- 943 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
HATIRLAMAKTAN ÖTE
’Bu gün onu gördüm Mary. Yıllar sonra ilk defa konuştuk onunla, ilk defa gözlerimiz gözlerimize sarıldı - ilk sarılmadaki hevesle -. Sesi neredeyse hiç değişmemiş, hala o bildiğim ses. Ama gözleri küçülmüş biraz, daha bir ürkek bakıyor. Gülümsemesi de hala aynı, içten ve sevinç dolu. Baktığında insanın mutlu halini gösteren bir ayna gibi. - Ne de özlemişim bu aynada görmeyi kendimi -
Mary’ciğim bir bilsen onu görmeye giderken karnıma nasıl tarifsiz ağrılar girdi. Sanki ilk kez aşık olan bir genç kadar da heycanlıydım. Bir an korktum acaba onu görmesem mi diye düşündüm - bilmiyorum neden korktuğumu - ama görmeden de yapamazdım biliyorum. Beni görünce o da bir garip oldu. Sanki benim karnımdaki ağrı onun içine girivermişti. Yüzünün beni ilk gördüğü andaki halini bir görmen lazımdı, bilmem ki şimdi nasıl anlatabilirim sana. Sonra gayet normal iki arkadaş gibi selam verdi - ben de öyle -. Oysa sarılmak isterdim ama sarılmadım zaten o da sarılmaya kalkmadı. - Keşke sarılsaydı - elimi sıktı, nasıl olduğumu sordu. Beni iyi görmüşmüş, beni tekrar gördüğünü de çok çok sevinmiş. Elimi sıkan eli dikkatimi çekti. Bir zamanlar üzerine öpücükler kondurduğum, ellerimin içinde utangaç bir insan gibi küçülüp, büzülen bu elin, şimdi bana gayet resmi bir selam vermesi içimde bir şeyleri kırdı açıkcası. Ve ben bu kırığın sesini duydum, yine içimde. Bir yerlerden düşerek kırılan bir cam parçasının sesine benziyordu. Merak ediyorum Mary’ciğim, ne dersin acaba o da duymuş mudur?..’