- 1503 Okunma
- 11 Yorum
- 0 Beğeni
BİRİNCİ
“ İhanet; birisi kurana kadar aynı noktayı gösteren saattir.”
Futbolcu, gece yarısı evine gelmişti. Ayakta durmakta güçlük çekiyordu. Zil zurna sarhoştu. Gözleri yatakta uzanmış eşini zorlukla seçebildi. Şuuru gidip gidip geliyordu.
-Affet karıcığım. Takım arkadaşlarımla bir içki yarışması yaptık da. Ondan geciktim.
Kadının fazla oralı olduğu yoktu. Eşinin gözleri örtülüyor ve ayakta duramayıp yere çöküyordu. Bilincini yitirmeden önce kadın sordu:
-İkinci kim oldu?
Futbolcu cevap veremeden karyolanın ayakucunda sızmıştı. Karısı ile takım kaptanı maç yaparken o da; Nefesi tıkanmış hakemler gibi yarı aralık gözlerle onları izliyordu. Fakat olayları idrak edemiyordu. Görmek anlamaya yetmiyordu bazen.
Onları camın önünde izleyen Van kedisi Can’da yalana yalana:
“ Hayat zalim,
Sen de etme zülüm.
Birinci, ikinci belli de;
Üçüncü, dördüncü kim?” diye mırıldanıyordu.
Birinci olmak ve birinci kalmak. İşte bütün mesele bu. Kitaplar dolusu yazı yazılsa da, güzel sözler söylense de ne çıkar. Bana ne Nobel’den. Bana ne şandan. Bana gel, beni sev, ben ol.
Ulaşılmaz mısın?
Güzel gözlerindeki fer hiç sönmeyecek, sırtını bana hiç dönmeyecek bilirdim. Görücü usulü evliliğin aşk evliliğine üstünlüğüne inanmaya başlamıştım. Tökezleyene kadar sürdü saadet.
Sevgi bitti, saygı bitti. Fareler gemiden gitti. Gönül nikâhıydı bizi bağlayan, saç teli kadar inceldi. Aşağılanmak ne kötüydü.
Kaynımdın; biliyorum etik değil ama benim de gönlüm sana kaydı.
Hayret etme, hor karşılama. Fişini çekemediğim evliliği var sayma. Benim yerimde olsan sen de sen de seni severdin. Sana eskiden baktığım gözle bakamıyorum artık. Kardeşliğin dışındaki sinsi arzular sarıyor aç bedenimi. Aşktır demek zor buna. Aşktan güçlü bir duygu. Cinsellik de var ama daha başka bir duygu. Öyle bir duygu ki anlatamam nedir, nasıldır? Umutsuzca yanıyorum. İstiyorum.
Bakışların düştüğünde utanıyorum.
Bir imza ile bana yakın akraba olan; bitkisel hayattaki evliliğimin arkasındaki gerçek. Kaynım; ulaşılmaz ve imkânsız mısın?
Seni senden ziyade severim. Ne ele verir ne kimseye söylerim. Sözüm sanadır. Bana dokunduğunda şehvetle titrer tüm hücrelerim. Seninle seviştiğim rüyalar görmekle geçer bütün gecelerim. Ayıkken de uykuda da seni hecelerim.
Bana uykularımda sımsıcak bir eş olursun. Sana nasıl derim “ kardeş “. Sen de sevişirsin arzu ile. Her zerrenle benim olursun. Günaha, yasağa aldırmadan gelirsin.
Ağabeyin olmaz aramızda.
İşte öyle bir gecenin sabahındayım. Sabaha kadar deli gibi seviştik. Bir ara gerçek sanıp, mutluluktan ağladım. Uyandığımda yatağım yine boştu. Ağabeyinle olan evliliğimiz kurtulur mu bilemem. Fakat seni asla eskisi gibi sevemem. Sen seks partnerimsin. Sen özelimsin. Yüreğim kanar, içerim titrer. Ölene kadar değişmez durum. Sen ne istersen yapacak haldeyim. Bir şey düşünecek, ne iradem var ne gücüm.
