Saygı Sizlere Ömür
Yazdığım yazı çok amaçlı olmalı, sürpriz yumurta gibi. Önemli olmalı, herkesi ilgilendirmeli, okurken düşündürmek gibi gereksiz bir işlevi olmamalı. Bu başlıklardan yola çıkarak aklıma ilk gelen konu Kadın-Erkek ilişkisi ve Aşk...
Kadın-Erkek ilişkisi ciddi birşey gibi görünse de aslında tam bir komedidir. Bu güne kadar ne kadın erkeği çözebildi, ne de erkek kadını.
Kimisi, ’Ne seninle, ne sensiz’ dedi...Kimisi, ’Birlikte ama yalnız iki yabancı’.
Erkek, ’Güzel olsun, kadın olsun, anne olsun, sevgili olsun, temizlikçi olsun, aşçı olsun’ dedi.
Kadın, ’Zengin olsun, evinin erkeği olsun, maço olsun kafası kızınca masaya yumruğunu vursun, kazayla gözüme de çarpabilir, aşk affetmektir, çocuklarına babalık yapsın, ara sıra çapkınlık yapabilir, erkektir elinin kiridir’ dedi.
Bu arada metroya binen erkekler oldu ama onlara Türk kadını rağbet etmedi. Arz talep olayı olduğu için nesilleri hızla tükenmeye başladı.
’Aşığım ’ diyenler oldu, aşkın tarifi yapıldı. Aşk kavuşamamaktır denildi. Romeo ve Juliet’ler, Tahir ile Zühre’ler.
Bir araya gelen aşıklar için aşka iki sene ömür biçildi.
’Eskisini getir, yenisiyle değiştir’ kampanyaları düzenlendi, bu kampanya çok tuttu. Kimsenin elinde bayandan ya da erkekten çok kullanılmış ürün kalmadı.
Görüntüde herşey normaldi. Pembe panjurlu evler, bahçesinde boy boy çocuklar, ama yine de kimse mutlu olmadı. ’Çok mutluyum lay lay lom’ diyen de yalan söyledi.
Ne kadın erkeği anlamaya çalıştı, ne de erkek kadını. Erkek kadını anlaşılmaz yaratık olarak tanımlarken, kadın da erkeği kendisini anlamamakla suçladı. Her iki taraf da kolayı seçti, işine geldiği gibi davrandı. Sonrasında özensiz yetiştirilen çocuklar büyüdüler ve sorunlar da aya kadar büyüdü.
Erkek, her hatasında kadını tarafından, ’öküz’üm’ diye anıldı. Kadın her hatasında erkeği tarafından, ’öküzün karısı’ diye anıldı. Böylece hayvanlar alemi de ilişkilerin içine vıcık vıcık girmiş oldu.
Bu arada sevgi, yerini alışkanlıklara bıraktı. Erkek eve geç geldiğinde kadını camda, kapıda bekler oldu. Erkeği eve gelmeden, açlıktan ölse bile yemek masasına oturmadı. Kadın komşuya gittiğinde erkeği onu cepten arayıp, ’Eve git!’ ultimatomları verdi.
Kadın kocasını erkek karısını yerli yersiz eleştirdi. İlişkilerine bütün sülaleyi sonra da mahalleyi dahil ettiler.
Bazı durumlarda kadınlar da erkekler de kendi hemcinsleriyle fikir ayrılıklarına düştü. Lükse düşkün kadınlar, ’Ben evlenince çalışmam, kocam bana baksın’ derken bazı kadınlar da, ’Kendi ayaklarım üstünde durmak istiyorum’ dedi.
Buna karşılık bazı erkekler kadının çalışmasında bir sakınca görmezken, bazı erkekler, ’Sus şimdi sümsüğü kafana yersin, kadının yeri evidir, kes sesini otur!’ dedi.
Hayatımıza TV denilen nasıl kullanılması gerektiğini tam olarak kavrayamadığımız, buna bağlı olarak da kanal sahiplerini zengin etmekten başka amaca hizmet etmeyen bir kutu girdi.
Bu çok sevilen ve bir çok evde üstü dantel örtü örtülerek odanın en nadide köşesinde taçlandırılan bir kutu oldu.
Ona, ’Aptal kutusu’ diyenler oldu, gece gündüz izlemekten yorgun düşüp kumanda elinde horlayanlar da.
Beraberinde kadın-erkek arasında kopukluklar, ilgisizlikler baş gösterdi. Bu kutu kültür seviyesi gözetmeksizin her eve girdiği için birçok insan kutunun içinde gördüklerini istedi, bakkaldan şeker istercesine.
Kadın-Erkek ilişkisi TV programlarına taşındı. Herkes ilişkisini milyonların önünde sorguladı.
Aldatılanlar, aldatanlar, aşık olanlar, kandırılanlar, kaçırılanlar, kaçanlar, aşk cinayetleri işleyenler, ölenler, öldürülenler.
Ve ne iş yaptıkları anlaşılamayan, kendi evlerinde sorunlarını çözmekten aciz olup program program gezip ahkam kesen garip jüri üyeleri. Filozofu andıran program sunucusu ablalar, bacılar türedi.
Evlere bilgisayar denilen karmaşık bir alet de girdi, bütün dengeler değişti. Platonik aşklar, yalanlar, itiraflar ve cinayetler başladı. Bilgisayarın evlere girmesi silah icat olup mertlik bozulmasını bile gölgede bıraktı.
Konunun tam burasında kanun koyucular bu işe el koydu ve chat yapılmasını boşanma sebebi ilan etti.
Öcülerimiz de var... Boşamak ve boşanmak gibi.
