Kahraman Üreten Fabrika

• 14 Kasım 2010 Pazar 10:57:58

“Hafif akıl, ağır yük getirir” manasında Kürtlerin bir deyimi var, ne kadar da bu yazının temasıyla örtüşüyor.Çünkü mevzu Kürtler ve günümüz dünyası,yakın tarihimiz..Doğrusu seksen öncesi değişik fraksiyonlar ağabeylerinin motivasyon ve gözetimlerinde memleketi yaşanmaz hale getirip tarifi imkansız meşhur 12 Eylül darbesini meşru hale getirirken, korku politikası ve savunma sanayi değerden düşmesin diye “bütün yollar Roma’ya çıkar” misali muhalifler PKK’ya yönlendirildi. Nereden nasıl beslendiğini bilemediğimiz, uluslar arası tanınan ,organizeli bir örgütle karşılaştık.Bu işin mağduru Kürtler de olsa finansmanının Kürt halkı tarafından yapılmadığı, mali imkanlarından bellidir.Zaten Kürtlerin halk olarak bazı haklardan mahrum olmasının asıl nedenlerinden biri de bu yoksul hallerinin ta kendisidir.Bu memlekette sayıları sınırlı zengin ağalar ,paşalar Anadolu’nun güclerinden destek alarak bölgeyi insanıyla, yer altı yer üstü zenginlikleriyle sömürmüşlerdir.

.

Bu Kürt sorunu ve bu sorunun asıl ana kaynağı olan Kürtçe öyle paha biçilmez bir duruma geldi ki siyasetin ana maddesi, bir çok partinin varlık nedeni haline aldı.İşin ilginç tarafı bu çarpık düzen “kahraman üreten bir fabrika” gibi habire seri üretimle adam yetiştiriyor.



Birkaç tana bu sürecin kahramanlarını sayayım mesela.

Mehdi ZANA, Leyla ZANA, Ahmet TÜRK,Hatip DİCLE,Bengi YILDIZ ,Selahattin DEMİRTAŞ, Aysel TUĞLUK Abdullah DEMİRBAŞ ve daha niceleri.Allah aşkına bu çarpık düzenin paslı dişleri olmasaydı bunlar ne diye Kürtlere rehber, önder olacaklardı.



Bu bölgeye zenginlik ve refah mı getirdiler? Toplumun daha nitelikli, kendine yeter hale gelmesi için meslek ve sanat dalında bir mesafe mi kazandırdılar? Halk arasında huzur güven ve sevgi tohumlarını mı ektiler? El cevap maalesef!..maalesef!... yaptıkları şey çalıştıkları alan Kürtler Kürt hakları. Bu da gerekli tabi. ancak bu sorunu bu hale getiren Anayasadan tutun devlet erkanına kadar sistem ve aktörlerinin sakatlığından kaynaklanıyor.Devlet içinden bir sürü murdar kümseler bu sorundan nemalanıyor.Sakıncalarını inanın saymakla bitiremem öyle ki Türkiye’yi uluslar arası arenada bile zor durumda bırakmış.



Aslında bunlar da bu işe hevesli kimseler olduğunu sanmıyorum,.ama kimin düzenlediği bilinmeyen bu çeyrek asırlık çarpık proje maalesef bu fiili durumu oluşturdu,.ayrıca bu durum iktidar ve muhalefetin de bir hayli işine yarıyor.



Kürtlerin tarihi şahsiyetlerine bakın:Molla İdris-i Bitlisi ve arkadaşları,Şeyh Said ve arkadaşları,Seid-i Nursi ve Talebeleri,Molla Ahmed-i Xani,Melayi Ciziri,İbrahim Hakki Hazretleri, Xalit Begi Cibiran ve ahalisi,Sefuddin- Amedi, Seydayı Heci Fettah,Molla Hüsayn-ı Küçük,yakın tarihte siyaset aracılığıyla bu millete hizmet eden zamanın Sağlık Bakanı Dr.Yusuf AZİZOĞLU vb ilim,siyaset ve adap ehli kimseler olup savaşta ve barışta, siyaset ve insanlık alanında şahsiyetlerini koruyan kimselerdir.