Anlamıyor musun? Nasıl ve ne şartla gelirsen gel kabulüm. İster gözlerini seyrettir sadece istersen sevişelim. Her an içimdeyken her fırsatı ziyan ettim. Yalandan kardeş gibi sana sarılmak gücüme gidiyor. Kardeş değiliz artık. Bir şekilde yakınlaşalım da adı olmasın bu ilişkinin. Canım çıkmadan öp de ne şekilde olursa olsun.Bir yıl önceki görüşmemizde yanaktan aldığım masum öpücüğün tatlı ürpertisi ve ateşi hala içimde.
Kaynım benim. Aklını bulandırmak değil niyetim. Sana söylemiştim budur hallerim. Ben zor işleri bu kadar hallederim. Yazar ya da rüya görürüm.
İma dili ile defalarca anlattım.Yanımda iken dahi seni özler, seni isterim. Senin ise bakar ama beni görmez gözlerin. Bir gün ben tabutta ve sen başımda olacaksın. Bil ki sendedir gözlerim. Sorgula istersen; inkâr etmez söylerim. Yoksan eğer sorgulama kalsın derim. Gönlüm kural tanımaz ya, senden hayâ ederim. Bu hisler nasıl söylenir? Sen olsan diyebilir misin? Ya deli ya sarhoş olmalıyım. Oysa sadece aşkınla sarhoşum. Bu sayılır mı? Bir fırsat yarat ne olur. Ne kardeşim ne de yenge. Boşuna kurma denge.
Bırak sevgi nehrini nereye akarsa aksın. Sen mutlu ol da isterse Dünya batsın.
Şimdi; benimle her şeye var mısın?
YORUMLAR
Ağabeyinle olan evliliğimiz kurtulur mu bilemem.
Böyle insanlar (kadinlar) yok degil.
Kendini bile kurtaracak hali yok ki evliligini kurtarsinlar.
Ne kardeşim ne de yenge. Boşuna kurma denge.
Bir dengesizin ne yapacagi ve ne yaptiracagi belli olmaz.
Elbette düsüncelere ve hayallere sinir yoktur ama onlar bile temiz degil ise hic akila gelmeyen emeller en cirkin hali ile yasanir gün gelir.
Yüreginize saglik güzeldi
Saygilarimla
hicbitmez tarafından 12/1/2010 9:12:19 PM zamanında düzenlenmiştir.
Engin Tatlıtürk
Demek ki anlatabilmişim. Güzel anlatabildi isem ne mutlu bana.
Çünkü Edebiyat: "Edepli yazı" demektir.
Sayfama bıraktığınız değerli yoruma çok teşekkür ederim.
Selam ve sevgiler.
Engin bey bundan önceki yazınızı da okumuştum ama fırsat bulup düşüncelerimiz yazamamıştım. Şu hamam böceği konusunda. Ona yazmaya geldiğimde baktım ondan çok daha güzel bir konu var. İnsanlar ne kadar inkâr yolunu seçerlerse seçsinler yalnız ülkemizde değil tüm dünyada Enses ilişkiler aklımızın alamayacağı kadar çok. Keşke buradaki kahramanınızın yaptığı gibi yalnız düşüncelerde ya da hayallerde kalabilseydi bu tür arzular.
Hayallerimize gem vurmak mümkün değil. Kalemlerimize vurulan kelepçeleri hayallere vurdurmamak için var gücümüzle çabalamalıyız her birimiz.
Yazılarınızı severek okuyorum. Bazen yorum bırakamıyorum, çünkü yoğunluğumu henüz atlatamadım.
Kalem güçlü, Anlatım duru bir su gibi. Konular can alıcı. Daha başka söze gerek var mı?
Kutluyorum kaleminizi ve saygılar yüreğinize
Engin Tatlıtürk
abiraaaa, anne, baba, evlat ya da kardeş, teyze,hala ve torun ilişkisi gibi birinci derece ve ensest görülmemektedir.
