- 1914 Okunma
- 28 Yorum
- 0 Beğeni
BENDEN TIRSARLAR AMCA
BENDEN TIRSARLAR AMCA
Ankara’da yapılan bir seminere kurmay başkanı ve ben görevli olarak gitmiştik. Dönüş ters bir zamana denk geldiği için otobüsle dönmek mecburiyetinde kaldık. Firmada satılmayan iki biletin yerlerini beğenmesek’te aldık. Biletin biri ön sırada diğeri arkadaydı. Komutanın yanındaki kişiye yer değiştirme konusunu teklif ettiğimde arka sırada olduğu için reddedilmiştim.
Otobüsümüz hareket etmiş. Komutan yanındakiyle koyu bir sohbete başlamıştı. Konuşmayı pek sevmeyen birinin neler konuştuğunu bayağıda merak etmeğe başlamıştım. Komutanın yanında oturan genç, uzun boylu esmer gözleri fıldır, fıldır geveze biriydi. Bolu’da ihtiyaç molası verildiğinde komutanla beraber birer tost yaptırıp, çaylarımızı yudumlarken:
“komutanım sohbetiniz bayağı koyuydu”
“hiç sorma konuşmayı çok seviyor”
“bilirsin otobüste ben hiç uyuyamam. O anlatıyor ben dinliyorum.”
Yapılan anonsla otobüsümüze bindik. Yerime oturduğumda onların sohbetleri kaldığı yerden devam ediyordu.
Günün yorgunluğuna uzun bir otobüs yolculuğu da eklenince haşat bir vaziyette sabaha karşı Lüleburgaz’a indik.
“Tacettin öğlene kadar istirahat et saat on dörtte tugayda buluşalım.”
“Emredersiniz komutanım” diyerek ayrıldım.
Yorgunluğumu atmadan hani derler ya turşu gibi, tugaya geldim.
Odamda otururken yapılan anonsa kulak verdim.
“Dikkat! Dikkat! Nöbetçi erler hariç, tüm personel saat on dört otuzda, eğitim alanında toplanacaktır. Komutan”
Anonsu duyan herkes istenilen yere guruplar halinde geliyordu. Tüm personel ve erlerimizde tamamdı.
Verilen tekmili alan kurmay başkanımız kürsüye çıkarak:
“Arkadaşlar ismini okuduğum kişiler ön tarafa çıksın”
Topçu alayından er Kamil Doğan, Binbaşı Bahadır Eroğlu, Yüzbaşı Suat Mergen, üsteğmen Bora Altuğ, teğmen Naci Alkoç, başçavuş Niyazi Demir, başçavuş Ziya Bender üstçavuş Bedri Kamış.”
Bunların hepsi topçu alayı personeliydi.
İsmi okunanlar istenilen yere çıktı. Hepside birbirine bakıyor. Acaba neden? Ne oldu? Der gibi şaşkınlık yaşıyorlardı.
Komutan bayağı öfkeliydi.
“Arkadaşlar şu gördüğünüz er Kamil Doğan benimle beraber Ankara’dan buraya kadar geldi. İzin dönüşüymüş. Aynı otobüste üstelikte yan yana oturduk. Belliki beni tanımıyordu.Çok geveze biri. Üstelik çokta yalancı. Tugayımızda asker olduğunu haksızlıkları hiç sevmediğini bunu yapanları da kendi tabiri ile eşek sudan gelene kadar dövdüğünü, yeter ne olursun vurma diyene kadar yalvarttığını, memleketten gelen paralarının verilmediğini, bölükte herkesin kan ağladığını, çok haksızlıklar gördüğünü, herkesin sus pus olduğunu bir tek benden korkarlar. Çünkü bölük komutanını satırla kovalarken imdat diye bağırıp canının zor kurtulduğunu, genç rütbeli arkadaşlardan çok çektiklerini, nöbetlerinde devamlı içki içip kumar oynadıklarını, söylerken
“amca bunların hepsi benden tırsar.”