Duygusal Anadolu insanını üç-beş hamasi çıkışlarla kendine bağlayarak gününü gün siyasi partiler,Vatan, Millet, Sakarya dedi mi yetiyor, yazık ki ne yazık o kadar ucuz bir malzemenin peşine düşmüşüz ki dünya bu metayı bu metotodu tarihin derinliklerine gömmüş biz hala bu hurda malzemeyi kullanıyoruz, habire sanal kahramanları yetiştiriyoruz Bu millete 400 milyar dolara mal oldu hala akıllanmadık.Türkler de bunun hıncını Kürtlerden çıkarmak istiyor.Ya arkadaş yılanın başı aranızda Kürtler zaten her açıdan bu sürecin mağdurlarıdır.



“İslam ülkeleri sorunları ve çözümleri” temalı uluslar arası bir konferansa katılmıştım.Endonezya temsilcisi konuşmasında dedi ki “benim ülkemde üç yüz dil konuşuluyor ve hayat bir armoni şeklinde akıp gidiyor”.Ayrıca dedi ki “dünyada cihat adına kimi İslam ülkelerinde kaos oluşturulurken biz yolsuzluğa karşı cihat açtık ve başardık” buyurun bakalım çağdaş bir ülkede olup bitenler ve bizdeki soyut kavga adamların dillere verdikleri özgürlük ve cihada bakış açısı bizde ise hala Kürt meselesi ortada duruyor, Hükümetin çabalarına rağmen yasal, hukuki bir statüye ulaşılmadı ayrıca dindar insanımıza kuşkuyla bakıyoruz. Tekrar diyorum yazık ki ne yazık.



Bu memleket tarihi geçmişiyle,stratejik konumuyla, coğrafyasıyla, tarım ve hayvancılığa elverişli haliyle, yer altı yer üstü zenginlikleriyle, iklimiyle, uysal kanaatkar vatandaşlarıyla (devletin ürettiği, türettiği % 3-5 sahtekarlar hariç) hala sorunlarımız varsa bizim beceriksizliğimizden öte bir şey değildir.Tabi bu durum sürdükçe biz hala nice sanal kahramanlar yetiştireceğiz,.yine diyorum, yazık ki ne yazık



Kahraman üreten bir fabrikanın mimarı devlet postuna bürünmüş sözde Türkler, ki onların da Türk olup olmadığı da meçhul.ama bu millet bu belanın cezasını çekiyor.Halbuki bu milletin kültüründe, inancında, imanında bu derdin devası vardır.”Renkler ve diller Allahın ayetlerindendir ..”ayeti gereği dilleri serbest bırakmak zorundayız bu ilahi tespiti önemsemezseniz olacağı budur.Tabi yönetimimiz ladini bir yaklaşımla Kur’anın muhtevasına sırt çevirirse olacağı budur.



Adamın birisi kardeşine seslenmiş “abi abi acele gel anne yandı”, abisi koşa koşa gelmiş ve sormuş “Allah ede fazla bir sıkıntı yok” adam demiş ki “yok yok sadece sırtı ve yan tarafları yanmış” abisi demiş ki “ kardeşim, ne kaldı ki” bizim meselemizdir Kur’anın içeriğine kulak tıkarsak insanlık adına ne kalıyor ki kala kala dedikodu kalıyor , tilkiler aslan olur aslanlar da göz hapsinde tutulur meydan sahte sanal kahramanlara kalır işte mesele budur.



Gelin, “ Ya Allah” diyelim sağlık, eğitim, üretim için çalışalım, huzur ve mutluluğu yakalayalım.Savaş kahramanları değil, bilim ,düşünce ve üretim kahramanlarına ihtiyacımız var



Selam ve dua ile