- 557 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Yüksek ve Yüce Değerlere Ehemmiyet Vermek İçin Emir Beklenmez
Kaynaktan Deryaya
Lebiderya
YÜKSEK VE YÜCE DEĞERLERE EHEMMİYET VERMEK İÇİN EMİR BEKLENMEZ
Kutsal değerler emir ile hatırlatılırsa, bu olay kutsiyeti unuttuğumuzun resmidir.
Şehitlerin yakınlarına emir ile selam verirsek, şehit kabirlerini emir ile ziyaret edersek.
Bu Yüce değerlere önem verdiğimizi değil,önemsemediğimizi gösterir.
Mikrofonu eline alan;
"Şehitlerimizi asla unutmuyoruz, gazilerimizbizim onurumuzdur." Türküsünü söylüyor.
Şehitleri unutmamak 18 Mart günü bir gösteri yapmak ise;
Gaziyi unutmamak 19 Eylül günü dernek ziyareti yapmak ise;
Söyleyecek sözüm, yazacak yazım yok.
Şehit unutmamak;
"Evinde kömür odun yokmuş, evine ziyarete geleceğiz, basını da haberdar ettik." Diyerek şehit evladını rencide etmek ise; sözün bittiği yerdeyiz.
Şehit unutmamak;
"Filan mobilyacıya git oradan sana kanepe verecekler, haberleri var." Diyerek Şehit evladıyla alay etmekse; buna da söyleyecek söz kalmamıştır.
Söz söyleme ve konuşma yetkisi ile bir yere sehven oturmuş birisi;
Şehit evladına;
Şehit olan babasına atfen:
"O o zamandı, benim için mi öldü, öldü gitti işte, bana mı öldü." Diyebiliyorsa; bu cümlesine rağmen hala bulunduğu yerde oturmaya devam ediyorsa, yorumu size bırakıyorum.
Şehit kabirlerinin durumu ile ilgili neler yapılıyor?
Şehit kabirlerindeki bayrakların durumu hakkında bilgisi olan iki adımöne çıksın da; bize de bildiklerini söylesin.
Bayrakların solduğundan haberi olan var mı?
Vali yardımcımız ile bir sohbette soruyorum;
Diyorum ki;
Sayın vali yardımcımız; "Şehit yakını." İfadesinden ne anlam çıkarmamız gerekiyor?
Sayın vali yardımcımız diyor ki;
"Şehit yakını denilince: eşi, çocuğu, anası ve babası olarak algılanır.Yani; Şehit yakınlarına itimam gösterilecekse; bu emirlerle değil, yüreklerle yapılır. Emir verildiğinde yapılacak olan itimam ve önem bir daha güzelleşir. Omuz vermek, kanat germek hepimizin asli vazifesidir. Şehit yakınları başka başka yerlerde oturuyor olabilirler. Onları bulamadık, yerlerini bilmiyorduk. Şeklinde düşünce belirtmek mazeret değildir."
Sayın vali yardımcımızın her kelimesine aynen katılıyorum.
Bu konuda icraatta neler yapılmıştır?
Buyurunuz benim görmediklerim ve bilmediklerim var olabilir. Sizler bildiklerinizi söyleyin de; benim sineme serinlik gelsin.
Şehit yakınları için "Kermes." Düzenledik deyip de; kermes sonunda elde edilen gelirlerin dağıtımını yaparken basın çağırıyorsunuz...
Sağ elin verdiğini, sol el görmesin; fakat alemi cihan görsün.
Teşvik edici olur.
Ya da; "Nasıl olsa sahip çıkılıyor, sahipsiz değiller, hiç değilse onları düşünmeyeceğiz." Düşüncesinin oluşmasına sebep olur.
İyi güzel yapıyorsunuz.
Şehit yakınlarından kaç tanesine ulaşamadınız?
Listenizde kimler vardı?
Şehit evladı diyor ki;
"Evlat okutuyorum, imkânım kısıtlı, çocuklarımın okula gidebilmesi için, yol parasını bulmak bile zaman zaman zor oluyor, bu konuda az da olsa desteğe ihtiyacımız var. Bu müracaat gücünü de babamdan alıyorum."
"Kırtasiye istiyorsanız verebiliriz." Cevabı veriliyor.
İyi o zaman;
Şehit evladı sabahları pelür kâğıt çorbası içsin.
Çocuk; kendisini okula götüren otobüsün sürücüsüne beş adet A4 Kâğıdı versin.
Kantinden çay içince; silgi ile kurşun kalem versin...
"Baharı görmeden gelmişti hazan
Sana su ısıtırken aklaşır kara kazan..."
