- 724 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
İçimde ki Çocuk..
Hiç farkına varamadan büyüdük….
Belki de o yüzdendir,
her anımızı değişik duygu sellerinin içinde yaşıyor
ve yaşayabiliyor olmamız!
Aynalara baktığında;
seni nasıl ele geçirdiğini anlatırcasına sana,
pis bir gülümseme ile, kırışıklıklarını izlersin…..
Sonra, o ruh durumu içindeyken, bir şey olur gene
yüreğinin en derinlerinde….
Adam sendeciyi oynamak öylesine dinlendirir ki seni…
Alay edersen ve edebilirsen aynalarda ki sen,
gülümseyerek içinde saklanan sana…
İşte o andan itibaren yine o küçük kız olursun..
Ve hatta aranırsın bile,
kime ne hınzırlık yapabilirim…
Kimi nasıl kızdırabilirim… Diye!
Bir saat öncesi,
üst kata çıkmaya üşenen sen,
dışarıda yağan yağmurun altında, yalınayak,
dolaşmak için……
Özgürce…..
Ve hatta annenden bile izin almana
ihtiyacın kalmadığını fark ederek,
patlamaya hazır bir bomba gibi, fırlarsın dışarıya…..
Geçip giden yılların içinde,
yağmurda çok yürüdüğün halde,
birden bire farklı şeylerin de,
sanki kendi içlerinde farklılaşarak,
sana eşlik ettiğini fark edersin!
Yağmur bile,
gerçeğin olan yorgunluğuna saygı duyarcasına,
sert vurmaz yüzüne!
Yalınayak bastığın toprak bütünleşir seninle.
Senin duyduğun coşkunun sesine cevap verircesine,
o yağmurun altında kuşlar bile….
Biz de buradayız dercesine… her nasılsa havalanırlar….
Ve sende ki çocuğu selamlarlar.
İçeriden annenin sesi gelmez belki, “gir artık” diye!
Ama seni terk etmemiş olan,
içindeki öbür sen, senden çok daha yaşlı olan sen;
sana yaşını hatırlatırcasına,
bir ukalalık yapar ve hapşırmaya başlarsın.
Sonra bir anda büyü bozulur. Geriye dönmüşsündür!
Islak ayakların ve elbiselerin ile kaçarcasına eve girersin.
Ruhun hala oynamak istemektedir.
Ama bedeninin ve beyninin işgüzarlığı seni,
sende ki senden kopararak gerçeğe döndürür.
En acı an da, o andır işte!
Yılların yorgun bedeni ile asla yaşlanmayacak olan ruhunun
kendi adlarına ettikleri kavga başlar yeniden
Biri;
en kısa zamanda, yine ve yeniden çocuk olabilmek için
yeminler eder diğerine…
Diğeri;
hani şu yorgun olan ve daha aklı başında görüneni ise,
bağırır ona… “Ben sana ayak uyduramıyorum artık”
Diye!
Ruhundan aldığı yanıt ise;
her zaman ki gibi gene bilgelik doludur.
“Sen zaten sensin!..
Bırak ta sende yaşayan,
içinde ki çocuğun ölmesine izin vermeyelim..
O öldüğü gün,
zaten senin de bedenin ve ruhun ölmüş olacaklar!...
Neden anlamıyorsun bunu!”
Diyerek…………..
Yorgun ben; bir kez daha ayağa kalkıyorum ve bende ki bana,
o sevimli hınzır çocuğa göz kırparak,
bu kez karda oynamak için söz veriyorum.
Semra KILINÇ
Tarih:Yok..……
Saat: Evrenin saati ile sonsuzluğun orada bir yerler olması gerekiyor.
Sanırım yine burada değilim.
İçimde ki çocuk kayboldu gene..
Ben; içimde saklanan bana, aynalarda gülümserek alay etmeye ve O’nu bulmaya gidiyorum!..
İçimde ki Çocuk.. Yazısına Yorum Yap
"İçimde ki Çocuk.." başlıklı yazı ile ilgili düşüncelerinizi ve eleştirilerinizi diğer okuyucular ile paylaşın.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.