Bu durum da ortam ve şartlar doğduğunda insanlar aykırı ve aşırı uçlara kolayca gitmektedir.
Gizleyip konulmamak değil, konuşup aydınlatmak faziletli olandır.
Bir şey hiç konuşulmuyor diye yapılmıyor sayılabilir mi?
Maksadımız cevaz vermek ve masum göstermek değildir.
Tehlikeli ilişkilere müsait bir akrabalık bağıdır demek isteniyor.
20 yıl evvel kapı komşum nışanlısının kardeşi ile birlikte olmuştu.
Şeytana uymak an meselesidir.
Kardeş de " Abiy biz şeytana uyduk. Bu kız sürtük." demiş ve nişanı attırmıştı.
Kızına sarkan baba bile duymuştum.
Sapık kapıcımız komşu kız çocuklarını eve almış sarkıntılık yaparken yakalamış ve polise teslim etmiştik.
Neler neler.
Olmasa güzel olur ama oluyor.
Köy yerlerinde dahi oluyor.
Çok düşünmek ve çok yazmak gerekmez mi?
Bir şeyi dillendirmek onu hayalde canlandırmak istemek değildir.
Yazmak isteyenlerin çoğu böyle sanılır diye bu gibi konulara fazla girememektedir.
Cinsel konular Türk ve İslam edebiyatında öcü gibidir.
Yazanlarda ( bir kaç kişi ) değişik isimlerde yazmıştır.
Kırılması zor bir tabudur.
Yorumdan dahi çekinenlerin olduğuna eminim.
Sosyal konulara en fazla eğilen biriydiniz sitede. Yine öyle olacağına inanıyorum.
Sizin ve Eser Hanımın eksikliği hemen hissediliyor.
Fikirlerimiz aykırı düşüp bazen teatide bulunsakda gönüller bir.
Fikirler değişik olmasa kurt kuzuyla gezerdi. Kaldıki teati fikir alışverişidir ve sosyallığın gereğidir. Ben oldum, bana yeter diyerek kendini geliştirmeyen insan gerilemeye geçmiştir.
Sayfamı ziyaretiniz ve değerli, yerinde yorumunuzla beni mesut kıldınız.
Teşekkür ederin.
Saygı ve selamlar.
Aykırı düşünceleri kaleminiz güzel yazıyor Engin Bey.
İnsan düşünceleriyle sorgulanamayacağına göre, istediği gibi hayal kurmakta da özgürdür.
Senin kahramının gibi. Yeter ki düşüncelerini icrata geçirmeye kalkmasın. Aslında olmayan şeyler de değil, yaşamın çarpık yönleri. Paylaşım için teşekkürler.
saygımla...
Engin Tatlıtürk
Saygılar
Selamlar.
Engin Tatlıtürk
Sevgi ve selamlar.
Düşlerin kitabı olsa idi her insan soluk soluğa onu okur ve kendisine en özelini seçerek onu yaşamayı dilerdi.
Gerçeğin hesabı olsa idi, her insan o hesabı ödemek için nefes nefese çalışır ve bir gün onunla yaşamayı isterdi.
Bir yangın duruşu. Kendi içinde bir sevgi ruleti ve sonrasında bir yazın şöleni.
Ne güzeldi.
Okuyanın kendine pay çıkarabileceği.
Kutlarım.
Engin Tatlıtürk
Selam ve sevgiler.
Bir şeylerin yaşanıyor ve yaşanmakta olduklarını bilmek; o şeyleri doğru yapar mı? Hayır.
Hayır dediğimiz andan itibaren yaşanmaz mı olurlar? Hayır.
İnsan, düşünce dünyasında özgürdür. Hayal dünyasında, özgürdür. Her ikisi de kişiye özeldir. Kişi, hayalleri ile yargılanabilir ve suçlanabilir mi? Hayır.
