- 2509 Okunma
- 12 Yorum
- 0 Beğeni
Özürlü kim? Kim özürlü?Kimler Özürlü?
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
“3 ARALIK DÜNYA ÖZÜRLÜLER GÜNÜ”
Sevgili Kardeşlerim “Öğretmenler Günü”, “Anneler Günü”, “Babalar Günü”, “Sevgiler Günü” gibi “3 Aralık’ta Dünya Özürlüler Günü”. Annelere, babalara ve sevgililere bu günlerde çeşitli hediyeler alınarak gönüller alınır.
“Dünya Özürlüler Günleri” ise buruk kutlanır. Engellilere sevdiği hediyeleri o gün götürseniz de sevinemezler.
Engelliler, sağlıklı sizler gibi özgür değillerdir. Dört duvar arasına mahkûm edilen birçok engelliler o gün de (3 Aralık Dünya Özürlüler Günü) yine evlerinde yapa yalnız kalırlar. Kimseler onları aramaz, sormaz.
Engellerinden dolayı sokağa, kendilerinin günü nedeniyle yapılan toplantılara araç yokluğundan çoğu katılamaz. Çoğu tekerlekli sandalyesi üzerinde haberleri seyrederken farkında olur; 3 Aralık gününün “Dünya Özürlüler Günü” olduğunu.
Toplum olarak ta bizler engellilere karşı duyarsız bir toplumuz. Yıllar önce bu konuda yazdığım bir yazımı sizlerle paylaşmak istiyorum.
Yazımı sonuna kadar okursanız memnun olurum. Çünkü bu yazımda hayatın gerçekleri var.
Bu yazım benim yazı hayatıma başladığım ilk makalemdir. Ankara’da Doğan Çağlar Ortopedik Meslek Lisesi’nde okuyan kızımın engelli arkadaşları:
“Şükrü Amca, önümüzdeki 3 Aralık günü, Dünya Özürlüler Günü. Duvar Gazetemize bu günle ilgili bir yazı yaz” dediler. Kızımın arkadaşlarına:
“Yavrularım ben bugüne kadar hiç makale yazmadım. Yazamam “dediysem de “Hayır Şükrü amca. Sen bir şeyler karala” dediler.
Ben de çocukları kırmamak için elime kalemi aldım.
Aşağıdaki makaleyi yazdım.
Bu benim yazarlık hayatımdaki ilk makalem oldu. Bu makaleden sonra Allah tarafından bir ilham geldi. Ha bire bir şeyler yazıyorum. Aslında ortaokulda ve öğretmen okulunda en zayıf notum edebiyattı. Fen, Matematik ve yabancı dil notum dokuz ondu. Kader işte. Sonradan yazar olduk çıktık.
"ÖZÜRLÜ KİM? KİM ÖZÜRLÜ? KİMLER ÖZÜRLÜ ?"
Sözlükte "özür" kelimesi, "bir kusurun, bir suçun elde olmadan yapıldığını ileri sürme veya bir kusurun hoş görülmesini gerektiren sebep, mazeret" olarak tanımlanır. "Özrüm vardı, gelemedim.", "Özür dilerim." gibi cümlelerle " özür" kelimesini gündelik hayatta çok kullanırız. Bir başka anlamı da "sakatlık, bozukluk, eksiklik veya elverişsizlik " olarak ta ifade edilir. "Özürlü" de, "özrü olan, eksikliği, sakatlığı veya kusuru " olana denir.
Acaba gündelik hayatımızda özürlü kim?
Kim özürlü?
Kimler özürlü?
Bu soruları hiç kendimize sorduk mu? Ben bu soruları her zaman kendime sorarım. Cevabını da yaşadığım çevreye bakınca bulurum.
Doğuştan veya herhangi bir kazadan özürlü, engelli olmuş olabilirsiniz. Bu insanlar benim şahsımda hiç bir zaman "özürlü-engelli insanlar" değildirler. Benim gözümde, çevresindeki engellileri hiç görmeyen, onların dertleriyle dertlenmeyen, herkes gerçek özürlüdürler.
Sağlıklı olan bizler engelli insanlarımızın yüzlerine "sakat, özürlü" dememeliyiz. Çünkü bu insanlarımız kendi iradeleri dışında engelli olmuşlar; kimisi bedensel, kimisi zihinsel, kimisi görme, kimisi işitme, kimisi de psikolojik engellilerdir.
