- 973 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
Allah'a İtaat
İtaat, kelime anlamı uyma, dinleme, alınan emre göre hareket etme anlamında olan Arapça bir terimdir. Kuran’dan anladığımız üzere, itaat etmek, inanan insanların en önemli özelliklerindendir. Kuran’da itaat konusundan, bir çok ayette sık sık hatırlatılan iyiliği emredip kötülükten sakındırma, namaz ve zekat gibi ibadetlerle birlikte söz edilmesi, onun ne denli önemli bir ibadet olduğunun göstergesidir. Örneğin, Tevbe Suresi’nde Yüce Allah şöyle bir mümin tanımlaması yapar:
“Mü’min erkekler ve mü’min kadınlar birbirlerinin velileridirler. İyiliği emreder, kötülükten sakındırırlar, namazı dosdoğru kılarlar, zekatı verirler ve Allah’a ve Resûlü’ne itaat ederler. İşte Allah’ın kendilerine rahmet edeceği bunlardır. Şüphesiz, Allah, üstün ve güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir.” (Tevbe Suresi, 71)
Bu ayette, ayrıca müminlere verilen bir müjdeye de şahit oluruz. Allah, emrettiği ibadetleri yapan müminlere rahmet edeceğini müjdeler. Her türlü eksiklikten münezzeh olan Yüce Allah, itaat edenlere merhamet edeceği müjdesini “Allah’a ve elçisine itaat edin, ki merhamet olunasınız.” (Al-i İmran Suresi, 132) ayetiyle de haber verir.
Kendisine itaat edilmesi gereken tek büyük güç, hiç kuşkusuz, tüm alemlerin Rabbi olan Allah’tır O’na itaat en önemli, en büyük itaattir. O’nun emirleri tüm emirlerden önemlidir Rabbimizin kudretini gereği gibi takdir edebilen müminler, O’na boyun eğer, O’na itaat ve kulluk ederler. Allah birçok Kur’an ayetinde kendisine itaat etmemizi emreder.
“Göklerde ve yerde ne varsa O’nundur, itaat-kulluk da (din de) sürekli olarak O’nundur. Böyleyken Allah’tan başkasından mı korkup-sakınıyorsunuz?” (Nahl Suresi, 52)
Merhamet edenlerin en merhametlisi olan Yüce Rabb’imiz, Kuran’da bağışlanma ve ecirle müjdelediği kullarının özelliklerinden söz ederken, itaat ettiklerini de bildirir.
“Şüphesiz, müslüman erkekler ve müslüman kadınlar, mü’min erkekler ve mü’min kadınlar, gönülden (Allah’a) itaat eden erkekler ve gönülden (Allah’a) itaat eden kadınlar, sadık olan erkekler ve sadık olan kadınlar, sabreden erkekler ve sabreden kadınlar, saygıyla (Allah’tan) korkan erkekler ve saygıyla (Allah’tan) korkan kadınlar, sadaka veren erkekler ve sadaka veren kadınlar, oruç tutan erkekler ve oruç tutan kadınlar, ırzlarını koruyan erkekler ve (ırzlarını) koruyan kadınlar, Allah’ı çokca zikreden erkekler ve (Allah’ı çokca) zikreden kadınlar; (işte) bunlar için Allah bir bağışlanma ve büyük bir ecir hazırlamıştır.” (Ahzab Suresi, 35)
Kuran’da açıkça görülmektedir ki, itaatte öncelik; her şeyi benzersiz yaratan ve yaratmaya devam eden, bütün yaratılmışları düzenle ve dengeyle idare eden, aklın alabileceği her şeyden pek Yüce olan Allah’ındır. Kendisinden başkasına itaat ise, ancak Allah’ın dilemesiyle ve O’nun izin verdiği ölçüdedir. Allah, Kendisiyle birlikte elçisine de itaat etmemizi ister. O’nun emri dahilinde elçisine itaat etmek de aslında Rabb’imize itaat etmektir.
“Kim Resûl’e itaat ederse, gerçekte Allah’a itaat etmiş olur. Kim de yüz çevirirse, Biz seni onların üzerine koruyucu göndermedik.” (Nisa Suresi, 80)
Allah’a ve elçisine itaat etmek, imanın kalbe girmesine vesile olur. Hucurat Suresi’nde bu konudan şöyle söz edilir:
“Bedeviler, dedi ki: İman ettik. De ki: Siz iman etmediniz; ancak İslam (müslüman veya teslim) olduk deyin. İman henüz kalplerinize girmiş değildir. Eğer Allah’a ve Resûlü’ne itaat ederseniz, O, sizin amellerinizden hiç bir şeyi eksiltmez. Şüphesiz Allah, çok bağışlayandır, çok esirgeyendir.” (Hucurat Suresi,14)
Samimi inanan insan, Kuran’daki “Ey iman edenler, Allah’a itaat edin; elçiye itaat edin ve sizden olan emir sahiplerine de.” (Nisa Suresi, 59) ayetine uygun olarak, itaat konusunda kesinlikle bir gevşeklik göstermez. Kendisini isyanın yoluna çekmeye ve “nurdan karanlıklara çıkarmaya” çalışan şeytana karşı, keskin bir şuurla ve akılcı bir öfkeyle net tavır koyması gerektiğini bilir.
“Bunlar, Allah’ın sınırlarıdır. Kim Allah’a ve elçisine itaat ederse, onu altından ırmaklar akan, içinde ebedi kalacakları cennetlere sokar. İşte büyük kurtuluş ve mutluluk budur. Kim Allah’a ve elçisine isyan eder ve onun sınırlarını aşarsa, onu da içinde ebedi kalacağı ateşe sokar. Onun için alçaltıcı bir azap vardır.” (Nisa Suresi, 13-14)
Yüce Rabb’imiz Kuran’da, “Oyun isteseydik Kendi katımızdan edinirdik” buyurur. İlmi, mülkün ebedi sahibi Allah’a ait olan ve asla oyun amacıyla yaratılmamış olan geçici bir dünyada yaşıyoruz. İnsanın yapacağı en doğru davranış; vücuduna girerek onu hasta eden gözle görülemeyen bir virüse bile güç yetiremediğini, ardından da acizliğini anlayıp, Allah’a teslim olmaktır.
Boyun eğip itaat etmek için bir başka nedene ihtiyacımız yoktur, Allah için itaat etmeliyiz. Çünkü itaati isteyen, tek büyük güç ve makam sahibi olan Yüce Yaratıcıdır.
Fuat Türker, Haber Hilal
YORUMLAR
Valla arkadaş bugünkü hutbeden çok iyi bir konu tercih etmişsiniz ve daha verimli bir şekilde işlemişsiniz...
Bizim mahallenin imamı hutbede beni öldürmek için her yolu denedi.ama ölmedim.
Adam camiyi dolduran o genç kalabalığa "Peygamberimiz hurma kütüğüyle konuşmuşşştturrrr" deyip öyle bir baktı ki ...İnanmayın da görün ananızın.....der gibi.
Yahu koca İslam da başka konu bulamadın mı bahs edecek..
Sizin yazdıklarınız bilgi...ne güzel valla bu konuda da bir birikim kazanmış olduk.
Sağol varol..
Selam ve dua ile..