3
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1162
Okunma
Ben, eskiden güzel yazılar yazabiliyordum. Neden bu yetim elimden gitti. Acaba pratik yapmadığımdan mı? Kafamı toparlayamadığımdan mı? Yoksa İlham Perimi mi kaybettim…
Ama şöyle etkileyici, sürükleyici yazılar yazmak istiyorum.
İlk defa ortaokul yıllarında yazmaya başladık. Hatta o yıllarda yazmak zorundaydık. O zamanki adı da kompozisyondu. Sanırım bu konuda bizleri mecbur tuttukları için hiçte güzel şeyler çıkmazdı. Konuyu öğretmenler seçerdi. Yazma stilini de. Giriş, gelişme, sonuç olacak yazdığın yazıda… Bir de üstüne üstlük puanlamada onların inisiyatifindeydi. Şayet benim ve öğretmenin düşünceleri bağdaşmazsa düşük puan alıyordum. Hani bu matematik değil ki… Doğru ve yanlış belli olsun. Tarih değil ki; padişah, vezir belli olsun. Bu, o yaşlarda verilen konu hakkındaki düşüncelerin. Bu yaş dilimi de 10-13 arası. Konu hakkında ne diretebilecek kadar bir fikrin var ne de doğruluğunu ispat edebilecek bir kanıtın var.
Lise yıllarında biraz daha serbest bırakıyorlar. Ondan sonra yavaş yavaş bu konuda yeteneğin olup olmadığını anlarsın zaten. Ama bu yeteneği ilerletip ilerletmemek senin elinde tabiî ki. Ben ortaokul yıllarında hiç başarılı değildim kompozisyon yazma konusunda. Hatta bu yüzden Türkçe dersleri hem sevmediğim hem de zorla geçebildiğim ders statüsündeydi. Ta ki; lise yıllarında Türkçe öğretmenimizin konuyu kendinizin seçeceği bir kompozisyon yazmanızı istiyorum sizden diyene kadar. Seçtiğim konuyu şuan net olarak hatırlamıyorum. Ama konu için ders kitabının ünite başlarında ki özlü sözler kısmını tek tek araştırdığımı hatırlıyorum. Ortaokul yıllarında maksimum 10 satır olan yazdığım kompozisyon bu sefer nerdeyse 2 sayfayı kaplamıştı. Sanırım artık hırs yapmıştım! Okul yıllarım boyunca hep merak etmiştim bu kompozisyonları acaba öğretmenler okuyor mu diye? Çünkü iyi yazdığımı düşündüğüm zamanlarda bile en yüksek 10 alırdım kompozisyondan. (100 ‘lük sistemde) Bu konuda içimdeki şüpheyi gidermek için lisede yazdığım ‘O’ kompozisyonda romantik diye bir ifade kullanmam gerekiyordu. Bunun yerinde ormantik yazdığımı çok net hatırlıyorum. Nasılsa bu kompozisyondan da maksimum 10 puan alacam. Hiç değilse ben içimdeki şüpheyi gidermiş olurum diye düşünmüştüm.
O yıllardan sonra kendisinden hiç haber alamadığımız Edebiyat Öğretmenimiz (Canan SOYAL), güzel kompozisyonları sınıfta okuyacağını söyledi. Ama önce beni kaldırdı… Rahşan, kompozisyonunu okudum gayette güzel olmuş ama romantik yerine ormantik yazmışsın. Yanlışlıkla yazdın dimi bunu dedi. Verilecek cevap tabiî ki açık ve net… Evet Hocam… Hayatımda ilk defa yazdığım yazıyı beğenen ve hatta bunu sınıfta okuyacağını söyleyen öğretmenime elbette ki, doğruları söyleyemezdim.
Ogün benim içimde karmakarışık duygular iç içeydi. Şüphem netlik kazanmıştı, bir nevi tebrik almıştım, beğenilmiştim ama yalanda söylemiştim. O an doğrunun hangisi olduğunu kavrama fırsatım bile olmadı. Çünkü bu zaten o yıllarda sıkça söylediğimiz yalanlardan biri. Kavga eden kimdi? Hocam ben değildim! Konuşan kimdi? Hocam ben değilim! Kopya çeken kimdi? Hocam ben değilim! Bu tarz yalanlar o yıllarda pek yalan gibi gelmiyordu bize.
Çünkü masumane pembe yalanlardı bunlar.
Rahşan HASÖZLÜ