Engelli insanlarımız da bu toplumun bir parçasıdır. Ayrı bir dünyadan gelmediler onlar; başka bir yaratıkta değiller, aynı havayı teneffüs ediyor, aynı mekânları kullanıyor, aynı duyguları, aynı düşünceleri birlikte paylaşıyorsak, bu kardeşlerimizi oldukları gibi kabul etmeliyiz ve hayata kazandırmak için ne gerekiyorsa onu yapmalıyız.
Gerçek hayatta acaba " Bizler" gereğini yapıyor muyuz? Sözde "Sağlıklı İnsanlar" engelli insanlarımıza yardımcı mı oluyorlar yoksa engeller mi koyuyorlar. Görünen şu ki özürlülere engeller çıkarılıyor. O zaman, özürlü kim? Kim özürlü? Kimler özürlü? İşte bu soruları toplumun her kesimine sormalıyız.
Bedensel özürlüsünüz. Yanınıza tuhaf sözde bir acıma duygusuyla biri geliyor:
-Vah!... Vah!.. Vah!...Yavrum vah!...Sakatsın değil mi? Nasıl oldu? Çok yazık...." deyip, kusurunuzu; bedensel engelinizi bir şamar gibi suratınıza vuran ve sizin ezik o kalbinizi bir kez daha kıran bu insan mı özürlü, yoksa siz mi?
Babanızın veya annenizin kucağında kalabalıklar arasında belediye otobüsüne güçlükle binmişsiniz. Sizlere hiç bir "Sağlıklı İnsan" yer vermemiş, taa otobüsün arkasına kadar gitmişsiniz. Babanızın veya annenizin bir eli otobüsün tavanında asılı duran kayışta, bir eli de sizi kucağında tutmak için iyice kavramış, ayakta zor duruyor; ha düştü ha düşecek yere. Tepesinde bir oyana bir buyana sallandığınız hemen yanınızdaki koltukta oturan bir genç uyuma numarası yapıyor ya da camdan dışarı bakarak sizi görmezlikten geliyor. Bu genç mi özürlü, yoksa sizi bin bir güçlükle kucağında tutmaya çalışan babanız veya anneniz mi?
Kaldırımlar yüksek yapılmış, yollar köstebek yuvasına dönmüş, bir türlü tekerlekli sandalyenizle gezemiyorsunuz. Bu kaldırımları sizin geleceğinizi hiç düşünmeden yüksek yapanlar ile açtıkları çukurları doldurmayarak insanların engelli olmasına sebep olanlar mı özürlü, yoksa siz mi?
Okumak istiyorsunuz. Önünüze birçok engeller koyuyorlar. İlk engelinizde ilkokulda başlıyor. Okuldaki söz de eğitilmiş Yetkili "Bu çocuk SAKAT, bu okulda okuyamaz. Diğer sağlıklı çocukların PSİKOLOJİSİNİ bozar. Ayrıca bu çocuğu kucakta götürüp getiremezsiniz. Bu çocuğa göre uygun merdivenlerimiz, sınıflarımız ve tuvaletlerimiz yok." diye sizin "OKUMA ÖZGÜRLÜĞÜNÜZÜ" engelliyor.
Anneniz; o cefakâr ve fedakâr anneniz ise yetkiliye adeta yalvarıyor:
—Ben yavrumu okutmak istiyorum. Karnımda nasıl dokuz ay taşıdımsa dokuz yıl bilemediniz doksan yılda olsa sırtımda taşıyacağım, yeter ki siz yavrumu okula yazın, diyor. Bin bir zorlukla okula nihayet kayıt oluyorsunuz. Sizin eğitiminizi engellemek isteyen, dört duvar odaya ömrünüzü mahkûm etmek isteyen bu yetkili mi özürlü, yoksa doksan yılda olsa sırtımda taşırım diyen o çileli anneniz mi?
Okula kayıt olmakla iş bitmiyor. Hayatın acımasız çarklarında kırıla kırıla ama eğilmeden, yıkılmadan okulları birer birer; ilkokul, ortaokul, lise ve üniversiteyi bitiriyor sonra da bir işe girmek istiyorsunuz. Gerek devlet kapısında gerekse özel sektör sizin için hiç fark etmiyor; yeter ki midenize indirebileceğiniz bir sıcak çorbayı kazanacak bir iş olsun diyorsunuz. Hükümetlerce çıkarılan yasa gereği belli sayıda engelli (özürlü) insan çalıştırması gereken devlet ve özel sektörün hiç biri sizi engelli olduğunuz için işe almıyor. Alsa bile torpilliler girebiliyor. Sizler de sokaklarda dilenmeye mecbur kalıyorsunuz. Engelli insanlara iş ve aş vermeyen ve onları sokaklarda dilenmeye mecbur edenler mi özürlü, yoksa siz mi?