Derken küstahlığı artmış. Kendinden geçercesine ağız ve yüz şeklini değiştirerek nefessiz anlatmıştı.
Kendimi tanıtmadım. Öğretmen olduğumu söyledim. Konuşmasının birkaç yerinde
“oğlum biraz abartıyorsun bende askerlik yaptım. Nerede rütbeli personeli dövmek, bire bir tartışmak bile yürek isterdi. Yanlarına her daim esas duruşta giderdik. Dediğim halde
Hiç oralı olmuyor. Yalanlarını katlayarak anlatıyordu.
Belki bir doğruyu yakalarım diye, ses çıkarmadan dinledim. Topçu alayından rütbeli personelin hepsini teker, teker dövmüş. Yolda uzundu. Bakalım sonuç nereye kadar devam edecek diye merak ettim. Fakat anlattıkları ipe sapa gelmez şeylerdi. Bir asker olarak çok üzüldüm. Konuştuğu her şey yalandı. O kadar çok canım sıkıldı ki zor tuttum kendimi. Bahadır binbaşım, evraklarını hazırla bu kişi askerlik şiarına yakışmayan durumlar yarattı. Suç işledi. Mahkemeye ver. Belki aklı başına gelir. Rütbeli personel gidebilir erlerimiz kalsın.”
Hepimiz şok içindeydik. Er Kamil meydanda mahcubiyetten devamlı yere bakıyor. Korkudan tir, tir, titriyordu.
Erlerimizle baş başa kalan kurmay başkanı onlarla samimi bir şekilde konuşmaya devam ediyordu.
“Arkadaşlar burada bizler geniş bir aileyiz. Hepimizin gayesi aynı. Sizler vatan borcunu ifa ederken bazı tatlı tatsız olaylar yaşacaksınız. Düşündüklerinizi değil. Yaşadıklarınızı anlatın. Bizlerin hatası olabilir. Kol kırılır. Yen içinde kalır. Nerede nasıl konuşulacağını iyice tartın. Yalanlarla bir yere varılmaz. Gündemde kalmak için her şey mubah demeyin. Bülbülün dili belasıdır. Söz gümüşse sükut altındır. Dertlerinizi komutanlarınıza açın korkmayın bizlerde sizler gibi insanız. Yalanla bir yere varılmaz. Askerlik mertliktir. Yanınızda olan her kişi dost değildir. Herkesle her şey konuşulmaz. Bu arkadaşınızın yaptığından dersler çıkarın. Yanlış olanı sivil hayatınızda bile yapmayın. Hepiniz neyin doğru neyin yanlış olduğunu idrak edecek yaştasınız. Sizlere güveniyorum. Konuşacaklarım bu kadar. Yüzbaşım arkadaşlar görev yerlerine gidebilir.
“Emredersiniz komutanım.”
Uzun bir yolculuk tatsız bir olay günümüzü sıkıntılı olarak bitirmişti. Şaşırıp kalmıştım. Hepimizin bildiği ünlü bir söylem vardı.
ÖYLE BİR ŞEY ANLATKİ HERKES BUNA İNANSIN. HİÇ BİR ŞEY BİLMİYORSAN SUS. HERKES SENİ BİR ADAM SANSIN.
YORUMLAR
Askerlik anılarına bayılırım, eşim ve oğlumun askerlik anılarını sıkça anlatmalarından dolayı.
Birde sizin kaleminizden dinlemek, komutanımız çok keyifli...
Hiç oralı olmuyor. Yalanlarını katlayarak anlatıyordu.
Belki bir doğruyu yakalarım diye, ses çıkarmadan dinledim.
Yalanlarla bir yere varılmaz.
Evet değerli komutanımız, yalancı insanlardan nefret ederim, hiç hazmedem çünki; karşısındaki insanı ahmak yerine koymuş olur..
Yalancılar hiç büyümez derdi rahmetli babam, yalan en zehirli yılan, yılanın başını ezsenizde yalan doğurur.
