- 670 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Yeni Dünya
Sınırları zorlayan her türlü gelişmeye varız da, sınırları zorlayan her türlü zorluğa yokuz. En güzel başlangıçların sahibi yine bizleriz. Hayatın her yanında bizim adımız yazılır. Gökyüzü bizimle aydınlanır, gecelerse yine bizlerin gayretiyle parlak, en karanlık zamanlarda dahi. Aslında hep güzeli hayal ederiz de beceremeyiz belki de hiçbir şeyi. Ya da başarırız da, göremeyiz bazen neyin ne olduğunu. Yorulmak lügatta olduğu gibi dilde de dolanır durur, pervasızca değil isteklice.
Hiç vazgeçmesek dahi bir şeyler kabarır içimizde, sanki olamazmış gibi. Sorular boğar kimi zaman da kaçmak isteriz çok uzaklara. Değişik türde duyguları içinde barındıran, coşkulu bir gençliğimiz vardır. Yolları dize getirmeye çalışan bir ses tonuyla, kükreyen bir yüreği vardır her gencin. Ben duygularımı coşkuyla yaşamayı bilenimdir, gencim. İsteklerim, arzularım, hayallerim vardır dolu dolu. Hedefim bellidir, sınırım da öyle. Ama kimi zaman sınır tanımak işimize gelmez doğrusu. İstediğimiz daha fazlasından çok, hayatın tadını doya doya çıkarabilmektir. Hakkımızdır diye düşünüyorum.
Ve genç azmin sonunda elde edilecekler var tabi. Başarı, başarı, başarı… İstenilen budur, lakin bu acımasız hayatta yön bulmalı bunları isterken. Ya olacak ya da olacak… Felsefe gibi bir şeydir bu bir yerde. Gençliğin coşkusu başarıyı artırır, doğru, ama bir de şöyle düşünmeli; ya saptırılmak istenirse? Olay şudur ki; o coşkular yanlış yönlerde, yanlış zamanlarda, yanlış yerlere doğru kullanılmak isteniyor. Tükenmeye ve tüketilmeye dair ne varsa işte. Buna günah mı demeli yoksa ayıp mı artık size kalmıştır, ama bize göre her ikisi de hatta daha da fazlası.
Ülkenin ilerlemeye ve gelişmeye ihtiyacı vardır. Bu, gelişmiyoruz anlamına gelmiyor elbet, ama “ne kadar” sorusunu silemiyoruz maalesef manşetlerden. İnsanın doğasında yüzyıllardan beri bir çalışma azmi yatmaktadır. Lakin bu köreltilmeye çalışılıyor soru işaretleri çoğaltılarak. Kaygı ve endişeler alıyor her yeri. En öne de gençler koyulur oldu artık bir maske gibi. Yapılan her şeyin sorumlusu onlarmış gibi, ama yaptıranlar sefa içinde. Neden kandırılıyoruz? Buna neden izin veriyoruz anlamakta güçleniyorum.
Eğitim düzeyimiz mi kötü yoksa terbiye seviyesi mi düşük? Ya da ailelerde mi başlayıp bitiyor her şey? Özgürlük diyerek gençlere sunulan kavgacı tavırlar aksi tepki yaratıyor, o halde bu bir özgürlük davranışı mıdır tartışılır. Hayatımız kısıtlanıyorsa, birileri ağlayıp birileri seviniyorsa, adalet olur mu hiç o yerde düşünmek lazım. Biz akıllı bir geçmişin torunlarıyız. Bize emanet edileni biliriz, öğretildiği ve aktarıldığı sürece. İşte bu noktada bir eksiklik oluşuyor. İsteme bağlı bir oluşum yaratılmaya çalışılıyor. Yani saptırılma. Gençler üzerinden oynan her oyuna karşı bir mücadelemiz vardır ve hep de olacaktır bu kuşkusuz. Çünkü hiç kimse kendi geleceğini başıboş bırakmak istemez. Bir genç duyarlılığıyla bunun için bir savaşım olmuştur her zaman.
Ya olacaktık ya da yok olacaktık. Yüzyıllar bizi var etmeyi seçtiğine göre, bundan sonra da hep olacağız. Her genç oluşum gibi, yeniden ve yeniden filiz vermeye, daha iyiye yönlenmeye ve yönlendirilmeye çalışacağız. Belki bu bizim geçmişimize olan asli görevimizdir, gerçisi de yok aslında bu borcumuzdur atalarımıza.
En büyük mirasımız, ülkemiz. Biz gibi tüm gençlerin hassas ruhları ve ciddiyetli başarılarıyla gelişecek olan ülkeme sevgilerimle…
Genç yazar…
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.