Milliyet yazarı Hasan Cemal ile Radikal yazarı Cengiz Çandar’ı esefle kınıyorum. Almanya’nın Berlin kentinde katıldıkları bir toplantıda, onların tabiriyle Türkiye vatandaşlığını bir tarafa bırakarak Türkiye’ye adeta ağır bombardıman silahlarıyla saldırdılar…
Bu iki şahsiyet belli ki birilerine özeniyorlar olsa gerek. Öylemidir Hasan Cemal ve Cengiz Çandar.
Daha dün bir şahsiyet vardı, ismini bile anmak istemiyorum ama bir yerde mecbur bırakıyorsunuz, Türklüğe, Türk milletine ve Türkiye’nin değerlerine hakaretlerle ve ağır sözlerle saldıran.
Adı Orhan Pamuktu.
Ki bu adam emperyalizmin ve siyonizmin uşaklığını yaptığı için Nobel Barış ödülünü almıştı.
Gelelim şimdi Hasan Cemal ve Cengiz Çanda’a…
AB sürecinin başlamasıyla birlikte kaleminden kan damlayarak Türk milletinin her ferdine kurşun sıkar hale geldi.
Cengiz Çandar da Pentagona giren ilk Türk gazeteci olarak övünürken büyük gazeteci olduklarını ima ederek, ancak bu şekilde itibar görüyorlardı.
Berlin de düzenlenen “Dersim” adlı Konferans da, konuşmacı olarak katılan bu iki zevatın konuşmalarına bir bakın, neler söylüyorlar.
Hasan Cemal diyor ki: “Türk ordusu Dersim’lileri Mağaralara doldurup gaz verdi.”
Cengiz Çandar da “Dersim olayına henüz soykırım demeyin, Türk milletini ürkütmeyin” uyarısı yaptı.
Demek ki bu her iki gazeteci bozuntularına göre Türk ordusu bir soykırım yapmışlardı.
Yazıklar olsun size…
Türk Milletinin tepkisini çekmemek için önce bunları tartışalım diyerek yer ve zemin oluşturuyorsunuz… Ondan sonra sizin için dersim soykırımından söz etmek kolay olacak…
Kolay zannetme Hasan Cemal ve Cengiz Çandar…
İşte bu gün üç değerli generalde görevlerinden uzaklaştırıldılar…
Kimlerin sayesinde, sizlerin saldırıları ve hain düşünceleriniz yüzünden…
Bir yerlerinize kına yaktınız mı? Sizler emperyalizme uşaklık etmeye devam edin.
Bir gün gelir, hizmet ettikleriniz sizi boş bırakmazlar, Orhan Pamuğa verilen bir ödül gibi sizi de ödüllendirirler. Adına da Nobel barış ödülü derler…
Artık bu ödül ülkesine , ülke insanına ve ülkenin değerlerine küfür edenlere veriliyor…
Sizlerin nerede, hangi saflarda yer aldığınızı Türk milleti çok iyi biliyor.
PKK ile nasıl el ele, kol kola dirsek temasında olduğunuzu.
Sizlerin en iyi dost olarak nitelendirdiğiniz şahsiyetlere bir bakalım.
1- Murat Karayılan Kandil de yaşayan PKK’nın Öcalan’dan sonraki ikinci adamı. Ve Çandar Murat karayılanla yaptığı görüşmeyle ilgili olarak Brüksel’de Avrupa Parlamentosu’nda yapılan “7. Kürt Konferansı”nda “Ben PKK’yı hiçbir zaman terör örgütü olarak görmedim” diyebiliyor.
2- Mark Parris ismi ise onlar için hiç mi hiç yabancı değil.
Kimdir bu adam, Türk düşmanı bir Amerikan ajanı. Türkiye ile ilgili tüm saldırı planları onun direktifleri ile geliyor ve bu iki silahşor sistemli bir şekilde saldırıya geçerek Türkiye’ye karşı hakaretlerini sürdürüyorlar.
3- Karen Foog, AB’nin eski Türkiye temsilcisi. Bu şahsiyetin Türkiye’deki çalışmalarına bir göz atacak olursak, ilginç tablolarla karşılaşabiliriz. Bunların ne olduğunu merak ediyorsanız bir bakalım.
Dönemin Cumhurbaşkanı Ahmet Nejdet Sezer, KKTC kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş ve Türk ordusu aleyhine yaptığı Çalışmalar ile Kürtçü ve bölücü faaliyetler içerisinde bulunmasıydı. Cemal ve Çandar Foogla sık sık bir araya gelerek ortak eylem planlarını belirliyorlardı.
Unutulmamalıdır ki, biz Türk milleti olarak geri zekalı değiliz bu ülkeye ve bu ülke insanlarına yapılanları unutmayız…
Bu gün olmasa da bir gün gelir o meşhur tokadı suratınız da görebilirsiniz…
Bir Türk Atasözü vardır, “Bir yapılan iyilik birde yapılan kötülük unutulmaz.”
Bizde bunları unutmayacağız…
“Ne mutlu Türküm Diyene.”