerek onların insanca yaşayacakları bir ortamın ekonomik alt yapısı hazırlanmalıdır burada kimlere görev düştüğü açık sanırım. Özürlülük; doğuştan ya da kaza veya uzun süren bir hastalık sonucunda oluşan bedensel, zihinsel, duygusal ve sosyal yeteneklerin kaybı olarak tanımlanmaktadır.
Yaşam sürecimiz içinde kimin ne şekilde hayatını sürdürebileceğini hiç birimiz bilemeyiz. Her şey insanlar için o zaman bırakın üzülmeyi ve acımayı onlar için neler yapabiliriz bunu düşünelim. Bir de yaşamın içinde çektiği sıkıntılara, sevinçlere Sevgili Özlem’ in gözüyle bakalım o neler yaşamış neler gözlemlemiş kendinde ve kendini hayata nasıl adapte etmiş. Yaşanılanlar kolay değil ama hayat keşkelerle, acımalarla geçmiyor. Üzülmek sonuç değil o zaman bulunduğun an ve durum neyse onu olabildiğince iyi şartlara taşımalı ve olabildiğince hayata sarılmalı şartlar ne olursa olsun olabilirlik derecesinde tabi ki. Yazısını olduğu gibi sizlerle paylaşmak istiyorum ve bir itiraf, bırakın bu yazıyı bana Özlem’in yollayabileceğini, yazabileceğini dahi düşünemezdim. Hayal etmem bile mümkün değildi! Özlem bana çok şey öğrettin. Gerçekten görünen köy kılavuz ister mi? istemez mi? Hep birlikte görelim!
GÖRÜNEN KÖY KILAVUZ İSTER Mİ?
Biz insanlar doğal olarak önce gördüklerimize inanıyoruz. Görünüşlerimize göre değerlendirilip değerlendiriliyoruz. Engelli biri olarak bunun tüm dezavantajlarını yaşıyorum. Zaten toplum olarak engelliye bakış açımız malum. Önemsiz, estetiği bozan, ikinci sınıf varlıklarız biz. Biliyorum bunu okuyanlar “ben kesinlikle öyle görmüyorum insanları” diyecek. Teorik olarak öyle olabilir elbet. Ya pratikte? Çevrenizde rastladığınız engelli biri hakkında ilk önce ne düşünürsünüz? O düşünceye göre tepkiniz ne olur? Bu konuda biraz kendimizi gözlemlersek hepimiz kendi cevaplarımıza ulaşacağız. Ben sizlerle kendi gözlemlerimi ve yaşadıklarımı paylaşmak istiyorum biraz. Siz yolda yürürken yanınızdan geçenlerden cık cık cık sesleri duydunuz mu? Ben duyuyorum genelde. Başlarda buna anlam veremezdim. Sonra sonra anladım bu seslerin nedenini. İnsanlar bana acıyorlardı. Elbette üzüldüm bu tepkilere. Bu durum beni hayata küstürebilir, ev kapatabilirdi. Ama her şeye rağmen yaşamak, hayata gülümseyerek bakmayı, insanları sevmeyi seçtim. Girdiğim çevrelerce de yadırgandım ki hala yadırganıyorum. Ta ki insanlar özdeki Özlem’ i görene dek. Genelde şaşkına dönüyorlar gerçekle karşılaştıklarında. Önce aklımla sonra yüreğimle yüz yüze geldiklerinde verdikleri tepkiyi görmeye bayılıyorum. Bunu bir oyun haline getirdim artık. Üzüntü duymak yerine zevk almayı öğrendim sonunda. Engelli arkadaşlarıma da bunu anlatmayı hedef seçtim. Bunu ne kadar başarabilirsek toplumumuzun engellilere bakış açısı olumlu yönde değişecek. Hayat bana görünüşe aldanmamayı, bazen görünen köylerinde kılavuz istediğini öğretti. Şimdi öğretme ve kılavuzluk etme sırası bende…
Özlem CANPINAR.
Sevgili Özlem’ e katılıyorum evet şaşkınlığım her geçen gün arttı ona karşı ve Özlem sayende bende bir daha anladım ki görüntüye asla kanmayacakmışsın. Ve yaşam yaşadıklarınız kadar var, eliyle, bacağıyla değil bir kez daha anladım ki yüreğiyle var insan beyniyle var. Evet, Özlem yaşamda hepimiz oyun oynuyoruz ama en güzel senin oyunun. Nice insanın özrü yok belki ama nice sağlıklı insanın yüreği bunları görmeye engelli... Hatta sahip olduğu zenginliği bilmeden yaşamda üretemeyen öyle çok sağlıklı insan var ki!
Yaşamın içinde karşılaştığınız engelli insanlara asla üzülerek gözlerinizi dikerek bakmamamızı dilerim ki bunun bizim başımıza da gelmesinin olağan olarak düşünmenizde fayda var. Kendinize nasıl davranılmasını isterseniz o şekilde, empati gücüyle dengesini sizler kuracaksınız. Bilakis onlarla kurduğunuz arkadaşlıklarda kendinizde eksiklikler bulabilirsiniz. Hiç bir insan isteyerek hayata bu şekilde doğmak istemez.
