yeniden/ AŞK 'a dair
Aşk’ı
iki yarımı bir bütün etmek üzere
ilahi bir enerji,
ark yapan bir elektrik,
bir şimşek olarak düşünebiliriz.
Her iki parça eriyip nefsinden olağanüstü tavizler vererek,
yeterince öteki olduğunda bittiği gibi;
bir ve bütün olunamadığında, birbirini reddedince de biter.
Birinci şık bitimin ardından muhabbet gelirken ve ebedi birliği oluşturuken , ikinci şık, kin ve nefreti oluşturur.
Her iki halde de aşık , eski kişiliğinde değildir.
değişmiş , yepyeni birisi olup çıkmıştır.
O nedenle aşk,
kişinin anlık kişiliğinde değişim yapmak üzere ,ilahi bir tecelli olarak doğar.
Böylece ilahi kudret insanı ,aşkı sebeb kılarak dilediği gibi yönetir,
yönlendirir ,
eğitir.
İnsan oğlu zannedildiği gibi hür falan da değildir.
Mutlak muhtariyet (tam bağımsızlık)yaratana aittir.
İnsan cümle yaratılanlarla birlikte,Allahın kudret elinde,neredeyse kukladan farkı olmadan doğar, yaşar ve ölür.Kendisine verilen hürriyet son derecede sınırlıdır.İlahi kudret ne doğarken ne de ölürken ’ister misin’ diye sormaz.Yaşarken verilen hürriyetleri yeterince sorgularsak,çevre şartlarıyla yönlendirildiğimiz apaçık anlaşılır.
’insan kendini,yaratıldı da başıboş bırakıldı mı zannediyor.Biz herkesi ensesinden yakalamışızdır.’ ayeti buna delildir.
İlahi kudret (bazıları buna tabiat demekte ısrar ediyor.Böylece güya kendilerini bağımsız yapmaya çalışyor, bilinçli bir varlığın şaşmaz denetiminden kaçırdıklarını zannediyorlar.Başını kuma gömmek zannedildiği gibi deve kuşlarının işi değil,bazı akıl ve bilgi fakiri insanların işidir.Az biraz bilgi sahibi olup,tefekkür eden her nefis , bunun böyle olmadığını bilebilir.Gerçekler doğru verilerle düşünenler için gizli,örtülü değildir.) Allah’ın bir ismi ’’El zahirun’’dur.tecellilerini yarattığı (mahlukatı)kulları vasıtasıyle zahire çıkarır.Seyri kendinden kendinedir.Eskilerin deyimi ile, her var onun zatının zuhurundan ibarettir.
’Sadaka fukaranın eline düşmeden Rahmanın eline düşer,’hadisi şerifi buna delil sayılır.
Aşıklara sorarsak, nasıl aşık oldunuz ?.
Bilmem ,derler.
Gördüm, hoşlandım ve sevdim.Yahut;İlk bakışta vuruldum,derler..
Aşkı, bir ve bütün olamayıp, bitirenlere sorsak;
Öyle uyumsuzduk ki,kırdık,kırıldık ve bitirdik,der.
Her iki duruma da sebeb olan gerçek unsurlar,doğuştan kendilerine giydirilmiş vasıflarıdır.
Huylarıdır.
Bu vasıflar ya uymuş,veya uymamıştır.
Özetle, aşk bir terbiye sıfatıdır.
Hakkın rızasında olduğunca cennete,
isyanları oynadığımızda cehenneme misaldir.
O nedenle aşkı dileyenler her dilekte olduğu gibi ümitle korku arası bir yol tuturak,hayırlısıyla demelidir.Hulasa, insan severken bile temkinli sevmelidir.