KÖMÜRDEN ELMASA
Kömür yüzlerce, binlerce hatta milyonlarca yıllık uzun bir değişim ve başkalaşımın ardından elmasa dönüşür. Elmas ki çok değerli bir taştır. Ama aynı taş daha önce çok değersiz bir kömürdü.
Bu anlayışla bazı insanlar da vardır ki bir zamanlar aynı kömür gibi kapkara, paslı bir kalbe sahipken daha sonraları bir sanki tılsımla değişime uğramıştır. Gerçeği ve hakikati görmeyen kör gözler ve yürekler bir anda uyandılar bu gaflet uykusundan, gözlerini açtılar.
Tarihte buna verilebilecek örnek öyle de çoktur. Mesela Peygamber Efendimizin amcasının oğlu, Ebu Leheb’in oğlu, İkrime. Peygamberimize karşı yapılan her harekette en önde bulunanlardan biri olan ve Mekke’nin fethinden sonra Müslüman olup “Bundan böyle sana ve İslâm’a düşman düşmanlık ne kadar mal sarf ettiysem, İslâm için iki mislini harcayacağıma söz veriyorum demiştir. Bu güzel insan da ‘Gökteki Yıldızlardan’ olmuştu artık.
Günümüze yaklaştıkça da bu değişim ve başkalaşım hâlâ devam etmektedir. Buna bir zamanların ünlü mankeni Reha Yeprem’i de örnek verebiliriz. Geçenlerde bir gece kendisiyle birlikte karşılıklı bir sohbette bulunma şerefine erdim. Ve orada gördüm ki bu insan gençliğinde yaptıklarının hiç birini taşımıyordu üzerinde. Şahsımdan daha ihlâslıydı. O da bir elmastı artık. Yaşar Alptekin’de bu elmaslardan birisi…
Şimdi bakıyorum da kalpleri kapkara olmuş ve bu karartı yüzüne ve işine de aksetmiş insanların. Sadece ideolojileri ve inatları uğruna gözlerini kapatıyorlar hakikate. Ve bu nuru söndürmeye çalışıyorlar. Bilmiyorlardı ki “Güneş üflemekle sönmez.”
Zamanlar bütün kömürler elmas olacaktır inşallah. Benim umudum, inancım ve hayâlim var buna dair. Her tarafta gül kokulu nefeslerin olduğu bir dönem…
İnsanın içinde, ruhunda nedâmetler belirecek bir gece bencileyin. Bununla bir değişime girecektir insan. Metafizik sırlarını zorlayacak, ervah âlemini aralayıp Yüce Yaratıcının eşsiz ve benzerliğini kavrayacak, benliğini soyutlayacak, ‘ene’sini kırıp doğruyu bulacak ümidindeyim. Evet, bütün saydıklarımı aklını kullanabilen her insan yaşayacaktır. Bir Mecnun gibi divane olup O’na koşacaktır.
Bugün çevremizde çok fazla kömürleşmiş ruhlar var. Ve bu insanlar makamlara gelmişler. Bununla da kalmayıp altındaki insanların da kömür olmasına sebep olmuştur. Hafazanallah istemem ama bunlar aynı zamanda sonsuz ateşe de kömür olma bahtsızlığını da zorlamaktadırlar.
Ne yazık ki bu insanlara biz anlatamadık doğruyu ve Hakk’ı. Eğer anlatabilseydik böyle mi olurdu hiç? Hepimiz çevremizdekilerden de sorumluyuz. Sorumluyuz, çünkü onlara anlatacak kimse yok ki sen de olmasan.
“Ateş düştüğü yeri yakar.” Hayır. Ateş hem düştüğü yeri hem de çevresini de yakar. Her koyun bacağından asılır deriz çok zaman. Asılır, doğrudur da. Ama kokusu bütün çevreyi sarar. Buna göre bizde cüzî gücümüzle elimizden geldiğince bu kararmış ruhlara seslenmeliyiz.
Kömür olmak çok kolaydır. Ama elmas olmak biraz zaman aldığı için pek de kolay değildir. Önemli olan da kısa bir zamanda elmaslaşmaktır. Bunu yapan sayısızca insan vardır çevremize biraz baktığımızda.
Sözün özü, ebedî azap yeri olan büyük ateşe kömür olmak gibi bir tehlikenin sınırlarında gezen insanlara kapılarımızı sonuna kadar açmalıyız. Hoşgörü ve diyalog soluklamalıyız her an.
İlhan KAPLAN