Yılandan korkmam ben yalancıdan korkarım inanın...
''Sitelerde şiirlerimi yazmak istediğimde bir arkadaşım rumuzla gir dedi bana, çok sinirlenmştim. Banim adım yok mu asla olmaz dedim .
Adım yalancı katagorisine girer . Bu benim görüş ve düşüncem...
Atasözünü de eklemek istedim..
Ne demişler: "Ya olduğun gibi görün, ya göründüğün gibi ol." Kişiye ancak bu yakışır...
Anlayana ...
Saygılarımla efendim...
Gündemde kalmak için her şey mubah demeyin. Bülbülün dili belasıdır. Söz gümüşse sükut altındır. Diyen atalarımız ne güzel demişler Komutanım.
Bu güzel anını bizimle paylaştığın için çok teşekkür ederim. Geç kalmışlığımı bağışla komutanım. Ben senin yazını görsem mutlaka okurdum. Okumadan geçilecek bir kalem değilsiniz zaten.
sevgi ve saygımla...
Sevgili Tacettin ,
yine döktürmüşsün o akıcı uslubunla. Bir çırpıda okuyuverdim yazını.
Çok uzun zaman olmuştu böyle anılara dalmayalı.Eskileri hatırlayıverdim .Benzer şekilde ben de, densiz birinden böyle yalan dolu yakınmalar dinlemiş ,ama çok sabırlı biri olmadığım için anında kendisini bozmuş ve susturmuştum.
''ÖYLE BİR ŞEY ANLATKİ HERKES BUNA İNANSIN. HİÇ BİR ŞEY BİLMİYORSAN SUS. HERKES SENİ BİR ADAM SANSIN.''bu söylem yerine cuk oturmuş.eline kalemine sağlık .teşekkürler bizimle paylaştığın anıların için....
SEVGİLİ DOSTUM HARİKA YAZINI OKUYUNCA ,BU ŞAPŞAL VE YALANCI ERİN ANLATTIKLARI BANA CEM YILMAZIN ASKERLİK ANILARI STENDABINI ANIMSATTI .BU TİPLERİ ÖYLE GÜZEL HİCVEDER Kİ BURADA PAYLAŞMADAN GEÇEMİYECEĞİM .İZLEMEN VE GÜLMEN İÇİN .
GÜÇLÜ KALEMİ KUTLUYORUM SELAM SEVGİ VE SAYGI İLE ...
http://www.video-videolar.com/video/cem-yilmaz-askerlik-anilari-693.html
Hocam er Kamil deki çeneyi ve sallama yeteneğini görünce bravo yani diyesim geldi. Adamlığı tartışılır(aslında adam olmadığı tartışılmaz) lakin bu kadar yalanı HP kalitesinde sunmak da bir beceri ister. Salı pazarında veya Mahmutpaşa da bulunmuş mu acaba hiç, merak ettim şimdi. Veya Ankara da Aşağı Ayrancının aşağılarında bir yerlerde.
Simayı bilmem amma stil aynı stil
Saygılar, selamlar
Sanırım bu durum biraz da insanların kendi egolarını tatmin etmenin bir şekli. Gerçekte yapamayacaklarını bildikleri bir şeyi abartarak yapmış gibi anlatmak.
Yazınızı okumak büyük keyifti. Hani derler ya erkeklerin askerlik anıları, bayanların doğum anıları bitmez diye... Sizin anılarınız ders verir nitelikte ve dinlemeye okunmaya doyulmayan.
Sevgi ve saygılarımla...
Sayın Tacettin YILDIRIM,
Yazınızı büyük bir dikkatle okudum. Güzel anlatımınız için sizi kutlarım.
Bir asker emeklisi olarak bende Er Kâmil gibilerle çok karşılaşmışımdır.
Bu gibi olayları anlatmanızda fayda var. Çünkü bazı kafalar, askerliği Kamil'in anlattığı gibi sanıyor.
