Son Secde
Canım sıkılıyor!!!
İki saattir yatakta dönüp duruyorum. Uyumaya çalışıyorum ama nafile be kardeşim. Baktım olmuyor, kalk oğlum dedim kendime. Kaaalk!!! Zamanı boşa harcama. Havalara vuruyorum uykusuzluğumu, oysa bir haftadır aynı hava var dışarıda. Saat gece yarısını geçmiş. Oturma odasına geçiyorum koltuğa otururken, kitaplık gözüme takılıyor. Elimi kitaplığa uzatarak rastgele bir kitap seçiyorum. Taaaak, İmam-ı Gazali’nin bir eseri “Kimyâ-ı Seâdet (Mutluluğun Kimyası)”. Kitap elimdeyken Gazali’nin bir sözü geliverdi birden aklıma. Ne güzelde söylemiş Gazali;
“Sabır İnsana Mahsustur,
Hayvanda Sabır Yoktur,
Meleklerinse Sabra İhtiyacı Yoktur”
Bir an sabırsızca mı davranıyorum diye düşündüm, bu yüzden mi uyuyamıyorum. Olacak zaten olacak, sabır gerekli her iş için sabır. Düşündüğün olana kadar ve hatta olduktan sonra da gerekli sabır.
Aldığım kitabın bir kahramanı gibi, daldım kitabın içine, gidiyorum başka alemlere. Kitabı ne kadar okuduğumu bilmiyorum, ama komşum cami imamı sesleniyordu minareden. O güzel sesiyle Sabâ makamında okuyordu sabah ezanını. Ezan-ı Muhammedi’nin sözleri ve makamıyla bir Kabe’deyim, bir Kudüs’te, Medine’ye geldiğimde kendime geliyorum. Uyku bastırdı birden, gözlerim yarı beline kadar inmiş zor açıyorum. Yok, yok sabah namazını kıl sonra dedim. Doğruca banyoya, madem olacak tam olsun dedim kendimce. Boy abdesti aldım, uykum açılır diye. Serdim seccadeyi, ettim niyeti, sabah namazı vaktine;
-Allahu Ekber,
Diyerek başladım Miraca. Yok, yok öyle değil. Ne diyordu sevgilimiz (s.a.v.): “Namaz, Müminin Miracıdır”. Her namazı Miraç yapabilme niyeti ile kılmalı. Niyet yoksa hedefe ulaşmak biraz zor bence. Sünneti kıldıktan sonra, uykum öyle bir ağırlaştı ki, kendimden korktum. Kendine gel, yahu daha Farzı var.
Elhamdülillah, çok şükür sonunda farza başlayabildim. Yorgunluktan olsa gerek, tekbirleri, sureleri, zikirleri ve duaları o kadar yavaş okuyorum ki!! Hem okuyor hem de düşünüyorum, burada ne demek istiyordu diye. İlk rekatı çok, ama çok uzun sürdü. Ne kadar derseniz, inanın bilmiyorum. Ama varislerim ağrıyana kadar diyebilirim.
Sabah namazı farzının 2. rekatına başlarken bir ürperti geldi içime, sanki birileri beni izliyordu. Gelen uykuda cabası zaten. Kıyam, kıraat, rüku derken ilk secdeye vardım. Vücudum iyice ağırlaşmıştı, artık gözlerimi de kapatmıştım. Son secdeye geldiğimde artık iyice bitmiştim. Ahhh!! be koçum uyudun. Namazı bozdun derken; çok, ama çok güzel, tabiri imkansız bir ışık yansıyordu seccadeden? Öyle bir ışık vardı ki gözlerimin önünde, açmaya korktum desem… Zaten ışığı kafamın tam merkezinde görüyordum. Işık benden miydi yoksa seccadeden mi…….?
O muhteşem ışığı izlerken, sağımdan gelen ses ile irkildim;
-Ey! Ahmet
Evet, evet üç kişiydiler hepsi de sağımdaydı. Ne yorgunluktan eser kalmıştı nede korkudan. Onlar dosttu, bilmiyordum ama kalbimin ritimleri söylüyordu bana. Namazda olduğum aklıma geldi ve;
-Namazdayım konuşamam
Diyordum ki içimden, tekrar konuşmaya başladılar.
-Artık zamanıdır, konuş kalbinden.
Namazdayım ve namazımı bozmaya da niyetli değildim hani. Bende onlara geri bir cevap verdim. Dedikleri gibi kalbimden;
-Son secdem bitsin konuşuruz!
