- 733 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Yalan
Kabullenmenin de yorgun ve erdemli bir sızısı da var..anlamlı bir yanı olduğu gibi…yanlılığını da bir yana bırakıp ne can ne canan deyip orta yerinden yokluğu üleşip yansız kalmakta…yakıla yıkıla şarkılara izin vermeden ve mümkünse sonbahara da bir hüzün vermeden..hüzzam bir taksimde dinlemeden..adam akıllı üşüyerek ve ıslanarak ve yaslanarak ve küllenerek ve tüllenerek gizlenmekte…Ağıtların diz dövdüğü davulcuya varan nağmelerin ap açık kaldığı şeylerde olsa susmak ve yolunu çizmek veya yolunu bilmek veya bildiğin yoldan gitmekte var..O varlardan ne varlar söyledik ya içimin tesellisinin zıvanadan çıkmışlığıyla…Ne aşk çıraları seyrettik.. cehennemi kazanların kaynattığı ne albenili cümbüşler…Ne sıçrayan kıvılcımlardı.. Düşüncenin kemiklerini eritirken o ne ağlamaklardı…
Rikkatimi firkatimi koyduğum kalbur…Girdiğim tandır..Dol kara bakır günlerini maskelediğim güller..laşemin üzerine serpiştirilmiş lale kokuları…Ağır hasta leylaklar..Ölü çiçeklerim.. cünun ve ayrılıkların zavallı yüzlerine yakılmış hislerin yaltaklandığı acılar..Ar kırmızısı sayfaların bulaştığı masallar..Mistik mitolojik çalgıların peşkeş çektiği ihtimal cuntaları..Deniz deniz diye sesi kısılan şiirler..bir yığın besleme hislerin besmelesizliği…Ve pişman değilim dediğim her şeyin perdelenmiş hacaletli hallerinin yetimane na meşruluğu ile tavan arasında temizlemeye çalıştığım seccadem..Sen yalandın ben yalandım dünya yalandı..Sonsuzluk gerçeğini boylu boyunca boyadığım tutku yalandı.. Küçük şeyleri biriktirip oynadığımız sürür gözlü sülünler yalandı…Karabiber ağaçları..zeytinlikler hallice ve haylice yolların up uzundan başka uzunluğunu tâ diye ifade edilen yolları arşınlatan hikayeler yalandı..Sulara seller gömdüğüm yediverenler..ve ne varsa yalandı..Yüzümdeki çizgiler beyaza bulanmış asıl yanlarımın yarenliğinden başka her şey yalandı..Her yanımın ateşe bakar yanından başka her şey yalandı…sen yalandın o yalandı ben yalandım dünya gibi..Bir gerçeğin içinde o gerçeğin dışında her şey yalandı…Kabulleniyorum kalenin bedenlerini…Kendimi yalanlarımla ve göğsümdeki senli benli yılanlarımla kabulleniyorum..Toprağa dönüyor dönekliği kalbimin..Ayak bileklerime kadar battığım gecelerin kazma vurduğu anlar yeşeriyor sabahlarımda…Kabulleniyorum hoşça kalların hoş kalmak için doğurduğu çocukları…Evet yalancığım,ben yalandım sen yalandın dünya yalandı inciler yalan……………………………………………………..
m.safitürk
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.