Kara kazan aklaşır da;
Yürekleri mühürlenmiş; mülk, servet yığınağıyla, şöhret sağanağına tutulmuş olanların suratları kömürleşir.
"Senin naaşında aş,
Benim gözlerimde yaş
Sen borcunu ödedin;
Sıra bizde ey gardaş...."
Sıra bizde de;
Biz senin o yüksek makama giderken emanet bıraktığınkutsal varlıklarına selam vermeyi aklımıza getirebilirsek...
Çekilen nutukları alkışlamaktan kendimizi az beri çekip de; mübarek ananın gözlerindeki derin manayı anlayabilsek...
Babanın yüreğindeki hasret yangınını fark edebilsek...
Eşinin sana "Lâyık ve sadık." Kalması için ayakta duruş mücadelesiniyaparken seninle nur şafaklarda nasıl bir huşuyla hasbihal ettiğini idrak edebilsek...
Evladının; yaşıtları babalarının ellerini tutup gezdiklerinde gözlerini nasıl ve neden kaçırdığını hissedebilsek...
Bir dilim ekmek uzatıp da; buğday silolarını bağışlamış gibi yaygara yapma hastalığından kurtulabilsek...
Ne Şehidin ne de gazinin ianeye muhtaçlığı söz konusu değildir.
Eğer muhtaç hale geldiyse;
Bu ayıp hepimize yeter...
Bir İstiklal gazisinin torunu Kemer’de, havanın kararmasını bekleyip, pazardan sebze meyve artıklarını topluyor olması ceketimizin yakasında duracak nişane değil, utanç vesikasıdır.
Çatalarık’ta bir Kore gazisinin eline geçen 300 küsür lirayla ay sonunu getirmek için ayda bir kere çarşıya inememesi bir başka acıtablo değil mi?
400 lira maaşlı şehit evladının "Baba her şeye rağmen torunlarını adına, şanına lâyık yetiştirmeye and içtim." Diyerek kirada oturması ayrı bir handikap değil mi?
Zorlar Köyü’nde İstiklal gazisinin yatalak evladını kaç kişi ziyarete gitti?
Bir şehit evladına bir baraka vermeyi bile beceremeyen zihniyet bizi; "Emanetlere olan bakışımızın." Neler olduğu konusunda derin düşüncelere bile sevk etmiyorsa;
İnsani vazifeleri yerine getirmek için emir mi beklenirmiş?
Mehmet Akif Ersoy’la (27 Aralık), Arif Nihat Asya’nın (5 Ocak) Vefat yıldönümleri geliyor.
Bakalım kaç kişi nasıl hatırlayacak?
Düne kıymet vermeyen... Yarın hatırlanmayı hafızasından silsin.
Bu yazdıklarım nedeniyle bana içerleyenler olacaktır.
O bana içerleyenlere diyorum ki;
"Bir kaç saat için kendinizi "Şehit." Yakını yerinde düşünün...
Düne kıymet vermeyenler; gelecekte hafızalarda nasıl yer edecekler?
Ramazan geçti;
İftar bitti, iftarlık gitti.
Onbir ay; ya seçim gelsin, ya da her gün ramazan olsun diye dua eden kaç kişi var acaba?
Burnumuzun dibindeki;
İki ayağı kesilmiş olan, derme çatma evde oturan, sosyal güvencesi olmayan hanım kardeşimize "Geçmiş olsun." Ziyaretine bu ramazanda giden olmadığına göre; önümüzdeki ramazan ayına bakacağız.
Yüce değerlerimizin kıymetli emanetlerini ihmal etmek demek; musibet bulutlarının sürekli hareket halinde olması demektir.
....
İçişleri bakanlığı; 08 Kasım 2010 Tarihinde "Bayram yardımı." Konulu bir genelge yayınladı.
Bu genelge ile;
Kapsam ayrımı yapılmaksızın;
Şehit yakınlarına (Şehit ana ve babası, eş ve çocukları) ve gazilerimize "Bayram." Yardımı yapılarak yapılan yardımın nev ve tutarının 01 Aralık 2010 Tarihine kadar Bakanlığa bildirmesinin emrini verdi.
Fethiye Şehit Aileleri Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği’nin yetkilikurumlara konuyla ilgili yaptığı yazılı müracaattan anladığımız; "Genelgeyle alakalı olarak hiçbir işlem yapılmadığıdır."
8 Kasım 2010 Tarih ve B.05.0.ILI.0.05.00.249.6443 Sayılı, "Kurban Bayramı." Konulu İçişleri Bakanlığı’nın emrini yerine getirmeyenlerle ilgili ne gibi işlem yapılacağını; "Şehit yakınlarımız ve gazilerimiz." Kadar ben de merak etmekteyim.
Allah afiyetler versin.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.