Diyerek, biraz zaman istedim onlardan. Onların cevabı sözümü bitirir bitirmez geldi;
-Secden bitmeyecek!! Biz buradayken. Sana selam getirdik yaratılanın ilkinden.
Aman Allah’ım bu şeref. Secdedeyim, kim olduğunu bilmediklerim, değişik bir tarzda gelip yaratılanın ilkinden selam getiriyorlar. Hz. Adem’den selam almıştım, ne mutluydu bana ne mutlu. Düşündüklerim onlar için konuşmaydı zaten. Hemen bir cevapla döndüler bana;
-Selam ondan değil, daha ilkinden.
Şükürler olsun Allah’ım. Binlerce kere şükürler olsun. Her yanım titremeye başlamıştı kendimi tutamıyordum artık. Fırtına ortasına düşmüş balıkçı teknesi gibi vücudum bir oraya bir buraya. Ben… ben.. ne yaptım ki selam almıştım, iki cihan güneşi Hz. Muhammed’den (s.a.v). Bu mutlulukla leb-i derya olmuş gönlümün coşkusu. Yaşıyorum bu coşkuyu tüm azalarımla. Hemi de nasıl yaşıyorum. Bu coşku bedenime büyük gelse gerek, Musa’nın Kızıl Denizi yarması gibi ikiye ayırıyordu bedenimi.
Bu coşku devam ederken başladılar peş peşe telkinleri sıralamaya. Hoş, sesleri de karıştırır olmuştum ya. Ses sağdan başlamıştı, şimdi göğsümün solundan geliyor. Evet kalpten geliyordu, ama bizim bildiğimiz et parçası olandan değil.
Öyle açık, öyle tatlı ve bir o kadar da hızlı konuşuyorladı ki, yazmaya kalksan ömür yetmez. Araştır diyorlardı, araştır. Allah’ın ilmini araştır, ama ötede bir yerlerde değil kendinde. Emin ol diyorlardı, “İlim verildi Ademe”. Önce sorunu sor kendine, biraz bekle gelecektir cevabı; kendinden kendine. Allah’ım şiir yazsam bu kadar tatlı olmazdı diyorum kendi kendime. Ben sorumu hazırlıyorum, daha sormadan cevap geliyordu benliğime. “Korkarım” diyordum bu tevhid deryasından. Cevap aynen geliyor “gemin sağlam” kaptanını doğru seç, diye. Ayrılık vakti gelse gerek şöyle seslendiler;
-Biz gidiyoruz son secden bitmeden. Senden sana, kendinden kendine, celalden cemale yansıyacak her şey gönül aynanda. İhtiyacın olduğunda bak gönül Aynana.
Öyle etkili bir mesajdı ki, kemiklerim bir birine vurmaya başladı. Gidecekleri aklıma geldi birden, arkalarından kendimi yırtarcasına bağırıyordum sanki;
-Selam söyleyin… Selam Söyleyin….. Hz. Muhammed (s.a.v.)’ e Hasan’dan olma, Kadire’den doğma, adaşı Ahmet’ten. diye
Işık etkisini kaybetmeye başlıyordu. Yavaş, yavaş ortalığı bir gül kokusu almıştı ki, sormayın efendim, sormayın. Efendimiz (s.a.v) selamımı aldı diye düşündüm birden. Bilmem ki niye?
Namazı bitirmiştim. Uyku, yorgunluktan eser yok, ellerimi öyle bir kaldırıyorum ki, tonlarca yükü yüklenmiş gibi, gözlerimden deryaları besleyen göz yaşları ile Allah’a yakarıyorum. Şu mısralar dökülüyor dilimden;
Namazım bitti mutluğum devam ederken.
Tek bir dilekte bulundum rabbimden.
Onları da eksik etme Allah’ım sevginden
Sabah namazı son secde rahmetinden.
Dünya karşıma geçse Hikaye. Dünya bir zerre değil bu alemde. İnsan yaratılmış 18.000 alemle içi içe. İste kardeşim iste öteden beriden değil, kendinden iste. Ne güzel de söylemiş Bizim Yunus;
İlim, ilim bilmektir
İlim kendin bilmektir
Sen kendini bilmezsin
Ya nice okumaktır.
Allah cümlemizi ne istediğini ve kimden istediğini bilenlerden eylesin….
Ahmet GENÇ
[email protected]