ÖTEKİ BERİKİ
Türkiye son yıllarda ÖTEKİNİ tartışmaya başladı. Bu tartışmayı giyim kuşam konusu palazlandırdı ve gündeme oturttu.
Ekonomik ,siyasi ve toplumsal pek çok sorun varken bütün gündemde ötekiler konusunun öne alınması kimin işine nasıl yaramakta diye düşünmek lazım.
Siyasetçiler kendilerine rant sağlayacak toplumsal konuları hep söylemlerinin başına almakta.Ülkenin ve ulusun yararına bakmadan kişisel ve siyasal çıkarlarını öne almakta.
Bu durumlarda halkın bilinçle konuyu derinliğine ele alması ve sorumluluk yüklenmesi gerekir. Bugün ve gelecek halkındır.halkın elinde, gönlünde ve eyleminde bu sorumluluk olmalıdır.
Yakın zamanda yaşanan ilginç bir olaydan alınacak dersler bulunmaktadır.
Bir TV programın da bir siyasi lider ile bir grup öğrencinin yaptığı söyleşide siyasi liderin salona girmesi esnasında bir öğrenci ayağa kalkmıyor ve şöyle konuşuyor:
-Siz Atatürk’müsünüz ki ayağa kalkayım!
-Lider : Söz ve davranış hakkına saygılı olacağız.
İki tarafın konuşmalarından ve davranışlarında çıkarılması gereken ben, sen ve onlar yada biz ve ötekiler konusu olmaktadır.
Bu durum karşısında lider , şöyle de söyleyebilir ve anlamlı bir ders vermiş olabilirdi:
“Siz gelenekleri savunuyorsunuz ama tarihten gelen geleneklerimize saygı duymuyorsunuz. Ben sizlere ayağa kalkın diye bir şey demedim ve öyle bir anlayışta değilim ancak bizim tarihimizde büyük,küçük ,kadın, erkek kim olursa olsun insan insanı ayakta karşılar ve uğurlarken ayağa kalkarak bir yere kadar yollar. Bu önemli insani anlayış insana saygının bir ifadesidir.”İnsanlar kıyafetlerine göre karşılanır, ilmine ve bilgisine göre uğurlanır” sözü de halkımıza aittir. Ayrıca küçüklerin hatasını büyükler hoş görür…”
Sosyal bilimciler için yorum geliştirmeye uygun bir durum olsa gerek.
Bir tarafta peşin hükümlerle doldurulmuş,koşullandırılmış bir beyin ve onun emrindeki, öteki tarafta siyasal programını halka kabul ettirmek için çalışan lider.
Öteki, ötekiler :birine göre karşısında düşünce, davranış ve her açıdan farklı olanlar.
Beriki : yakında olanlar.
Ben ve biz : kendisi ve etrafındakiler.
Bir mahallede ,okulda, kentte,köyde ve kasabada yaşayan insanlar bu üç şekilde gruplaşır,dayanışır,yardımlaşır ve örgütlenebilirler. Ama bütün alanlarda karışık,yan yana iç içe birlikte yaşarlar. Sosyal,kültürel ve ekonomik hayatın gereği olarak bir arada yaşamlarını sürdürmek durumundadırlar.
Biz ve ötekiler diye birbirlerine sırt çevirdikleri takdirde yüzlerini, gözlerini göremezler.Oysa yan yana ,omuz omuza olsalar birlikteliğin verimini,huzurunu ve mutluluğunu yaşarlar. Bu günleri başarıyla geleceğe taşırlar.
Farklı düşünceler, görüşler, fikirler ve inançlar birbirini düşman değil dost kabul ettikçe toplumsal bütünlük güçlenir,verim ve huzur artar.
Yaşamın amacı üretken, verimli ve huzurlu olmak değil mi?
Bu amaca herkesin hizmet etmesiyle ötekiler, berikiler,bizler, sizler, onlar hepsi olumlu etkilenecektir. Toplumda olumsuz ortam yaratanlar ,bindiği dalı kesenlere benzer.
Düşünceye saygı insana sevgiyi artırır.Yaşamın temelini oluşturan insanların bütün alanlarda bencillik ve bağnazlıktan arındırılması sosyal ve kültürel zenginliği artıracaktır.
Çağdaş toplumsal değerler Türkiye Cumhuriyeti’nin kazanımları olarak düşünülmeli ve korunarak geliştirilmelidir. O zaman ÖTEKİ de BERİKİ de huzur bulacaktır.
YAHYA AKSOY