- 510 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Şeytanın Sinsi Tuzakları…
Dünya hayatında, insanları saptırmak için vesvese veren şeytan, müminlerin arasındaki kardeşlik ve dayanışmayı bozmak için çaba gösterir.
"Kullarıma, sözün en güzel olanını söylemelerini söyle. Çünkü şeytan aralarını açıp bozmaktadır. Şüphesiz şeytan insanın açıkça bir düşmanıdır." (İsra Suresi, 53)
Şeytanın sinsi tuzaklarına düşmemek için müminler birbirlerine hatırlatmalarda ve uyarılarda bulunurlar. Mümin kardeşi bir hata yaptığında bırakıp gitmez, ona destek olur, yardım eder. Bir annenin, hastalanan çocuğunu kendi başına iyileşemeyeceği için yalnız bırakmaması gibi…
İşte gerçek sevgi budur. Bir mümin ahirette yalnızca kendi vereceği hesabı düşünmez. O, kardeşlerinin de sonsuz mutluluğuna vesile olabilmeyi ister. Bu sevgi herhangi bir dünyevi çıkar kaygısı ile bozulmamış sevgidir, Rabb’lerinin müminlerin kalplerinde kıldığı bir nimettir. İman sahipleri, müminlerin sayılarının azlığını ve her bir mümini Allah’ın seçtiğini düşünerek, O’nun seçtiği kulu beğenmemenin bir gaflet olacağını unutmazlar. Birbirlerini koruyup kollar, her koşulda birbirlerine destek olur, birbirleri için dua ederler.
Birbirinin Noksanını Tamamlar, Kusurunu Örter, İhtiyacına Yardım Eder…
Bediüzzaman bu konuda şöyle söyler:
“… Çünkü nasıl insanın bir eli diğer eline rekabet etmez, bir gözü bir gözünü tenkid etmez (eleştirmez), dili kulağına itiraz etmez, kalb ruhun ayıbını görmez. Belki birbirinin noksanını tamamlar, kusurunu örter, ihtiyacına yardım eder, vazifesine yardım eder; yoksa o vücud-u insanın (insan bedeninin) hayatı söner, ruhu kaçar, cismi de dağılır. Hem nasıl ki bir fabrikanın çarkları birbiriyle rekabetkârane uğraşmaz, birbirinin önüne geçmeye çalışmaz, birbirinin kusurunu görerek eleştirmek suretiyle şevkini kırıp yılgınlığa uğratmaz. Belki bütün meziyetleriyle, birbirinin hareketini genel amaca yönlendirmek için yardım ederler, hakiki bir dayanışma ve bir birlik ile yaratılış gayelerine doğru yürürler. Eğer zerre mikdar bir saldırı, bir zorbalık karışsa; o fabrikayı karıştıracak, neticesiz meyvesiz bırakacak. Fabrika sahibi de o fabrikayı bütün bütün kırıp dağıtacak... “ (21. Lema, Sayfa 668-669)
İnanan insanların, aralarındaki kardeşlik bağlarını daha da güçlendirme çabası içinde olmaları gerekir. Çünkü, sonsuz mutluluk yurdundaki kardeşliğin temelleri burada atılır. Dünya hayatında birbirlerine karşı sevgi dolu olan müminler, Allah’ın dilemesiyle cennet nimetlerini ve güzelliklerini de birlikte tadacaklardır. Kur’an ahlâkının özünde inanç birliği ve ortak değerler vardır. Bizlere düşen bu özü özümsemek ve ayrılığa düşmekten sakınmaktır; Allah’ın ipine sarılmaktır, dağılıp ayrılmamaktır. Bu, Yüce Allah’ın tüm iman sahiplerine buyruğudur.
"Allah’ın ipine hepiniz sımsıkı sarılın. Dağılıp ayrılmayın. Ve Allah’ın sizin üzerinizdeki nimetini hatırlayın. Hani siz düşmanlar idiniz. O kalplerinizin arasını uzlaştırıp ısındırdı ve siz O’nun nimetiyle kardeşler olarak sabahladınız. Yine siz tam ateş çukurunun kıyısındayken, oradan sizi kurtardı. Umulur ki hidayete erersiniz diye, Allah size ayetlerini böyle açıklar." (Al-i İmran Suresi, 103)
Bir arada olmaktan büyük zevk alan, birbirlerini şevklendiren, kendi ihtiyacı olsa da kardeşi için özveride bulunan bu güzel ahlak özelliklerine sahip insanların beraberliği, kuşkusuz dünyevi değerlere dayanan birlikteliklerden son derece farklıdır. Kur’an ahlâkının yayılmasını hedefleyen ve Allah için yaşayan müminlerin kardeşliğini farklı kılan en önemli özeliklerden biri, bu kardeşliğin sonsuza dek devam edecek olmasıdır. Dünyada başlayan bu dostluk -Allah’ın dilemesiyle- sonsuz ahiret hayatında devam edecektir. Ancak müminleri orada çok daha şevk verici bir başka güzellik beklemektedir: Peygamberler, elçiler, dünyada yaşamış tüm iman sahipleriyle birlikte olmak… Rabb’imiz Kur’an’da bu gerçeği müjdeler:
"Kim Allah’a ve Resul’e itaat ederse, işte onlar Allah’ın kendilerine nimet verdiği peygamberler, doğrular (ve doğrulayanlar), şehidler ve salihlerle beraberdir. Ne iyi arkadaştır onlar?" (Nisa Suresi, 69)
Peygamberimiz(sav) de veda hutbesinde müminler arasındaki kardeşliğin asla bozulmamasını bizlere şöyle vasiyet eder:
‘Sözümü iyi dinleyiniz ve iyi belleyiniz! Müslüman Müslümanın kardeşidir ve böylece bütün Müslümanlar kardeştirler...’
Kur’an’a iman eden, Allah’ın buyruklarına ve Peygamberimiz’in (sav) sünnetine uyanları kardeşlerimiz olarak görelim; bunun, gerçek sevginin gereği ve yaşamamız gereken üstün bir ahlâk olduğunu unutmayalım.
“…Rabbimiz, bizi ve bizden önce iman etmiş olan kardeşlerimizi bağışla ve kalplerimizde iman edenlere karşı bir kin bırakma. Rabbimiz, gerçekten Sen, çok şefkatlisin, çok esirgeyicisin.” (Haşr Suresi, 10)