Hiçbirimizin hayatımızı seçme şansımızın olmadığı gibi!
Onlara üzülmekten öte yardımcı olmanız en doğru davranıştır. Her durumda acı düştüğü yeri yakıyor tabi ki ebeveynlerin aile bireylerinden biri özürlü olanlar özürlülerin günlük yaşamda çektiği sıkıntıları yaşıyor ve hissediyor duyumsuyor. Ellerinden geldiğince ve bilgileri ölçüsünde yaşamlarını sürdürmeye çalışıyorlar.
Kimi bireyler ise özürlü bireylerini adeta toplumun gözünden kaçırıyor sorununu gizliyorlar. İster ailenin utancıyla isterse yerel ve merkezi hükümetin özürlülere karşı duyarsız kalması nice özürlü vatandaşımızı işlevsiz hale ve hayata yük haline getiriyorlar. İşte yanlış olan bu kimi kimden saklıyorsunuz sakladığınız, insan! Nasıl eğitilebilir nasıl daha iyiye götürüle bilir diye düşünmek emek harcamak varken o insanı perde arkası bırakmak hiç kimsenin hakkı değil! Kısaca sevgili Özlem seni tanımak ve seninle bu yazıyı ortaklaşa yazabilme mutluluğuna beni eriştirdiğin için tekrar söylüyorum çok teşekkürler, hayat oyununda başarılar diliyorum. Hayat zaten garip bir oyun! senin oyunun en güzeli ve ben senin anlamlı oyununun içinde olmaktan mutluyum...
Sizleri Özlem’ le tanıştırmak isterdim beni daha iyi anlardınız ama aslında hiç istemiyorum biliyor musunuz?
Onun kadar güzel bir yüreği paylaşmayı bile kıskanırım.
Çevrenizde ki nice Özlem’ leri siz bulun! ! ! Kılavuz sensin ÖZLEM...
Senin adında “Gününüz Kutlu Olsun” yürekleriniz yaşama sevgiyle çarpsın...
Aslında günü olur mu bunun ama hayatı hep kalıplarla yaşadık bence...
Bence yaşam sizinle olsun...
Çok fazla bir şey istemiyorlar...
Sadece onlara sevgi, saygı yakınlık göstermeniz ve yardımlaşmanız yeterli,
yeter ki yüreğinizi açarak yapın bunu!
3 ARALIK DÜNYA ÖZÜRLÜLER GÜNÜ KUTLAMAYLA DEĞİL PAYLAŞIMLA KUTLANIR. FİZİKİ ENGELLİ DEĞİL,
YÜREĞİNİZ ENGELLİ OLMASIN...
Özlem CANPINAR’la beraber hazırladığımız yazımız iki yüreğin ortak ürünüdür...
Sevgili Özlem’e katkılarından dolayı teşekkürler.
Neslihan YAZICILAR
Fotoğraf Neslihan YAZICILAR
YORUMLAR
Toplumsal eksikliğimizi gündeme getirdiğiniz için teşekkür ederim.Ama şu varki,sağlıklı olupta beynen engelli olanlar aramızda çok hemşerim.Hatta burada bile kendini şiir yazıpta,şairim diye geçinip fakat kötü emelli olan insanlarda bence BEYİN ENGELLESİDİR.....Yazılarınızın daim olması dileklerimle,engüzel günlerin senin olması,sağlıcakla ve mutlu kal........
Özürlü bizleriz onlar değil
Yolda yürüken bir özürlü görünce sanki canavar görmüş gibi dik dik ve tuhaf bakışlarıyla o insanları rencide eden, yaralayan
ve benim gözlerini oyasım gelen tipler
Engelli vatandaşına imkan sunmayan devlet ( sunamayan değil- sunmayan)
İş ilanlarında bırakın engelli olup olmamayı, genç ve bakımlı ( pardon prezantable) eleman arayan , ve doğal olarak bir engelliye iş vermeyi aklından geçirmeyen iş veren.
(liste dah açoook uzar Neslicim)
Onların yaşamını kolaylaştırmayan hepimiz özürlüyüz.
Kendimizden özürlüyüz.
Bu güzel, anlamlı yazı için her ikinizede teşekkür ederim.
Yazı fotoğrafınla daha da değer bulmuş.
Sevgimle
yozgat etkinliklerinde tanıdım...neşeli güleryüzlü sevecen biri elinden düşürmediği kamerasıyla işininde çok deneyimlisi. festivallerin tuzu biberi....sayfama hiç uğramadı yoğunluğundandır diyorum...bu yazısıyla hepimize çok hoş bir yön gösterdi...bakalım dediği gibi becerebilecekmiyiz...beraber hazırladığı özlem kardeşimizde keskin bir kalem...iyiki sık yazmıyorlar hepimize nal toplatılrlar vallahi...sevgili özlem sende katıl aramıza...sevgili yazıcılar flaşların hiç sönmesin güne düşecek kadar muhteşem bir yazıydı.....tebrikler sevgiler...