- 483 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
O'nun Nimetiyle Kardeşler Olarak Sabahlamak
Müminlerin dostu olan, onlara hayır yolları açan ve onları muvaffak kılan Allah’ın Adıyla...
Değişik ülkelerde, değişik kültürlerde ve ailelerde yetişmiş, farklı dilleri konuşuyor olsalar da müminleri bir araya getiren ve kardeşlik bağıyla bağlayan, Allah’ın ‘din olarak seçip beğendiği’ İslam dinidir. Bütün Müslümanlar aynı Allah’a ve peygambere iman eder, aynı Kitabı okur, aynı kıbleye yönelerek namaz kılar, aynı ahlâki değerleri savunur ve ahirette aynı güzel karşılığı umut ederler.
Kur’an ahlâkını samimiyetle yaşayanlar, birçok güzelliği doruğunda yaşarlar. Bu güzelliklerin en önemlisi, Allah’ın ‘Müminler ancak kardeştirler…’ (Hucurat Suresi, 10) ayetiyle haber verdiği ve inananların kalpleri arasında kıldığı kardeşlik bağıdır. Bu çok güçlü bağ, onlara gerçek anlamda sevgiyi yaşatır.
Bu sevginin kaynağı, müminlerin kalplerinde taşıdıkları Allah sevgisidir. Aralarındaki sevgi, Allah sevgisi ve Allah korkusu gibi sağlam temeller üzerinde kurulmuştur. Umutla bekledikleri de, cennette, yine mümin kardeşleriyle birlikte sonsuza dek eşsiz güzellikler içerisinde mutluluk dolu bir yaşamdır.
Yüce Allah tüm Müslümanların "birbirlerine kenetlenmiş bir bina gibi" (Saff Suresi, 4) yaşamalarını buyurur; kardeşlik ve birlik ruhu içinde hareket etmelerini ister. Birlik olmamaları halinde ise, “Allah’a ve Resulü’ne itaat edin ve çekişip birbirinize düşmeyin, çözülüp yılgınlaşırsınız, gücünüz gider. Sabredin. Şüphesiz Allah, sabredenlerle beraberdir.” (Enfal Suresi, 46) ayetiyle güçlerinin azalacağını haber verir.
İnanan insanların, aralarındaki kardeşlik bağlarını daha da güçlendirme çabası içinde olmaları gerekir. Çünkü, sonsuz mutluluk yurdundaki kardeşliğin temelleri burada atılır. Dünya hayatında birbirlerine karşı sevgi dolu olan müminler, Allah’ın dilemesiyle cennet nimetlerini ve güzelliklerini de birlikte tadacaklardır. Kur’an ahlâkının özünde inanç birliği ve ortak değerler vardır. Bizlere düşen bu özü özümsemek ve ayrılığa düşmekten sakınmaktır; Allah’ın ipine sarılmaktır, dağılıp ayrılmamaktır. Bu, Yüce Allah’ın tüm iman sahiplerine buyruğudur.
"Allah’ın ipine hepiniz sımsıkı sarılın. Dağılıp ayrılmayın. Ve Allah’ın sizin üzerinizdeki nimetini hatırlayın. Hani siz düşmanlar idiniz. O kalplerinizin arasını uzlaştırıp ısındırdı ve siz O’nun nimetiyle kardeşler olarak sabahladınız. Yine siz tam ateş çukurunun kıyısındayken, oradan sizi kurtardı. Umulur ki hidayete erersiniz diye, Allah size ayetlerini böyle açıklar." (Al-i İmran Suresi, 103)
Samimi müminler, Allah’ın buyruğu olan ’hayırlarda yarış’ içindedirler. Allah’a yakın olabilmek için, bu rahmani yarışta gücü yettiğince çaba harcayan her inanan, mümin kardeşinin de yardımcısıdır; Rabb’inin hoşnutluğunu kazanabilmek için ettiği duaları kardeşi için de eder. Kur’an ahlâkını yaygınlaştırmak için verdiği fikir mücadelesinde, ona destek olur. Bu saflar halindeki çaba müminlerin, Allah’ın vaadi olan en güzel hayatı yaşamalarına vesile olur. Çünkü mümin, Allah’ın hoşnutluğu için çalışarak mutludur.
Aralarındaki bu sağlam kardeşlik bağı nedeniyle birbirleri için özveride bulunur, birbirlerinin hatalarını bağışlarlar. Müminler arasında da zor anlar olabilir. Böyle durumlarda kişi, mümin kardeşinin iyi yönlerini ve onun Allah rızası için yaptıklarını düşünür, asla kin ve düşmanlık gütmez. Çünkü bu, Allah’ın beğendiği üstün ahlâka asla uymaz. Sonsuz cennet hayatında müminlerin kalplerinde kin ve nefret bulunmayacaktır çünkü.
"Onların göğüslerinde kinden (ne varsa tümünü) sıyırıp-çektik, kardeşler olarak tahtlar üzerinde karşı karşıyadırlar." (Hicr Suresi, 47)
Fuat Türker, Rast Haber
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.