EVET.. NELER NELER VAR BİZDE
Birisi, bir şiir okuyor. Televizyonu geç açtığımız için sadece hah haaa.. hih hiii.. bölümüne yetiştik. Bir de malum mantıki fetvaya. Galiba Atatürk’ün 72. ölüm yıldönümünün hatırına 10 Kasım’ı dillendiriyor. Diyor ki: “şimdilik Mustafa Kemal’in M’sini okudum. Yarın da K’sını da okurum. Demek ki taksitli/ciliğimiz Mustafa Kemal’e dahi gelmiş. Okuyan şair olsa bari.. Taksidine alkış tutarız, ama şair-mair de değil.. Buna rağmen Uyuşuklar Cemiyeti’nden bol bol alkış topluyor.
Alkış geleneğimiz, ne yazık ki son yıllarda öylesine arttı ki, afedersiniz, sokakta öküz böğürse alkışlayacağız. Öküz ki, hiç olmazsa can özünden böğürüyor. Böğürüşünde bir aykırılık falan da yok. Gayet makul, gayet normal, olması gerektiği biçimde böğürüyor.
Ya biz, Eşref-i Mahlukat sıfatlı ve şu müşerrefliği malumlar neden hep aykırı sesler çıkarmayı yeğliyoruz. Gitgide edebi sıfatlarımızı bir bir yok ederek, birbirimize hakarette Ahi’lerimizin kuşattığı şed misali ‘Yamak, Çırak, Usta’ misalinden derecemizi artırmada bir beis görmüyoruz. Omurgası malumken omurgasız durumuna getirilen bir riyaset makamı, siyasi alışverişini dil kopartmaya kadar indiren bir muhalefet hırçınlığı, memleketi idareye talib bir particilik müessesesinde ya tekme tokat ikbal ifası, ya da alavere-dalavere parti organlarını saf dışı eyleme.. Hapşırma, öksürme, tıksırma, köpürme vesair gripalliklerle tepeden tabana bir yeni yeni gelenek bozukluklarına itiliş-kakılış. Partiler içinde bölünmeyi, partiler arasındaki nezaketi yok etmeyi, partiye sadık kesimlere de sirayet etmek suretiyle uhuvveti yaralıyor. Hoşgörüyü zedeliyor. Kutuplaşmayı işin cahillerine kadar indiriyor.
Muhatablarımız böyle hallere müsebbib olsalar ve hak etseler dahi, ahde vefayı bir anda tepelemek hoş değil. Siyasi cebelleşmelerde düzgün ifadeler yerine habire birbirimize toplumun hem edebini, hem de siyasi ricallere bakışını bozucu bir öfkeye sarılmak yakışıksız. Hele ki durmadan Meclis çatısı altında da bölücülük gayesine matuf lüzumsuk hak iddialarında bulunanlara, işte bu alışkanlıklarımızdan taviz vermek ve kendi derdimiz hasebiyle etrafımızdaki olup bitenlere dönüp bakamamak büyük zaaf.. Ki işi; sivil olup adaletin temelini teşkil eden hukukçuları takmamaya, asker olup cumhurun makamını temsil eden başkomutanı tanımamaya kadar ilerletmek hem büyük zaaf, hem de büyük birer ayıbtır.
İşte; hal ve hallerimiz böyle olunca da, hani içimizden bir şeyler icad edeceğiz ya, birisi de çıkar, Mustafa Kemal şiirini parça parça önce M, sonra K ile okumaya kalkabilir ve buna hak kazanmış olabilir..
Keşke, saçmalıklarımızın dozu bu kadarla kalsa.. Pek kalacağa da benzemiyor.. Sağ olduğumuz müddetçe galiba daha ne şiddetli lafazanlıklar göreceğiz..
Şimdi bu hallerimizi M ve K harflerine bölmeden bir bütün halinde bir şiire dökelim mi?
BİZDE NELER NELER VAR
Mertlik çuvalla bizde; çıkar iner, kürsüden
Soldan sağa savurur, veryansın ver ederiz
-Ak kepenek, küt sopa, huylu teke güderiz
AB mavalla bizde; ezberimiz mersiden
Hani Antuan var ya, halka pasta zimmetli
-Hem o, hem de Neron’dan Saraceni Himmetli
Türkü kavalla bizde; deliği yedi çeşit
İlk deliği Demir Bay yiğidimize eşit
-Bu, çamdalı batmadan öttürdüğümüz sestir
Söz alla pulla bizde; “hadi oradan, hastir..!”
Ne söylersek elbette tinimizden söyleriz
-“Van minut, lan..! Van minut.!” ama anlamaz keriz
Salla ha salla bizde; omurgasız el salla
Batı yöne git salla, doğu yöne gel salla
-Muhalifken iktidar olmak bile var bizde
Alkış avalla bizde; laf alır laf satarız
Bir iki çolak kolla Arz’a gülle atarız
-Ocak ocak har bizde, Ağustos’ta kar bizde
Baş bağlı şalla bizde; yay eğri, fütursuz ok
Baba! Vali olsak da Adam’lığa meyil yok
-Diploma paraşütü, göğe attığımız Kep
Zehretmek, balla bizde; yalamak buna sebep
Has Gül’ümde kök eğri, Gül’üm büyür harama
Dikeni hançer gibi batar durur şurama
Tepinmek nalla bizde; nalın mıhı çıksa da
Mıh At’ı öldürse de, At orduyu yıksa da
-Ecdadın iskeleti canlandırır bizi hep
Ya kalça dalla bizde; ya ense kavra bizde
Köle olduk aynaya, bir cımbız elimizde
-Hac’ca hakaret bizde, milli palavra bizde
Kötüyü kolla bizde; Emir: nefsi hüküm sür!
‘Lakin onlar bilmezler”, El-Bani’dir Rabb’leri
-Elbet anlayacaklar söndüğünde kalbleri
YORUMLAR
Muhatablarımız böyle hallere müsebbib olsalar ve hak etseler dahi, ahde vefayı bir anda tepelemek hoş değil. Siyasi cebelleşmelerde düzgün ifadeler yerine habire birbirimize toplumun hem edebini, hem de siyasi ricallere bakışını bozucu bir öfkeye sarılmak yakışıksız.
-------------------------------------------------------------
Yazınız gayet yerinde.
Unutulmaya yüz tutan ama dilimize çok hizmet etmiş kelimeleri de gayet ustalıkla kullanmuşsınız.
Hasret giderdim.
Şiir gibi güzel ve kaliteli bu yazıya şiir yakışırdı elbette. İçerik de fevkalde güzeldi.
Tebrik ve teşekkürler.