- 568 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
Sıradan bir gece
Bunca yıl, bunca emekten sonra elimde ne var? Koca bir hiç. Hiçten kastım dibe vurmuşluk değil, mutlak yokluk. Nedir beni böyle düşünmeye sevk eden? Gecenin en koyu vaktinde sokaklarda yalnız olmak mı? Kim bilir insanların içlerine doluşup kendilerini güvende sandıkları ihtişamlı apartmanlara bakmaktır belki. Bilemiyorum.
Üstünden onca yıl geçti. Marmara depremini yaşamış birisi olarak bugün hala ürperiyorum. Bir an gözlerimi kapayıp bu ıssız sokakta karşımdaki ihtişamlı binaların sadece saniyeler içinde yerle bir olduklarını düşünüyorum. Kulaklarımda o korkunç uğultu. İçlerinde sevdiklerim. Dünüm, bugünüm, yarınım… Hepsi birlikte veda ediyorlar bana…
Uzaktan dört beş el silah sesi… Düşüncelerim kayıp gidiyor o tarafa doğru. Kim bilir? Kuru sıkıdır zannımca ya da değil. Gençler eğleniyordur.Çok mu iyimserim? Bunlar birisinin duyduğu son seslerde olabilir. İhtimaller akıyor zihnime. Karanlıkta bir adam beliriyor. Silahını bana doğrultmuş. Nedensiz yere vuruyor beni… Nedeni üç beş kuruş para olsa ne yazar, öldüm işte. Nerede kaldı hayallerim, planlarım. Benimle birlikte öldüler mi onlarda? Oysa yapacak ne kadar da çok işim vardı. Gerekçelerim vardı yaşamak için. Hem de en haklılarından. Söyleyin olayların böyle gerçekleşmemesi için bir neden var mı?
Lisede okurdum. Yeni bir tarzdı benim için. Ülke savaşa giriyor. Düşman Amerika, Avrupa ya da bilmem ne bela. Tüm şehirler yerle bir. Hayat durmuş. İlk kez o zaman fark ettim. Böyle bir durumda bir anlamı kalmıyor eğitimimin, bitireceğim üniversitenin, epey zaman ve para harcayarak öğrendiğim ve her fırsatta övündüğüm iki yabancı dilin. Bir kurşun kadar değerim var. Düşmana sıkılacak bir kurşun kadar.
Issız sokaklar. Birkaç kedi yarenlik ediyor düşüncelerime. Onlarda hissediyor besbelli. Anlasam bu adamın zoru ne diyorlardır içlerinden. Eminim. Tüm bu fikirler geçidinin bana işaret ettiği tek bir nokta var. O da acizliğim. Benim dediğim her şey aslında başkasının. Emanet duruyorlar üzerimde. Ailem, arkadaşlarım, evim, yazlığım hatta bedenim, bildiklerim. Hepsi şu veya bu sebeple saniyeler içinde, düzeltiyorum bir anda uçup gidebilir elimden. Dedim ya emanetçiyim. Onları veren istediği an çekip alabilir elimden. Ne oldu gücüm, kudretim, ihtişamım.
Yıllar yılı bir yalana inanmış; bir yalana inandırılmışım. Benliğim, egom, karizmam artık her neyimse beni oyalayıp durmuş. Er ya da geç beni bırakıp gidecek şeyler için yıllar, bir ömür tüketmişim. Pişmanım değer verilmesi gereken şeylere gerektiği kadar değer vermediğim için.
İrice bir köpek karşımda. Saatin geçliğinden midir, havlamakta tereddüt ediyor. Hoşnutsuzca bakıyor yüzüme. Geç oldu artık evine git der gibi. Biraz korkarak geçiyorum yanından. Usulca giriyorum evime, sabah tekrar çıkıp çıkamayacağımı bilmeden…
YORUMLAR
enteresan bir yazı okudum
biraz kendimi buldum hatta zayadesi ile kendimi buldum desem daha doğru olur.
arada ki tek fark, sizin en azından geriye baktığınız zaman ileri için bir şeyler kalmış
insanlar bazen böylesine bir boşluk içine girerler
sanki hiç bir şey için , hiç bir şey değmezmiş gibi
ama her ne olursa olsun yaşam her şeye reğmen güzeldir.
umudumuz olmassa nefesimizde olmaz
zira bitmeyen tek şey umuttur yaşadığımız sürece
paylaşımdan etkilendim.
kaleme teşekkür ediyorum.