Çocuğunuz bedensel özürlü. Bir devlet kurumunda çalışıyorsunuz. Devletin Hastanesi’nin Sağlık Kurulu’ndan "Hastaya .........cihazın temini ve kullanması uygundur" raporu almanıza rağmen, çocuğunuza uygun görülen cihazın değil, "mevzuatın uygun gördüğü cihazın ücretini ödeyebiliriz." diyorlar. Belki de bu cihazla çocuğunuz yürüme imkânına kavuşacak. Söz konusu cihaz da çok pahalı olduğundan kendiniz de alamıyorsunuz ve çocuğunuz ömür boyu tekerlekli sandalyeye bağlı kalıyor. Mevzuat gereği uygun görülen cihaza mahkûm edilen çocuğunuz mu özürlü, yoksa mevzuatta bir eksiklik mi var?
Örnekler saymakla bitmez. Bu anlattıklarım devede kulak misali. Kısacası; sadece bu dünyada kendilerinin yaşadığına inanan ve engelli insanlarımızın varlığından hiç haberi olmayan, belki de bir gün kendilerinin engelli olabileceklerini düşünemeyen HERKES ÖZÜRLÜDÜR.
Engelli kardeşlerimiz “Gökyüzünde bizimde rengimiz var. Engelsiz kardeşlerimiz gökyüzüne baktıklarında bizi de görsünler!....”diyorlar.
Tüm engelli kardeşlerimin “Dünya Özürlüler Günü”nü kutluyorum.
Selam ve sevgilerimle.
Nice sağlıklı günlere........
Şükrü BİLGİLİ
Not: Ayrıca büyüğünü saymayan, büyüğüne hep hırlayan, küçüğünü sevmeyen , toplumda devamlı fitnelik çıkaran ve bu güzel vatanın temeline dinamit koyan zavallı güruhlar da BEYİNDEN ÖZÜRLÜDÜRLER. Toplumda esas bunların ıslah edilmesi gerek.
YORUMLAR
Hakkıyla, layıkıyla güne düşen anlamlı yazınızı kutluyorum. Böylesi duyarlı olan yüreğinizi de..
Dediklerinizin tamamına, birebir katıldığımı da ifade etmeliyim.
Hele, hele en çok:
'Doğuştan veya herhangi bir kazadan özürlü, engelli olmuş olabilirsiniz. Bu insanlar benim şahsımda hiç bir zaman "özürlü-engelli insanlar" değildirler. Benim gözümde, çevresindeki engellileri hiç görmeyen, onların dertleriyle dertlenmeyen, herkes gerçek özürlüdürler.' bölümüne.
İnsanlar doğuştan yahut sonradan engelli olabiliyorlar. Yaptıklarını yapamayabilirler. Özürlü kavramını/denmesini/nitelendirilmesini de doğru bulmuyorum doğrusu.. Haklısınız.
Yapabilen hiç bir engeli olmayan sağlıklı insanların; engeli olanlara karşı, duyarsızlıklarına, vurdumduymazlıklarına, görmezlikten gelmelerine ne demeli? Ya da sanki engeli olan insanlarımız bulaşıcı bir hastalığa yakalanmışlar sanki vebalılarmış gibi onlardan kaçılmasına ne denmeli? Hiç bir yardımı/desteği olmadığı gibi bir de acıyan adeta küçümseyen gözlerle bakmasına/bakılmasına, bunu bile yapabilen düşüncesiz/düşünemeyen o cahil beyin ve yüreklere ne denmeli?
Evet haklısınız hem de çok haklısınız Sn. Yazar asıl özürlü kim? Özürlü denilecekler kimler acaba?
Bu gökyüzü hepimizin. Yeterki görmeyi/bakmayı bilelim. Ve bu gökyüzünün altında herkese yer var, herkes sığar..
Saygımla...
sera. tarafından 12/3/2010 2:18:13 PM zamanında düzenlenmiştir.
Merhaba ...
İnsan düşünce ve niyet anlamında özürlü olmasın gerisi özürden sayılmaz.
