çayıma bir kaşık şeker
Güzel bir günde sakin ve koşuşturma yaşamadığım bir günde, denizin tadını çıkara çıkara karşıya geçmek için bir vapura bindim. Vapur kalabalık denizse bir o kadar durgundu. Benim sakinliğime inat İstanbul yine hareketli yine yoğun bir gününü yaşıyordu. Alabileceği son yolcuyu da aldıktan sonra vapur kalktı...
Yanımda oturan çift etrafa aldırmadan tartışmaya başlamıştı. Bir çay aldım kendime.
Bayan haklıydı ama erkek kadının darmadağın duran parçalanmış, ezilmiş duygularıyla alay eder gibi oynuyordu. Çayımın tadı yok, çayıma bir kaşık şeker daha. Adam farkındaki sesini yükseltenler hep haklı. Kadın suskunluğunu koruyor. Sanıyorki suskunluk her şeyi anlatır. Başını öne eğmiş, sanıyor ki kaşısın da bağıran adam başını kaldıracak gözlerinin içine bakacak ve bu konuda kadının suçu olmadığını anlayacak…
Hala bilmiyor ki bu koca dünyada anlatamayanları anlayan yok. Bir yudum daha çay içiyorum. Çayımın tadı yok, çayıma bir kaşık şeker...
Karşımda altı yaşında bir oğlan çocuğu, aldıramadığı üç kuruşluk oyuncak araba için ağlıyor! Sanırım annesi kaşla göz arasında bir de bacağını sıkınca, çocuğun feryatları daha bir yükseliyor. Düşünüyorum. Bir yudum çay içiyorum. Çayımın tadı yok çayıma bir kaşık şeker...
Yaban ellerde yalnız kalmışlığı yüzüne yapışmış bir adam dikkatimi çekti. Denize bakışları o kadar derindi ki, bu sıcakta bile kollarını memleketini ya da geride bıraktıklarımı kucaklar gibi kenetlenmişti. Sanırım vapur hareketsiz olsaydı ve denizde yüzünü görebilseydi, kendi bile yüzündeki yabancılıktan korkar gözlerini kaçırırdı. Bir yudum daha çay içiyorum. Buralara yabancı olan adamı düşünerek. Çayımın tadı yok, çayıma bir kaşık şeker...
İki genç bayanın ’’keşke” leri ile ayrılıyorum yüzünde yabancılığın tüm izlerini taşıyan adamdan.
’’Keşke onu bu kadar kırmasaydın’’ , ’’keşke o anı tekrar yaşasam’’, Konuşmalarını keşkeler sarmış bayanlara bakarken ’’iyiki” lerim aklıma geliyor ve şükrediyorum. Yaşadığım iyiliklerin yayıldığı yüzümdeki tebessümle çayımdan bir yudum alıyorum. Çayımın tadı yok çayıma bir kaşık şeker...
Konuşsan olmuyor. Sussan nafile. Özlemler ayrı bir dert, sevda ayrı yokluk yoksulluk ayrı. Bir garip kovalamaca sarmış dört bir yanımızı. Düşünüyorum, gülüyorum sonra kendi kendime... Bu çayı sevim arkadaşlarımla güzel ve şık bir yerde içmiş olsaydım acaba tadı nasıl olurdu.
Yolculuk sona ermek üzere. Etrafıma bakıyorum. Koşuşturmaya hazır insanlar harekete geçmişler. Bense her zamanki sakinliğimle gözlerim hala etrafımda, çayımdan son bir yudum daha alıyorum. Çayımın tadı yok, çayıma bir kaşık şeker.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.