- 789 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Çaput...
Aylar geçti..
Ayların içindekilerle beraber zamanın bütün açık kanatları tozu dumana katan çırpınışlardaydılar…
Boyu devrilesi kelimeleri kekeleyerek kucağına dökmek istediğim felek ap ak saçlı bir istikbali gösterip duruyor..
Yüzündeki çizgiler umurun kendini deştiği, umursuzluğun uğursuzluk hatları gibiydiler..
ne yaparsan yap bir şey yapamadığın ve leyemut bir birliktelik zannının ağır tanılar ve gerçeğin tanıklarıyla kurgularına kast ettiği bir hastalıktı her şey…
Elimi tutup beni yerime oturtan..
ve kırılmış ellerlimin kırılmasını daha çok kırılmaktan koruyan..
serseri bir leşin peşinde peşinlerle varını yoğunu hiç sayan dayılıkları fikrimin mazgalında mahpus bırakan ve voltası vehim, tespihi imamesiz adımları inkita uğratan felç fecir kalmışlığımı kala kalmış bırakan olmasa idi bende olmazdım.
Bu dertte olmazdı.
Sen de habersiliğinle kalırdın.
Bu da hiçbir şiire konu olmaz hiçbir yazı dönüp bakmaz bir hal kesbederdi…
Kime yarardı bilmiyorum…
Yokluğun derin soluklu demlere yaradığı kadar neye yarardı bilmiyorum…
İkna olması zor saplantılarım var…
Aklıma geldikçe aklımın yetmediği yerler yine ağlıyorum..her şey bir hayal marazı..bir düş vebası sanki salgın bir taun gibi…
Aşkı aşan akşamlar, aşkı yakan geceler nurlu bir aydınlığı zorlayan eddai ile beraber sigara kokan bir minibüste ulaşıyorum çarşı pazara..
Yolar uzamıyor gözümde bu aralar..Heyecanlanmıyorum esmer ekmeklere nazarım değdiğinde…
Küflü şarkılar arada bir karanlığı boyasa da ,o kadarda aldırmıyorum..
Yada duyularım firarda ..ne olduğunu anlayamayacak kadar anlamlarını yitirdiler…
Büyük bir şey patladı veya yerin dibine geçti bütün renkler..ve sular kurudu belki…
Artık dağlar mı hayallerin son durakları ..
Aşılmazlıklarıyla yüksek tepeler mi…
Gelemem ve gelemez mi…
Boşuna mı boşluğunda yeşerdiğim olsunlar…
Saksım kuru toprakların gözünü doyurduğu bir baharın mezarı mı artık…
Dizimin dibindeki masallarda suskun..
Koşmuyor içindeki çocuklar..
kahramanları yedi düvele nam salmışlığın altında kalmışlar onlar da utanıp susmuşlar…
Sen eğer uğrarda bu yazıtı görürsen terk edilmişliğin harabesinde bir iz bırak bir çaput bağla rüzgara inat………………………………….
m.safitürk