H.H.H.'ye Mektup
Sevgili ha-ha hikmet;
Seni tanımaya daha yeni başladım ama sanki yıllardır tanıdığım bir insanlar konuşuyormuşum gibi klişesini kullanabileceğim biri gibi düşünüyorum seni. Çok fazla gibi oldu gibi. Yok yok böyle iyi.
Klişeyi kullanmamın sebebi olarak senin hala tam olarak içindeki Özben’i bulamamış olman, hala tanışamadığım kendi Özben’ime ve kendime yakıştırdığım sıfatları kendine bihaber bir şekilde yakıştırmanı gösterebilmekteyim. Ayrıca insanların saçma olarak adlettiği cümlelerin de en az şu an sana yazdıklarım kadar mantıklı. bu kadar çelişkili bilinçler olduğunuzu düşünmeleri de bu yüzden zaten. bu arada Türkçenin gizli köşelerinde tozlanmış bir şekilde saklanan kelimeleri de sırf sen seviyorsun diye bu kadar kullanıyorum. Bencede onları gün yüzüne çıkartmak, topluma kazandırmak, sosyalleştirmek, bir işe sokmak, eline onu bir süre idare etmesi için üç beş kuruş sıkıştırmak, bir aile kurmasına ön ayak olmak, hayatını düzene sokmak, arada çaya gitmek, evlenip hanımları beraber ikimiz beraber evlerimizde muhabbet etmek, çocukları beraber parka götürmek, topluma kazandırılmak lazım ama ya tutunamazlarsa...
Seni daha önce de görmüşüm gibi geliyor. Şimdi hatırladım Çoşkun Ermiş’te de bulmuştum seni. Emekli tarih öğretmeni, tiyatro yazarı. Yazdığın oyunu da beğenmiştim. Özellikle meyhanedeki nutkun büyük ve iyi bir saçmalık örneğiydi. Senin özben’in o muydu yoksa?
Ya da Turgut Özben miydin sen? Yok o hepimizin dostu, kahramanı. Sen o olamazsın. Çünkü zaten o’sun sen.
Seni niyeyse çok özledim. Bir ara beraber oturup konuşalım. Biz bir yerde otururuz. Bir de büyük açarız. Ben içmem tabi. Bir büyük de Özbenlere açarız. Onlar da yan masada otururlar. İsterlerse birleştiririz masaları. Ya da yavşarız biraz. Onları bizden bizim için yapmak için. Büyüğün diğerini de bizim masada açarız. Ben içmem tabi. Ama benimki çok fena içer. Ona da sahip çıkmak lazım.
Albay Tanbaylara selam ederim. Onlar senin ailen. Hepimizin ailesi. Onları sakın bırakayım deme. Kendini de bıraktırma sakın. Sen bize lazımsın. Daha Çoşkun Ermiş’le beraber oyun yazacaksınız. Beraber oynayacağız. Daha doğrusu ben oynayamam, hoşlanmam, ama Özben oynar. O çok sever zaten göz önünde olmayı. Lafı da uzattık yine . Selim’i de unuttuk bak. Ona da selam söyleyelim. O da çok severdi tiyatroyu.
Bize yaşamayı öğretmeyenlerin şerefine... Kendilerinize iyi bakın. a ve i.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.