ADINI UNUTTUĞUM İÇİN AFFET ÖĞRETMENİM
1967 yılı, ilkokul çağıma gelmiştim. O zamanlar köy muhtarı her ne kadar hangi hanede okul çağına gelmiş çocuk varsa bilse de, tek tek gezerdi evleri. Bizim evde her şey okumak üstüne olunca okula gitme-gitmeme anlamında bir derdimiz yoktu elbette ama benden küçük (iki yaşında kaybettiğimiz) erkek kardeşimin bakımı bana ait olduğundan birkaç ay geç başlamak gibi bir handikap’ımız vardı. Benim de öyle oldu ilkokula başlamam. Yer fıstıkları, zeytinler, üzümlerin toplanıp pekmez kaynatılması bunlar annem bu işleri bitirecekti ki ben okula gidebileyim…
Yarıyıl tatiline üç gün kalmıştı, henüz önlük dikilmediğinden günlük kıyafetimle apar topar okulda buldum kendimi. Meğerse okul çağındaki çocuğunu okula göndermedi diye babamı kaymakamlığa şikâyet etmişler…
O yıl dördüncü sınıfta okuyan ağabeyim yedeğine alıp götürmüştü okula. Köy merkezinden biraz uzakta olduğumuzdan, o güne kadar okul neye benzer, nasıl bir binadır hiç görmemiştim. Duvarı masmaviydi, deniz mavisi, nasıl olurdu, taşlar maviye dönüşür müydü ki…?
Ne olduğunu anlamak için en emin yol duvarı elimle yoklamaktı ben de öyle yaptım, biraz da sertçe dokundum. Tahta ile karton arası bir şeydi…? Neydi acaba böyle…? Ya yağmur yağınca erirse…İyi de çatıdaki kırmızı kırmızı eğri büğrü incecik taşlarda neyin nesiydi…? Beynimi onlarca soru kemirmeye başladı. Birden pişman oldum okula geldiğime.
O arada benim boyum ancak onun dizkapağına kadar gelebilen biri belirdi yanıbaşımda, ürkerek geri çekildim, ben çekildikçe adam üstüme doğru geliyordu. Kim ve neye benzediğini keşfetmek için ayaklarından başladım incelemeye yüzüne sıra gelene dek otuz saniye geçti sanırım, adamın boyu bak bak bitmiyor…
Göz göze geldiğimizde, ışıl ışıldı gözleri, sevgiyle bakıyordu yani daha sonraları öğrendiğime göre bu bakışlar sevgi doluydu, şefkat doluydu. Vekil Öğretmenmiş adını unuttum ama yüzü hala gözlerimin önünde…
Adını unuttuğum İlk öğretmenimden özür dileyerek ve eğer hala yaşıyorsa, sağlıklı bir ömür dileyerek öncelikle, ULU ÖNDER VE BAŞÖĞRETMENİM GAZİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK olmak üzere tüm öğretmenlerimizin gününü içtenlikle kutlar saygılarımı sunarım.
YORUMLAR
Çok afedersiniz değerli Hatice Ak, kendi payıma söylemiş olayım, sizi tenzih ediyorum, bir haylice modası geçmiş hatta 1920-30 yıllarda takılı kalmış, resmi ideoloji tapınıcısı; kibirli bir Kemalist (!) daha mı dedim, gülümseyerek kendi kendime...
Maalesef, bunlar artık afedersiniz "demode", "out" ya da efendim... Moda ya da "in" olan, "resmi tarih" yargılayıcısı," kerameti emperyalden makul belge bilgilerle yapılan -hafiyesi mamut- türü "gizli tarihçilik", laik ve ulusal eğitim anlayışı yerine özgürlükçü ve etnik, dinsel veya mezhesel övgücü, ama olabildiğince 1923 Devrimi ve felsefesine yönelik sövgücü ve de dövgücü eğitim ve eğitmenlik anlayışıdır!
İdealist öğretmen yerine rantiye, devletçi ve laik eğitim yerine de, kendini ve alt kültür değerlerini ifade etmeye önem vermeye matuf, özel eğtimcilikle iştigal eden, bir karşı devrimci paragöz eğitimcilik ve öğrenciik profiline ve sisteme geçmiş bulunuyoruz !
Öğretmen olacakların kopye rezaleti, gelecekteki eğitimci fenomenine nurlarla dolu, ışık huzmeleri yollamaktadır. Tam da olup biten; istenilenildiği gibi, liberal ve fırsatçı ve aynı zamanda girişimci ve de Türk Milli Eğitimi'nin Atatürk hedeflerindeki son kalıntılarının ırzına geçici türde, yatırımcılık dahisi ve ruhsuz ama nasıl oluyorsa bende anlamıyorum; oldukça ruhlu(!) bir eğitimci kalıplarına uygundur diyebiliyoruz.
Dersane parası ödenmediği için intihar eden öğrenciler, Tevhid-i Tedrisat Yasası'na rağmen mantar gibi açılıp saçılımlanan, boy veren, yabancı güçlerin amaç ve hedeflerine hizmet eden yerli !) ve yabancı özel okullar, üniversiteler, kolejler vs. derken, tadından yenmez büyük bir rant/ pasta olan eğitim anlayışını durup dururken neden Atatürk, ülke sevgisi, aydınlık nesil filan ve buna uygun staükocu öğretmen anılarıyla rencide ediyorsunuz ki efendim (!?)
Sizi ve siz gibi düşünen kibirli, gururlu, elit Kemalistleri bir türlü anlamıyorum inanın(!), Yapmayın böyle lütfen(?!)
Esenlik ve çok saygıyla değerli Hatice Ak hanımefendi, umutsuz olmak yok; azmimiz ve umudumuz kırılmasın, bitmesin temennisiyle; esenlikler dilerim.
Göktürkmen tarafından 11/24/2010 3:18:26 PM zamanında düzenlenmiştir.
haticeak
Biraz Önce okuyup feyz almış olduğum bir yazı gereği
düşünüp irdeyeleceğim yorumunuzu....
Teşekkürüm ise peşin peşin...
Her şey gönlünüzce olsun...