Konuyla ilgili büyüklerimiz inciler döktürdü,
’Bu evden gelinliğinle çıktın kefeninle dönersin’,
’Torunlarıma üvey anne-baba-kardeş istemem ’
’Evli kadının bir tane kocası dul kadının herkes kocası’
Daha yazılacak çok şey var ama kağıdım bitti.
Bütün bu hengamenin arasında SAYGI sizlere ömür...
YORUMLAR
Kabak göründü misali yani ablacım..
Saygı bir ilişki de olmazsa olmaz kuraldır...Bunu gözlemlerimden faydalanarak söylüyorum..Ne kadar kötü de olsa kocası,arada ki saygıyı hiçbir zaman yitirmeyen kadın gördüm...Ve kadını ne dese de,sineye çeken koca da gördüm..Ama ikinci gördüğüm olay da,sonuç boşanmaktı....İlki lse artık köprü geçilmiş ve de toprak kokan sona gelinmişti...
Saygı..saygı..saygı..Önyargısız olmak da saygıya dahil...
Çünkü önyargılar evliliği zedeliyor...Esasında önyargı bir devleti bitirebiliyorsa varın siz de düşünün..
İçiniz de sizin dokunaklı bir dal var..O dal kırılmış mı;yoksa rüzgar da mı sallanıyor bilmiyorum ama yazıyı okurken tamamen içten olduğuna kanaat getirdim...
Hüzün de lazım insana...Rabbıma emanetsiniz...
Esma KAHRAMAN
Sevgi sadece ve sadece kişinin kendisini ilgilendrir. Sizin sevmediğiniz biri sizi çok sevebilir yada tam tersi siz çok seversiniz de o sizi sevmeyebilir.
Özetle tamamn kişiseldir sevgi.
Saygı nazlıdır kırılgandır. Vermeden alamazsınız. Saygı duymuyorsanız karşınızdakinden size saygı duymasını beklemek hayal olur.
Evliliklerde de bu böyledir hayatın her alanında da. Saygı olmazsa olmaz.
'Saygı sizlere ömür' ise ona yapılacak birşey yok...
:) Sevgiler Sayın Yazarım.
o değil de
her zaman nereden buluyorsunuz
bu kadar güzel konuyu ve yazıyorsunuz
aman nazar değmesin
yine güzeldi
hep takipteyim ona göre:))
iyi bayramlar
sevgiler
Esma KAHRAMAN
:) Sevgiler. İyi bayramlar.
Dünyada insanlari ilgilendiren konu ne olursa olsun realist insanlar kadar dengeli insan yoktur kadin ya da erkek farketmez.
Bu her seye yansima yapar iliskiden is hayatina yasamin her alanina dek.Gerceklere odakli oldugu icin hayatin hicbir alaninda bosa mücadele vermez gercekci insanlar.Pempe hayallerde yasayacam diyenler her seyin esiri olabilir
TV de dizinin esiri olabilir hatta internette olan sanal askin bile esiri olabilir.Bu benim bakisim tabi..
Aslinda hayatta en cok önem tasiyan seylerden biri de bir seyi ya da bir kisiyi oldugu gibi kabul etmek kabullenebilmek degistirmeye kalkmadan.Bunu basabilen her insan karsisina cikan her insana saygi duyabilir.Basladigi iliskiyide yürütebilir.
Hatta ölümü bile mantikli bir sekilde karsilayabilir olanla ölenin caresi yoktur bunu kesin olarak bilir.
Dedigin gibi ’Evli kadının bir tane kocası dul kadının herkes kocası’
Olaylari ve insanlari oldugu gibi kabullenmeyenler iste böyle her yakistirmayi yapabilir.
Cünkü dünyada herseyin insanlar icin oldugunu kavrayamaz bile herseyi istedigi gibi görenler.
Ön yargili kisiler dedikoducu kisiler herseye kafasinca bir kulp takar kendini kandirmakla kalmaz
insanlara leke de sürebilir.
Allah herkesi korusun böyle insanlardan.
Hayat güzel gereksiz seylere beyin yormadikca.
Yüregine saglik
Güzeldi bu cok coook cok yönlü yazin.
Sevgilerimle
hicbitmez tarafından 11/23/2010 1:40:13 AM zamanında düzenlenmiştir.
Esma KAHRAMAN
Bazı şeyleri kavrayamayanlar umarım kavrayamadıklarını yaşayarak öğrenmek zorunda kalmazlar.
Sonuçta kimsenin ne zaman ne olacağı belli değil. 30-40 senelik evlilikler bazen tek bir sözle bitebiliyor.
Allah hepimize çoluğumuza çocuğuuza sağlıklı ve iyi günler göstersin. :) Gerisi teferruat.
:) Sevgiler Sayın Yazarım.
Ve ne iş yaptıkları anlaşılamayan, kendi evlerinde sorunlarını çözmekten aciz olup program program gezip ahkam kesen garip jüri üyeleri. Filozofu andıran program sunucusu ablalar, bacılar türedi.
Evlere bilgisayar denilen karmaşık bir alet de girdi, bütün dengeler değişti. Platonik aşklar, yalanlar, itiraflar ve cinayetler başladı. Bilgisayarın evlere girmesi silah icat olup mertlik bozulmasını bile gölgede bıraktı.
Hanımefendi ; o kadar haklısınızki ''Konuşan Türkiye istiyorum'' , ''Radyomu istiyorum'' demişlerdi sayın büyüklerimiz :((
Yukarıda yazdıklarınızı konuşsunlar diye mi istemişlerdi acaba ? :((
Tebrik ediyor saygılar sunuyorum efendim.
Esma KAHRAMAN
Evet yaa, bende radyomu istiyorumm...
:) Sevgiler Sayın Yazarım.