- 995 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
SESSİZ ÇIĞLIK
...çığlık çığlığaydı rûhum, gecenin gizemli koynunda nefeslenen uyku perim tedirgin olmuştu bu çığlıktan, melûl ve mahsundu, yavaşca süzülüverdi gözlerimden ve bir kelebek misâli sessizce uzaklaştı odamdan...
Çığlık çığlığaydı rûhum,
serseri bir seyyah gibi bir damla huzur aramaktaydı, bîtap adımları gecenin koynunda çığlık çığlığa kaybolmaktaydı.
Zaman gecenin 03’üne not düşüyordu yazısı silinmeyen kalemiyle ve yatağım bir iğneli fıçı olmuştu âdetâ; canım fena yanmaktaydı.
Dışarıda delişmen bir fırtına vardı. Öyle hoyrattı ki; çatıdan çatıya sekmekte, elektrik ve telefon tellerine çığlıklar attırmaktaydı.
Ayın on dördüydü. Ay tüm karanlık kuytulara bir demet ışık huzmesi bırakmakta, penceremden görebildiğim kadarıyla biraz ilerideki tepecikte sanki kıyâmet kopmaktaydı...
Rüzgar en hüzünlü parçaları dillendiriyordu akordu bozuk sazıyla, bâzan acıklı bir çığlık katıyordu arasına, bir ıslık tutturmuştu hüzün ve isyan notalarıyla bestelenmiş; can çekişen insanlık anısına...
-Çığlık çığlığaydı insanlık;
bu çığlıktan yüreğim parça parçaydı, her parçası bir başka diyardaydı, o kadar genişti ki bu diyarlar; sınırı kâinat kadardı...
Oralarda bir yerlerde kokuşmuş vicdanlarca insanlık boğazlanmaktaydı.
Oralarda bir yerlerde masum vücutlar bi hakkın parçalanmaktaydı.
Oralarda bir yerlerde insanlar yargısız infazlarla yokluğa savrulmaktaydı.
Oralarda bir yerlerde mahremiyetleri fâş ediliyordu kadınların.
Oralarda bir yerlerde vicdanlar kör, sağır ve dilsizi oynamaktaydı.
Oralarda bir yerlerde zalimler güler yüzlü maskeler takmaktaydı.
Oralarda bir yerlerde onurlar pazara çıkarılmış alınıp satılmaktaydı.
Oralarda bir yerlerde insanlık adına her ne varsa yüz ağartan, serseri iştahlara kurban olarak sunulmaktaydı.
Oralarda bir yerlerde analar feryat ediyordu ve çocuklar bu kedere çâresiz şâhit olmaktaydı.
-Çığlık çığlığaydı yürekler;
gecelerin gizemli örtülerini sarıyorlardı yaralarına; hoyratça örselenmiş gönüller. Sancılarını gün yüzüne çıkarmaktan sakınıyorlardı özenle, bir onur tuğu gibi taşıyorlardı amansız dertlerini sinelerinde, sancılarının üzerine bir bombanın üzerine kapanırcasına abanıyorlardı kimseye zarar vermesin diye; fedâice...
-Çığlık çığlığaydı ruhlar;
bu sessiz çığlık dayanılmaz kılıyordu yaşamayı, ve nefes almayı, sanki alınan her nefes kışkırtıyordu hücrelerdeki yangını, sanki ciğerler bu kesif hicranı solumaktan dolayı lime lime olmakta; parçalanmaktaydı...
-Çığlık çığlığaydı inançlar ve değerler;
aynı akideye sahip insanların kum taneleri gibi darmadağın oluşundan, bu amansız firaktan dert yanıyordu, ve bu gafleti anlamakta güçlük çektiği gibi özünde yeşertilmeye çalışılan nifakıda anlayamıyordu.
-Çığlık çığlığaydı lügatlar;
bu serseri akışın doğurduğu sancıların çetinliği karşısında olanlara bir izah getirmekten âciz kalıyor, bu keşmekeşi anlatacak kelime bulamıyordu.
-Çığlık çığlığaydı melekler;
gözyaşlarını tutamıyorlardı bu dramatik tablolar karşısında, gözlerinden sağdıkları hüzün yağmurlarıyla insanların çoraklaşmış vicdanlarını buseleyerek uyarmak istiyorlardı. ama nâfile; kapalıydı kapıları yüreklerin, kronik bir gaflet vardı.
-Bu tablolar çıldıtıyordu hisseden beyinleri öyleki bu çığlıklar haksızlıklar karşısında oluşan sessizlik kadardı...
Ruhumdaki sessiz çığlığı susturmam mümkün değildi bunca çığlığa rağmen, ben bu düşüncelerle çalkalanırken aydılık ve karanlık zorlu bir kavgaya tutuşmakta, şafak küçük fiskelerle gecenin karanlık rahmine apaydınlık tohumlar bırakmaktaydı. Anladım ki tüm ye’s bataklıklarını kurutacak derecede ümit ve coşku dolu bir ses süzüldü içeriye penceremden; bütün kâinata hakim kadiri mutlak biri vardı.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.