- 1226 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
... SANA DAİR ...
“Her gün seni görüp, görmemezlikten gelmek nedir bilir misin? Bilemezsin ki. Nerden bileceksin, her gece seni düşündüğümü, seni hayal ettiğimi. Şu yazdığımı bile okuyamayacaksın. Sana yazılan iki satır yazıyı herkes okurken sen varlığından bile haberdar olmayacaksın. Koptuk tamamen birbirimizden. Sen belki de çoktan unuttun gittin beni. Belki de şu an bir başkasını seviyor, kalbin onun için çarpıyordur. Söylesene, benim kadar sevebildi mi seni? Benim kadar değer veriyor mu? Kıymetini biliyor mu o mavi gözlerinin? Elleri titriyor mu ellerini tutarken? Dudaklarından düşen her kelimeyi kalbide tekrarlıyor mu benim gibi? …
Benim hakkımda ne düşünüyorsun artık. Hala düşünüyor musun beni? Benim seni düşündüğüm gibi mi, yoksa beş para etmez, vakit kaybı mıydı diyorsun arkamdan soranlara… Bu ikililikten nasıl kurtulabileceğim, nasıl unutabileceğim yaşananları. Senin, beni unutup unutamadığını bile bilmiyorum daha. Belki sende hala eskisi gibisin bana karşı, belki de değil. Bu ikililik beni öldürecek. Seninle ilgili her şey muamma, her şey kapalı bir kutu gibi. İçinden ne çıkacağını bilemediğin bir hediye paketi. Bazen gelip düşündüğüm her şeyi sana anlatmayı ne çok istiyorum biliyor musun? Yanına gelip, her şeye yeniden başlamayı istemek, ellerini sımsıkı tutup, gözlerinin içinde kaybolmayı düşlemek, sıkıca sarılıp omzunda iki damla gözyaşı dökmek…
Sen ağladın mı hiç benden ayrılınca, arkana bile bakmadan giderken gözlerinden süzülen neydi? Ya yüzünde ki ifade? Değişti mi benden sonra. Hala eskisi gibi gülebiliyormusun. Ben artık hiç içten gülemiyorum biliyor musun? Yüzümde eksik olmasını istemediğin o gülümseme hep duruyor ama hiçbir anlam taşımıyor senden sonra. Senden sonra çok şey değişti bende. Sanma ki her şey yolunda. Hiçbir şey yolunda değil. Her şey berbat, kötü, anlamsız. Seninle dinlediğimiz şarkılar artık anlamsız geliyor. Yediğim yemek lezzetsiz. Hergün gerginim, iyice içime kapandım son zamanlar da. Konuşamıyorum kimseyle. Soranlara verecek cevabım bile olmadan susuyorum…
Geçenlerde rüyamda gördüm seni. Yine çok güzeldin. Bir deniz kenarında aynı bankta fakat iki ucunda oturuyorduk. Saçların açık, hafif esen rüzgar da dalgalanıyordu. Gözlerinin rengi, denizin renginden daha güzeldi. Bakışlarında ki ışık güneşten daha parlaktı. Ben öylece durmuş sana bakıyordum. Ağzımdan tek kelime çıkmadan izliyordum seni. Biliyordum tek kelime etsem büyü bozulacak, sen yanımdan kaybolacaktın. Birden ayağa kalktın, gitmeye başladın, arkandan koşmama rağmen yetişemiyordum sana. Elimi uzatsam tutacak gibi oluyorum ama yapamıyordum. Arkandan çaresizce bakıyordum. “Gitme” geri gel bile diyemedim, o gün diyemediğim gibi. Sessizce arkandan bakıp gidişini izledim. Belki “gitme” dememi bekliyordun. Belki arkandan koşup seni engellememi, ama bunu yapamadım. Lanet olsun yapamadım. Evet tek suçlu benim, gitmene sebep olan, gitmene engel olamayan benim. Şimdi de bunun acısını yaşıyorum. Belki de sana karşı duyduğum “aşk acısı” değil belki de sadece “pişmanlık”… Bu kadar basit olamazdı her şey. Bu kadar kolay isimlendirilemezdi yaşadıklarım. Yaşadıklarımı pişmanlık la geçiştirmeyeceğim. Yanına gelip her şeyi açığa kavuşturacağım. Ya beraat edeceğim ya da idam olacağım. Ama bu sefer susmayacağım”…
Umut KOÇAK…
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.