GÜZELDİM ÇİRKİN OLDUM!...
Çok masumdum ben hiç sesim soluğum çıkmazdı. Küçücük öylesine biri derler ya hani tam da buydum ben tamda bu!Hiç kırılmam zannederdim çünkü bilmezdim hayal etmenin kirli yanlarının da olduğunu.’ Güzel’ derdim sadece başka hiçbir yorum bilmezdim ki iyiyi anlatacak.Bilmezdim güzel demenin ne kadar zor olduğunu.Hiç görmemiştim ki çirkin bir hayat ,hiç tanımamıştım ki.Saflığı masumluğu öğretmişlerdi bana çıplak ayak gezmenin berraklığı ile büyümeyi anlatmışlardı masallarımda. Bir önemi yoktu ki renkli kıyafetlerimin herkeste olan sıradan bir kalbim vardı benimde.Öyle ya hiçte zor değildi benim beyazımda yaşamak.Prensime ulaşmak için saçlarımı uzatmama gerek yoktu ki benim, karanlığın ortasına acımasızca gönderecek üvey annemde olmamıştı ki benim.Söylediğim şarkılarda öyle umut yüklü falanda değildi üstelik,içinde şirin baba vardı gargamelle tanışmamıştım ki hiç.İlk kez duydum gök gürültüsünü ben, çünkü bizim buralarda sessiz sedasız yağardı yağmur kimseyi ıslatmazdı üstelik.Hiç anlamamışım meğer gök gürültüsü yıldırımıda getirirmiş ara arada olsa.Önce boyalarla tanıştım ben, sonra şık kıyafetlerle.elimden tuttular izin bile istemdiler üstelik yüceltiler yüceltiler..Taçlandırdılar yaldızlarla berrak saçlarımı,boncuklarla süslediler.Herkes gibiydim bende güzel şık ve eşsiz.Sadece güvendim ben sadece inandım öyle dediler çünkü,yalan nedir bilmezdim ki ben.’budur’ dediler inandım sorgusuzca!Adımda değişmiş güzel sanırdım oysa ’güzel’.alışmalısın dediler yeni ismin ’kukla’!Birgün havada öylece asılı kalıverdim iplerimi bırakmışlar sahnenin orta yerine atıvermişler.Gözlerim akmış, kıyafetlerim yırtılmış, topuklarım kırılmış...Hiç tanımadığım hiç bilmediğim ’çirkin’ deyiminin esiri oluvermişim.Nefesim yetmemiş haykırışlarımı duyurmaya..Işıklar yanıp sönerken hiç duymadığım o dildeki seslerin arasına karışıvermişim.Benim dünyam sandığım küçücük kasabamı kirli oyuncaklar sarmış akbabalar yağmalamış.Gücüm yetmemiş karşı koymaya, bilememişim savaş dedikleri şeyin bu olduğunu, anlamamışım yalan tabuların gerçeğini...
taçlandırmayı çok iyi beceren sonra da salkım saçak kapı dışarı koyuveren ’seni seviyorum’u basit bir söz sanan ’pinokyo’ nun anısına...