Hatta bu anlatımları çıkış noktası yaparak, Silahlı Kuvvetleri yıpratma gayreti içine giriyorlar.
Basılı ve görsel medyada bunun çokça örneklerini görüyoruz.
Kaleminiz daim olsun. Saygılarımla.
bekir güçlüer tarafından 11/25/2010 10:49:33 AM zamanında düzenlenmiştir.
Tacettin bey tebrikler, usta kalemden zevk alarak okuduğum bir anı.
Tanımadığı kişilerin yanında, işiyle ya da bu yazıda olduğu gibi askerlik yaptığı kışlasıyla ilgili yalanlar anlatan palavracının mumu yatsıya kadar da yanmamış.
Yalana sığınanlara ibretlik bir anlatım, tebrikler, saygılarımla.
Tacettin bey, Kamil aslında hiç bir hata yapmamış. O Türkiye'de meşhur olmanın yolunun abartıdan, yalandan, iftiradan geçtiğini çoktan öğrenmiş ve bunu denemeye çalışmış bana göre. Farkında mısınız, ülkemde ne kadar olay varsa yüzde yetmişi ya abartı ile anlatılıyor, ya gerçek dışı olaylarla süslenir, ya da alo 155 e yalan ihbar yapılıp, ertesi günü gazetelerin manşetlerinde yer alır.
Eeee böyle bir psikoloji içinde yetişenlerden de farklı bir davranış beklemek yanlış olmaz mı? Ne dersiniz? Evet, kişi ne çekerse dilinden çeker. Bazen " keşke dilin de kemiği olsaydı" diye çok düşünmüşümdür. Eğer dilde kemik olsaydı her tarafa dönmesi imkânsız olduğundan, belki susmayı öğrenebilirdi.
"Bilmiyorsan sus adam sansınsın, biliyorsan konuş alim sansınlar" Bu Atasözünü çok severim ve hayatımın her evresinde de bunu uygularım.
Yine güzel ve anlamlı bir paylaşımdı. Kutluyorum kaleminizi ve saygılar yüreğinize. Nerde susup, nerde konuşulmasının bilinmesi dileği ile
Evet tacettin abim yine güzel bir anıydı her zamanki gibi evet hepi-miz askerlik yaptık fakat bu arkadaş fazla da abartmışkomutanda hiç sır vermemiş size bile çok güzeldi hayat dersi gibi kutluyorum güzel yüreğini kal sağlıcakla sevgi ve saygılarımla.
cemalus tarafından 11/25/2010 1:25:40 AM zamanında düzenlenmiştir.
cemalus tarafından 11/25/2010 1:49:59 AM zamanında düzenlenmiştir.
O kadar yazdım sistemsel galiba.. Harika bir yazıydı. İçinde herkesin üzerine alabileceği dersler vardı. Üstelik Türk Si,lahlı Kuvvetler gibi güçlü bir kurumun bu tür şeylerle yıpratılması beni çok üzüyor ve sinirlendiriyor. Tebrik ederim abim. Sevgi ve saygılarımla
Nermin Kaçar tarafından 11/25/2010 12:35:32 AM zamanında düzenlenmiştir.
Biz bayanlar, erkeklerin askerlik anılarını dinleriz. Hiç bitmeden. Sürekli. O anıların içinde neler yoktur ki? Kimi komutanına kafa tutar. Kimi çavuşunu yola getirir. Kiminin kendisi komutan olur. Hayran hayran dinlemek zorundayızdır. Bıkmadan, usanmadan. Her dinleyişimizde de içimizden " Ufak at da civcivler yesin " deriz ama asla açık vermeyiz.
Anılarınızın her biri ayrı hayat dersi. Saygılarımla.
Eser Akpınar tarafından 11/25/2010 12:31:26 AM zamanında düzenlenmiştir.
tacettin yıldırım
ya da
yalancının mumu yatsıya kadar yanar
Tacettin ağabey
nasihat dolu güzel biryazıydı
o er (secaatin abi değildi değil mi:))) )
saygılar selamlar