- 472 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Aipreon
Aylardan Mart’tı, Eylül değil. Aynı zamanda başlangıçlar için olabilecek en kötü tarihti. Aslında her şeyin başlangıcı değildi o tarih. Ama içinde bulunulan durumun önemsenmeyecek ön hazırlıkları görmezden gelinebilir. Ve her şey neticelenmiş bile değil. Ama merakı ve mükemmeliyetçiliği dışlamazsak tüm bu sözleri söyleyemeyiz.
O gün akşam sarışın, kıvırcık saçlı bir kız çocuğu doğdu. Özel hastanenin 3. katında pembe süslerle süslenmiş kapının ardında annesi yorgun, ablaları neşeli, babası ise buruktu. Yine de kameraya gülümsediler uyumlu bir şekilde. Hastanenin önünde bir kadın kızının elinden bir tomar kağıdı alıp yere attı sinirle. Yağmurlu bir gündü, sokak ıslaktı, yerler ıslaktı, kağıtlar artık ıslaktı ama kız hepsinden daha da ıslaktı. O sırada sokaktan geçen arabadaki genç erkekler ise ıslak değillerdi ve ıslatmaya gidiyorlardı. İçlerinden biri hariç hepsinin keyfi yerindeydi. Yarım yamalak da olsa o gün bir şeyler başlamıştı işte. Aylardan Mart’tı ve bazı insanların keyfi yerindeydi bazılarının değildi.
O gün bakanlıkta öğretmen atamaları yapılırken bir başka yerde bir öğretmen öğrencisine uyuşturucu satmaktan göz altına alınıyordu. Patronlarını kasadaki 2000 lira için yakan iki genç tutuklanırken, bir araba takla atıyordu aslında bir araba takla atmıyordu bir aile yok oluyordu. O gün bürokrat eşleri 8 Mart için briç partisi düzenliyordu. Eşleri ise görüşmeler, müzakereler, sözleşmeler, pazarlıklarla meşguldü. Bir kişi 1 milyon 500 binlik ikramiye kazanacağından habersiz biletini cebine atıyordu. Televizyondaki ekonomi programları altının sürekli düşmesiyle ilgili yorumlar yaparken Merkez Bankası’nın faizleri düşürdüğü haberi geçiyordu son dakika olarak. O gün bir takımın taraftarları yenilgiye öfkelenirken, birkaç saat önce yapılacak bir stadyumun taşeron işçileri maaşlarını almadan işten atılıyorlardı.
O gün aylardan Mart’tı, Eylül değil ve bazı insanlar yenerken bazıları hep yeniliyordu.
*********
O günden bugüne çok zaman geçti. O günü hiç unutmayacak, geri dönse o günü değiştirmeyecek insanlardan birisi bir gün şunları yazdı:
“Bu aralar çok sık yıkanıyorum. Günde bir kaç kez saatlerce sıcak suyun altında duruyorum. Bu çok rahatlatıyor beni. Bezmiş bir haldeyim. Hem olanlardan hem de olacakların belirsizliğinden ötürü. Aklımda hep iki soru var: “Tüm bunları nasıl yaptım?” ve “Ben ne olacağım?”. Kişiler, olaylar, geçmiş, gelecek herşey, hepsi dönüp duruyor beynimde. Bazen hayal kırıklığı bazen garip bir memnuniyet duyuyorum. Yatağıma uzanıp tavana dikiyorum gözlerimi. Ama gördüğüm tavan değil. Onlarcasından bir kişiyi alıyorum karşıma. Başlıyorum oyunuma. Önce beni kızdıran bir anını oynatıyorum zihnimde. Durduruyorum, ileri-geri sarıyorum. İyice nefret edebilmek için. Sonra o kişiden intikamımı aldığım ana geçiyorum. Sahneler yine aynı şekilde dönüyor zihnimde. Bu sefer mahcubiyet, utanç duyuyorum sonuna kadar. Hiç değilse intikamlarım gerçek olmasaydı! Böyle böyle hissizleşiyorum ama silemiyorum. Aptalca bir tarafsızlığa ulaşıp, bütün hislerimi, düşüncelerimi homojen hale getiriyorum. Hepsi eşit ölçüde boş!”
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.