Ayrıca sağlam olan herkes her an özürlü olmaya aday tabi ki Allah korusun ayak bileğimi incitmiştim 20 gün oldu o uzvu olmayanlaraın neler çektiğini ve nasıl zorlandıklarını anlama fırsatı buldum çok zor yine teşekkür ediyorum Allah a kusursuz ve tam yaratıldığım için.
Eksikliğini duyduğumuz ne varsa hepsi bir sınav olanlar bolca şükretsin olmayanlar da beterin beteri olduğunu düşünüp buna da şükür desin.
Ben de bu özel günü kutluyorum inş. özürlü vatandaşlar adına kolaylıklar çoğalsın .
Sonsuz selam ve saygımla.
İki defa okuduğum halde yorum yazmakta tereddüt etteim.
Yazınız güzel ve duyarlı. Fikren hiç çelişkim yok ve sizi kutlarım.
Engellilerin çokca öne itilip rencide edilmelerinden endişe ediyorum. Çok laftan ziyade çok projeli destekler olmalı diyorum.
Bir çok kutlama ve şaşaha yerine
" Neler yapılmalı" tarzında bir panel daha güzel olabilir.
Bireysel yardımlar daha etkili olabilir.
Saygı ve selamlar.
Yıllar önce amirimle aramda geçen bir kriz geldi aklıma yazınızla. O ısrarla "engelli"lerin kullanacağı asansöre "Sakatlar İçin" diye tabela astırmamı söyledi. Ben ise "Engelli" diyelim diye ısrar ettim. Sonuçta onun dediği oldu elbette. "Sakatlar İçin" tabelasını asıverdik şehrin en işlek caddesindeki asansöre...
Ben de pek çok yerde ve yazılarımda, "özürlü" değil "engelli" kelimesinin doğruluğunu savundum. Bu yüzden yazınızdaki her cümleye harfiyen katılıyorum.
Böyle bir gün kutlanır mı bilmiyorum ama, bütün engelliler için çok daha rahat bir yaşam diliyorum Allahtan.
Saygılarımla.
aynur engindeniz tarafından 12/3/2010 11:33:18 AM zamanında düzenlenmiştir.
Şükrü Bey....
Bu sayfalarda okuduğum en içli,en düşünceli ve aşka dair en güzel dizeleri siz yazdınız.
Bu kadar aşıkın cirit attığı sayfalarda umardım ki,en çok yorum yapılan,en çok "ben de varım" denilen yazılardan biri olsaydı bu sayfada yazılanlar....
Aşk sadece kaybetmiş olanların aradığı , insanı diğerlerinden daha bencil,daha acımasız,daha anlayışsız yapan bir duygu mu oldu yoksa?
Değerli Şükrü bey,
Toplum olarak "özürlü" dediğimiz zaman ne anlayacağını kestiremeyen insanlardan müteşekkil bir yığın olduğumuz hakikati yapılan bunca çalışmaya rağmen değişmemektedir.
Bu konuda yapılan çalışmaların yetersizliği,sadece gösterişe yönelik yapılması sebebiyle günlük ve kalıcı olmayan faaliyetler olarak cereyan ediyor.
"Özrün" kimde olduğunu doğrusu kestirmek güç...
Biz ne yapabiliriz demek boşta kalıyor..
Özürlülerle alakalı faaliyet yapan kuruluşlara üye olmak için özürlü olmayı beklememek gerekir diye düşünüyorum...
Selam ve saygı.
zihinsel engelli kardeşi olan bir abla olarak onun adına teşekkür ederim duyarlılığınız için..
engelli kardeşlerimizi en çok yıpratan şey onlara engellerini hissettirmektir ve açıkçası dünya özürlüler günü tabiri çok can yakıcı,moral bozucu geliyor bana..
ha defolu denilmiş ha özürlü, var mı arada fark?
engelli demeyi daha uygun buluyorum ben
ve her sağlıklı insanın, sağlığının kıymetini bilmek adına bir müddet engellilerle yaşamasından yanayım
Gökyüzünde engelli engelsiz tüm yüreklerin rengi var...
Dediğiniz gibi asıl engel beyni olduğu halde düşünmeyi bilmeyen düşünmekten yoksun düşüncesiz insanların engelidir...
Ki bu anlamdaki ilk onarım çekirdek aile de sonra da toplumda başlıyor...
Anlamlı yazınız için sizi kutluyorum...