Yazınızın içeriğine yorum yapmak; okuyan kişinin bakış açısına göre değişir, değişecektir ki bence mükemmel. Ama anlatımınızla ilgili tek bir yorum olacağına inanıyorum: Harika.
Kutluyorum Engin Bey. Saygılar.
Engin Tatlıtürk
Nazik yorumunuza teşekkür ederim.
Saygı ve selamlar.
Cesurca ve aykırı bir konu. Fakat yaşanabilecek olaylar. Duygu çatışmaları çok güzel işlenmişsiniz yazıda. Tebrik ediyorum üstadım. Saygılarımla 10 puan
Engin Tatlıtürk
Yüreklendirdiniz.
Saygılar ve selamlar.
İnsan aklıyla duygularını idare edemez elbette ama, yine hiç bir insan hayali de olsa aldatılmayı hak etmez diye düşünüyorum. Mektubun kahramanı kadın bencilce bir tutum içinde. Hele ki bu tür duygularla, yani akabinden yüzde yüz pişmanlık utanç ve aşağılık duygusu gelecek bir eylem için, "bitkisel de" olsa bir evlilik lekelenmemeli...
İnsanları kınamıyorum ama, anlamıyorum da bu konuda...
Aykırı ve uç konulara değinmeyi seviyorsunuz. Bu tip ilişkilerin anlatılmasından yanam mıyım, hayır elbette. Ama bu sizin seçiminiz. Ben bütün yazılarınızı takip eden bir okur olarak anlatımınız başarılı buldum. Bir konuya takılıp gitmiyorsunuz. Anlatım olarak olsun, konu seçimi olsun son derece geniş bir yelpaze...Fikrinize uymasa da bir konuda tarafsız bir şekilde yazabiliyorsunuz. Şahsen ben bunu başaramam.
Tebrik ediyorum ve saygılar sunuyorum.
Engin Tatlıtürk
Yazılklarım öykü olunca; hayatımdan ya da düşüncelerimden parçalar taşımaz.
Her şey kurgudur.
Bir şeyi vurgulamak isterim.
Selamlar.
İsim,
Resim,
Yazı güzel.
Anlatılan aykırı ama olabilecek bir durum.
Gerçek hayatta neler neler yaşanıyor. Yazar bir olaydan ziyade bir duygu çatışmasını anlatmış.
Çoğu zaman duygular olaylardan çok etkiler insanları.
Masum bir öpücüğün bir yıl gitmez etkisi.
Nedir bu?
Düşünmeğe değmez mi?
İnsan yasaklıyı sevemez mi?
Çok değişik ve çok yürekli.
Tebrik ederim.
Selamlar.
Okudukça aklın sınırlarını zorlayan,düşüncenin ufkunda ihlallere sebep olan, içine çekeni içine hapseden afyon gibi bir yazı olmuş Engin Tatlıtürk....
Yazınız göründüğü kadar uzun değilmiş,önce uzun geldi gözüme, şaşırdım bir mısra şiir gibi bittiğinde, bu kadar ben mi hızlı okudum,yoksa yazı mı dökülüyor yağmur gibi....
Konu seçimi enteresan...özel bir seçim.
Aslında ziyadesiyle yaşanan ilişkileri yazan ,anlatan pek olmadığından karşılaştığımızda önce bir afallasak da..akabinde kendimizi toparlayıp.."eveeeeet..şu vardı aynı bu olaydaki gibi...felancanın da öyle bir problemi olmuştu" deyip geçiyoruz.
Aklıma gelen bir kaç olay oldu yazını okuyunca...Güldüm.
Eski günlerde bazen büüyüklerimiz yanımızda konuşurlardı.Çocuktur anlamaz bab'ından.
Anlardık,anlamamış gibi yapardık ki hikayenin sonunu dinleyebilelim.
İşte ta nerelere taşındık.
Teşekkür ve tebriklerimi sunar,hayırlı mutlu zamanlar dilerim.
Engin Tatlıtürk
Nezaketli yorumunuza teşekkür ederim.
Selamlar.