- 903 Okunma
- 1 Yorum
- 1 Beğeni
Pişmanlık...(2)
Uygunsuz bir vakitte gelmiştin…
Uygun değildi kalbim ve de çok hazırlıksız yakalanmıştım.Ellerim ve de ayakların bağlıydı ve de gelişine karşılık bir adım atamamıştım.
1980 model arabamın içinde oturmuş,bir paket sigarayı bitirmek için uğraşırken ben,öyle hazırlıksız bir gelişle geldiğini düşünürken,radyodan İmparatorun parçalarını dinliyordum.Ayaklarımı da arabanın ön tarafına doğru uzatmış,şarkıya ahenk uydurmak adına sigaradan nefes çekiyorum.
‘Bu canım canansız olmaz,olsuz olamaz’ derken imparator,hüznümün daha da arttığını hissettim.Seni kimden isteyecektim.Hangi güç seni bana verebilirdi?Bir insan,bir araç ve ya bir başkası.
Geldiğin gibi hayatımı da değiştirmiştin.Dertlere belenmişken,derviş gibi içten bir ‘Ah’ çekmemi bile yasak etmiştin.Biz seninle mutlu olacağız demiştin.Daha bir hafta geçmeden,birbirimizi ne kadar da çok arar olmuştuk.Benim üç hafta sonra şehir dışına çıkacağımı da bildiğin için,bana gerçekten çok değer verip,yanımda daha fazla kalıyordun.
Yağmurlu bir günde ilk defa günaha girmiştik seninle.Ellerim,ellerinde tutuklu iken,nefeslerimiz artık bir tek ciğerden çıkıyordu.Mutluyduk.Henüz birkaç gün geçmişti,ama sen yanımda ve de beni sevdiğini söyleyerek,benim gibi meçhul birini dahi mutlu edebiliyordun.Ellerim titriyordu sana her dokunduğumda.Saçlarını tel tel tararken parmaklarım,senin yanından olmaktan çok mutluydum.
Ama 3 hafta çabuk geçmişti.3 hafta önce başlayan bir sevdamız,aşkımız vardı bizim.İçin için ağlayan biri olarak,senin önceden çok ağladığını öğrenmiştim senden.Ama bir kez olsun yanımda iken yüzünü astığını görmedim.
Benim şehir dışına çıkmam gerekiyordu.İşimi bir kez olsun senden çok sevmiş gibi hissetmiştim o an.O bir saniye içerisinde dünya başıma yıkılmıştı.Böyle bir ihtimali dahi kaldıramıyordu gönlüm.Yudum yudum içtiğimiz mutluluğa karşılık yalan atmak gerçekten beni rahatsız ediyordu.
Şehir dışına çıktıktan sonra her gün telefonda aşkımızı yineliyorduk.Birbirimizi özlüyorduk,bazen oluyor sen telefon da bana yazdığın 4-5 mısralık şiirleri okuyordun.Benim için hiçbir sözünün kıymeti yoktu.Sesini duymam lazımdı sadece ve de bir gün açık sözlülükle bunu sana söylemiştim.Daha çok mutlu olmuştun.
1 ay içerisinde geri dönmem gerekiyordu yanına.Ama bu sefer de yurtdışına çıkış için işlemlerimin yapılacağı bir kağıdı önüme getirmişlerdi.Çalıştığım şirket kalifiyeli olarak beni göndermek istiyordu.Hiç gitmek istemediğimi biliyorsun.Ama gitmek zorundaydım.
Anlattığına göre de ayak ağrıların git gide artmaya başlamıştı.Refleksoloji yetimi yanında iken kullanmadığıma çok üzgündüm.Neden dolayı ayağın ağrıyor diye telefonda tahminler yaparken,sana 1 ay daha yokum demiştim.O söylediğim,’yokum ‘ kelimesi seni ağlatmaya yetmişti.
Seni üzmek istememiştim canım.Ama senin bana yaptığın ve hala yaptıkların karşısında,benim yaptığımın hiçbir suçu ve günahı yoktu.
Sigaramda ki 20 kardeşten sonuncusunu da içerken,aklıma senin bir sözün gelmişti:’Bu sigarayı bir daha ağzına koymayacaksın!’
Dediğin gibi seninle iken ve senden sonra birkaç ay hiç ağzıma koymamıştım.Kokusunu sevmiyordun ve de bana zarar vermesini de istemiyordun bu elimde ki arkadaşımın.Ama öyle bir yalnızlığa beni iteledin ki;artık sigaralarda,uykusuz gecelerimde senin acını hafifletmiyor.
İmparator ,’yorgunum’ diyor.Ben de çok yorgunum.Ve işi bırakıp yanına gelmediğim için de hala üzülüyorum.Eğer yanına gelmiş olsaydım,biliyorum ki her şey farklı olacaktı.Olmadı.
Üzgünüm;ama senden yana hala bir umudum var sevdiğim.Beni sorarsan,hala,ben o eski benim!Sana aşık ve de seni çok seven biriyim.
Pişmanlığımda üşüyorum ve seni çok özlüyorum.