- 602 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
...YETİNMEYİ BECEREMEYEN BİR ÇOCUĞUM BEN.....
Evimden çıkıp sana geldiğim o gün kalabalıktı dünya.Şehir tıkış tıkıştı...İnsanlar hep çok aceleleri varmış gibi yürüyorlardı.Kimse görmüyordu sanki köpüren denizi,kimse bakmıyordu artık gökyüzüne..Bu deniz şehri bunca insana,bunca öyküye nasıl dayanıyor, akşam olunca nereye gidiyor bunca insan, diye düşünerek geçmiştim büyük mağazaların, cafelerin dizili olduğu caddelerden.
Sana yaklaştıkça artan yürek atışlarımı içimden söylediğim şarkının ritimleriyle yavaşlatmaya çalışırken , yağmur yağmaya başlamıştı.Yağmur yağınca planları ertelendi ya da camları kirlendi diye , o tertemiz damlalara kızanlara benzemedim hiç..hep çoşkuyla karşıladım yağmuru. Her yağmurda ardına dek açtım pencerelerimi...O gün de saçlarım, üstüm başım, yüreğim yağmurlu gelmiştim yanına.
’’ İlk kez bana geliyorsun.!!’’
’’ İlk kez yalnızsın....’’
Üstelik bu evde, sana ve ona ait onlarca ayrıntının gezindiği, ahşabın ve grinin hakim olduğu bu evin konuk ağarlanan odasında otururken tedirgin hissetmiştim kendimi. Burada ne işim var benim!
’’ Neden korkuyorsun?’’ demiştin önüme bir fincan çay koyarken.Parmağımın arasında tuttuğum sigarayla oynarken, sorunu geçiştirmeye, asıl söylemek istediklerimi bastırmaya çalışırken, gözlerimi bedenimi delerek içimi düşüncelerimi görebildiğine inandığım bakışlarından köşe bucak saklamıştım.Koltukta otururken odadaki herşey üzerime geliyor gibiydi..Konuşuyordun...Seni dinlemiyordum..Senin ve onun bu odada , bu evde birlikte zaman geçirdiğinizi, camdan dışarı baktığınızı, güldüğünüzü -bizim güldüğümüz gibi- , televizyon izlediğinizi, kağıt oynadığınızı -ellibir- , seviştiğinizi düşünüyordum.Miğdeme kramplar girmişti, kusmak, hiç bir şeyi anımsamamak, kaçıp gitmek istedim , kötü oldum birden. Ayağa kalktım, konuşman kesildi. Saçlarım bile ıslaktı hala...’’Ben gidiyorum!’’ dedim kapıya yönelerek.
’’ Ne oldu? Yeni geldin, bu ilk biliyorsun...ne oldu!’’
’’ Ben gidiyorum!!’’
Sesim bana ait değil gibi çıkıyordu. Hiç bir şey bana ait değildi zaten. Sen bana ait değildin. Kötü bir fikirdi.Bu eve gelmek , sizin ortak alanınıza girmek kötü bir fikirdi.
Oraya geldiğim için- yanına geldiğim için değil- kendime kızarak, öfkeyle kapadım kapıyı.Yağmurda koşar adım giderken hep aynı şeyi tekrar edip durdum içimden, kötü bir fikirdi....
Neden sonra yavaşladı adımlarım.Bir cafeye girdim.Cam kenarında bir masaya oturdum.Hava kararmak üzereydi.Saçlarımdan yağmur damlıyordu, gözlerimden tuzlu sular...Biri geldi, başımı kaldırıp bakmadım.Gelen ne alacağımı sordu, çay dedim.Daha önce duymadığım bir müzik çalıyordu.Hiç bir şey yapmadan, paltom üzerimde camdan dışarıya baktım bür süre.Sonra not defterimi çıkartıp yazmaya başladım.
’’ Neden mi korkuyorum? >Kendi duygularımdan....Hiç bir şey yapmıyorsun çünkü sen bana.Herkesin birbirini bilerel acıttığı, en zayıf yanlarını hedefleyip kanattığı bu dünyada, sen bana hiç bir şey yapmıyorsun.Hiç beklemediğim zamanlarda çıkıp geliveriyorsun , sadece istediğin için.Seni tanıdığım günden sonra, her geliş gidişlerinin ardından yüreğimin gitgide daha çok inandığı bir masal vardı, doğru adam bu diyordum. Ama bana bir gün ’ başka birinin doğru adamı’ olduğunu söylediğinde, kırıldım.Hayaller mi dersin, düş masallar mı....içime cam kırıkları battı.
Sen geldiğinde giyindiğim zırhı görmüyor musun? Senden korunmak için değildi bu zırh, seni benden korumak içindi belki de...Seni, hiç haberin olmadan bana hissettirdiklerinden korumak içindi..
Çünkü biliyordum, hiç bir şeyi değiştiremeyiz. Olsaydı, böyle değil ama, gölgesiz, çok güzel olablirdi.Bazen onun varlığını unutuyorum. İşte o zamanlar yeni bir inanılmazlık benim için. Sonra büyü bozuluveriyor, hiç görmediğim bir kadın deseni bana bakıyor omzunun üzerinden. Yokluğuyla yok ediyor varlığımı.Her gece onunla uyuyor, her güne onunla uyanıyorsun. Bense yetiniyorum(?) İKinizin zamanlarından çalıp bana sunduğun kısıtlı zamanlarda yaşayabiliyorum seni.Oysa yetinmeyi beceremeyen bir çocuğum ben...Bu güne kadar bu kadar yakın değildi belki ama, o evde yanında otururken anladım, benimle değilsin ve en acısı olamazsın.........
şubat.1997/ izmir
YORUMLAR
97 yılından bu tarihe kalem daha da geliştirmiştir kendini.. onlarıda görmek isteriz.
başarılar